29 Haziran 2013 Cumartesi

Tatlı dönemeç...

Sonunda o önemli dönemece geldik. Çevreden gelen tüm baskılara rağmen ek gıdaya erken başlamamak için direndim. Kızım da benimle aynı fikir de olsa gerek su verdiğimizde bile midesi bulandı. Yutmak istemedi, tiksindi, hiç sevmedi. Aslında bu durum bende ek gıdalara geçiş için bir korku yaratmadı değil. Besinlere de aynı tepkiyi gösterirse ne yaparım diye düşünüyordum bir süredir. En nihayetinde altı ayının tamamlanmasına bir hafta kala yavaş yavaş tattırmaya karar verdim…
 

Her şeyde olduğu gibi ek gıdalara geçerken de bir hazırlık dönemim oldu. Önce bilgilerimi tazeledim, bir yıla yakın bir süredir hasta bakmadığım için emin olmak istedim. Zaten bebek yemekleri çok zor değil. Yoğurt ya da muhallebi yapmak için aşçı olmak gerekmiyor elbette. Sonra malzeme arayışına geçtim, Dora için sağlıklı besinlere ihtiyacım olduğundan organik ürünlere ulaşabileceğim yerler araştırdım. Önce pazarları aradım, eve yakın, cuma günleri kurulan bir ekolojik pazar buldum. İki hafta önce bir keşif ziyareti yaptım, beğendim, sebze meyve yanında, bakliyat, temizlik ürünleri ve kahvaltılık malzemeler de bulabileceğim bir yerdi, ayrıca tüm ürünlerin organik sertifikaları da vardı. Tek sıkıntı ben pazar alışverişini sevmem, hadi ona kızım için katlandım diyelim, Dora ile yalnız kaldığımda ya da çalışmaya başladığımda benim için zor olacaktı. Bakliyat, yoğurt, peynir gibi paketli gıdalar için büyük marketlerin organik reyonları var, onları tamamladım. Tam da bu günlerde organik ürünler satan bir şirketten mail geldi. İnternetten satış yapıyorlar, şubeleri yakın eve teslim de ediyorlar, markette gördüğüm markanın ürünleri olduğu için ilk siparişimi hemen verdim. Ertesi gün istediğim saatte teslim ettiler, çok da güzel paket yapmışlar. Böylelikle sebze meyve ihtiyacımı nasıl halledeceğim belli oldu. 


Dora’yı ek besinlerle tanıştırmada ilk olarak yoğurtla başladım. Devam sütünü marketten aldığım organik yoğurtla mayaladım. Devam sütüne alışkın olduğu için kabul edeceğini düşündüm ama ilk denemede pek beklediğim gibi olmadı. Hoşlanmadı, püskürttü, kaşığa alışamadı. Aslında üç gün kuralını beklemem gerekiyordu ama yoğurdu tanıdık mamayla yaptığım için aynı gün öğleden sonra elma suyunu da denemek istedim. Bir hevesle cam rendeyle rendeledim, az biraz su çıktı. Beklediğimden zor bir işmiş. Ne yazık ki minik kızım elma suyuna da yüz vermedi. Biraz tadına baktı sadece. Bebekler için hazırlanan file emzikle denedim, elmanın tadına ulaşamadan itti. En sonunda bir dilim elmayı ağzına tuttum, sonunda onu emmeye başladı. Damağını da kaşımaya yardımcı olduğu için bir süre devam etti de ben de mutlu oldum. Üç gün elmayla uğraştıktan sonra yoğurda ve elmaya biraz daha alıştı. Sıra şeftaliye geldiğinde sanırım biraz da mama ve sütten farklı yiyecekler olabileceği fikrine alıştı, tabi şeftalinin tatlı olması da yardımcı oldu, sorunsuz şekilde hem suyunu içti, hem de emerek de olsa biraz şeftali yedi. Sırada havuç, patates ve tabi pirinç unuyla yapılmış muhallebi var.

Beklediğim gibi kızımın ek gıdalara geçişi zor olacak. Daha tatma aşamasında olduğumuz için de acele etmek istemiyorum. Ben hazırlığımı yaptım, kafamda deneyebileceğim yiyeceklerin listesi var. Şimdilik ana besinimiz anne sütü ve formül mama olarak devam edecek, doyabileceği kadar ek gıda yiyebilmesi için biraz daha zamana ihtiyacı var ama bebekler o kadar hızlı gelişim gösteriyor ki beni hızlı bir şekilde şaşırtabilir. Şimdilik sakin olup Dora’nın alışmasını bekleyeceğim…
 
Ek gıdalara geçiş
Ek gıdalara geçişte 6. ayın tamamlanması beklemek bebeğin sindirim sisteminin yeni besinleri kabul edebilecek kadar gelişmesi açısından önemli, ayrıca ilk 6 ay sadece anne sütünün bebekler için en iyi besin olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Altıncı ay tamamlandıktan sonra ek gıdalara yavaş ve kademeli olarak geçilebilir. Bebeğin ek gıdasına günde 1-2 öğünle başlanır. İlk seferde bir çay kaşığının yarısı kadar verilmelidir, ilk ek besinlerde bir kaç çay kaşığı yeterli olacaktır, eğer diliyle itmiyor ve istiyorsa bir kaç çay kaşığı daha verilebilir. Ek gıdalara geçişte “üç gün kuralı” geçerlidir. İlk üç gün hep aynı besin verilirse alerji açısından gözlem kolaylaşır. Her yeni besine geçişte üç gün farklı bir gıda verilmeden izlenmelidir.

İlk denemeler başarısız olabilir, bunu normal kabul etmek gerekiyor. Bebek bir besini reddettiğinde onu sevmediğine kanaat getirmeden, birkaç gün sonra tekrar denemek farklı bir tepkiye neden olabilir, hatta severek yiyebilir. İlk deneme için bebeğin ve annenin keyfinin iyi olması önemli, bebeğin çok aç ya da çok yorgun olmaması gerekiyor. Bebek kucağa alınmalı ya da oturtulmalı. Küçük bir kaşıkla bir parça mama alıp bebeğin dudaklarına değdirilmeli, ilgilenip ilgilenmediğine bakılmalı. Eğer çok ilgili görünmüyorsa, bebeğin mamayı koklaması ve tadını alması için beklemek gerekebilir. Mama ağzına verildiğinde yutabiliyorsa, ek gıdaya hazır hale gelmiş demektir. Eğer mamayı yutmakta güçlük çekerse, bir kaç gün daha bekleyip tekrar denenebilir.

Ek gıdaya geçişte ilk besinlerin meyveler olması öneriliyor. Aslında kimisi önce pirinç unuyla kimisi sebzeyle kimisi meyveyle başlıyor ama meyveler kabul edilebilirlik açısından daha uygun görünüyor. İlk denemelerde meyve suyu verilmesi daha uygun, meyve suyunu cam rende ile rendeleyerek vermek metalden kaynaklanan oksitlenmeyi önleyerek vitaminlerin bozulmasını engelliyor. Elma başlamak için uygun bir meyve. Bebek reddetmezse buharda hafifçe pişirilip ezilerek püre haline de getirilebilir. Püreleri anne sütü ya da su ile yumuşatmak kabul etmesini kolaylaştırabilir. Armut, şeftali ve muz da başlangıçta verilebilecek meyvelerden. Alerjik yapıları nedeniyle çilek ve kivinin bir yaş sonrasına bırakılması öneriliyor.

Havuç, patates, kabak gibi sebzeler buharda pişirilip püre haline getirilebilir, su ile seyreltip çorba yapmak da mümkün. Çorbaya bir tatlı kaşığı zeytinyağı eklenmesi bebeğin gelişimi için gerekli olan yağ asitlerini alması açısından önemli.

Yoğurt ek gıdalara başlarken önemli bir besin. İlk yıl inek sütü önerilmese de mayalandığı için yoğurt daha kabul edilebilir. Ancak, formül mama ve yeterli miktarda varsa, anne sütü ile de yoğurt yapılabilir.

Muhallebi su ve pirinç unuyla hazırlanabilir, formül mama ya da anne sütü ile karıştırıldığında tok tutucu bir besin olarak özellikle gece öğününde verilebilir. Başlangıç gıdası olarak da kullanılabilir, bebekler açısından kabul edilebilirliği yüksek. İlk öğünlerde oldukça seyreltip alıştıkça kıvamı arttırılabilir.

Salçasız, tuzsuz ve baharatsız olarak hazırlanan tarhana çorbası da anne sütü ya da formül mama ile yumuşatılarak bebeğe verilebilir.

Zamanla bebeğin yediği besinlerin çeşitliliği ve miktarı arttırılacaktır. Önemli olan bu geçiş döneminde sabırlı olmak ve bebeğe alışması için zaman vermektir. Sonuçta onun için hayatını değiştirecek büyük bir adım atıyor, kabul etmek gerek…

23 Haziran 2013 Pazar

Oyuncak seçimi

İlk aylarda bebeğin ilgisi oyuncaktan çok annenin üzerinde oluyor. En dikkat çekici oyuncağa bile kısa bir süre bakıp hemen vazgeçiyor. Üç aydan sonra biraz daha ilgisini çeker oldu oyuncaklar Dora’nın. Odasını bir sürü oyuncakla doldurup onu da, kendimi de bıktırmamak için oyuncak konusunda seçici davranmaya çalıştım. Dora doğmadan önce planladığım oyuncakları almış ve kullanılacakları aylara göre odasına yerleştirmiştim. Hediyelerle birlikte eklemeler oldu tabi ama genelde istediğim gibi gidiyoruz. Ona bir şeyler kazandıracak oyuncaklar almayı tercih ediyorum, ilk aylar için hazırlananlar zaten genelde bu yönde. Şimdilik benim seçilerimle yetinmek zorunda ama büyüyüp oyuncaklarını kendi seçtiğinde de onu bu şekilde yönlendirmeyi planlıyorum.

Aldığım oyuncakların hepsini sevmedi, bazılarını henüz ben vermedim ama unutulmaz birkaç favori parçamız var ilk altı aya damgasını vuracak. İlki aktivite halısı; iki aylıktan itibaren üzerine yatırdığımız, başlarda uzun uzun seyrettiği kurbağayı şimdi uzanıp çekiştirmeye başladığı, üzerine astığımız oyuncaklar değiştikçe ilgi süresi artan favori mekanımız.

Aslında ilk dikkatini çeken yatağındaki dönence, her bebeğin mutlaka olmalı. Çok uzun süre kullanılamıyor ama kullanıldığı zaman bebeğin ilk gelişimlerini görmek açısından paha biçilemez. Başlarda hiç fark etmezken birkaç haftada takip ettiğini görmek çok mutluluk verici. Hele ki yapabildiği sadece buysa…

 Boyunun uzunluğu nedeniyle ilk uzanıp tutabildiği ve bizi çok mutlu eden, çok sevdiği, Zeynep Cemre’nin hediyesi tavşan Tiny bunny… Renkleriyle, çıkardığı seslerle olmazsa olmazımız, her zaman yanımızda. Aynı kategoride titreyen kuzu  Lily de var ama o aynı ilgiyi görmedi. Belki de onu çekebilmek için gücü yeni yeni yettiğinden…


Morhipo teyzenin hediyesi, yumuşak, mor bir hipopotam. Müziği, ışığı, diş kaşıyışı var, bunlar Dora’nın tercihleri ama makinede yıkanabiliyor olması, düğmesi-boncuğu olmaması, pilsiz olması, çekilerek kurulması ve asılabilmesi nedeniyle asıl benim favorim… Onu ailecek seviyoruz.

Maviş anneannenin aldığı, kızımın ilk bebeği… Yumuşak, dolgulu bir uyku arkadaşı. Dora doğmadan önce beraber almıştık. Ben seçmiştim ama zorlanmıştım. Saç ve göz renkleri farklı çeşitleri vardı. Dora doğduktan sonra doğru bir tercih yaptığımı fark ettim ama Dora henüz ısınamadı, bakalım, galiba bebek için erken.

İki çıngırağımız var, çok sevgili. Biri anneannenin aldığı, gerçekten çıngırdayan, dişlenebilen bir çiçek. Diğeri de daha çok sallandıkça öten yumuşak bir kuzu. İkisini de seviyoruz.


Organik diye beğenip aldığım, henüz dişlemek için kullandığı, yüzüne bastırmaktan hoşlandığı uyku arkadaşı wakamono da sırasını bekliyor.

Mama sandalyesine oturtmaya başladığımızdan bunun için yapılmış olan oyuncakla da tanıştı. Şirin bir palmiye, dönüyor, ses çıkarıyor ama kızım eli yetişmediği için ayaklarıyla ulaşabiliyor ve sanırım bu durumun acısını oyuncaktan çıkarıyor. Oturduğu anda tüm gücüyle tekmelemeye başlıyor, aralıksız, hızla saydırıyor. Canı yanıyor mu bilmiyorum ama çok şirin oluyor. Dikkatini çekip bize yemek yiyebileceğimiz zaman kazandırması nedeniyle vazgeçilmez, en azından bizim için...

Son zamanların favorisi Sophie… Güzel bir zürafa. Kauçuk, gıda boyasıyla boyanmış, bir sürü çıkıntısı var, ötüyor… Parisli olması da cabası. Ben görünce bayılmıştım, bulunca da hemen aldım. Kızım da çok sevdi. Şu sıralar dişleri de kaşınmaya başladığından sürekli ağzında, ben de en azından içim biraz daha rahat veriyorum…

Yavaş yavaş altı aydan sonra oynayacağı küpleri, topları da çıkarıyorum ama henüz ilgisini çekmedi. Sanırım zamanı var...

Bebeklerin 0-6 ay arası gelişimi son derece hızlıdır ve gün geçtikçe çevresinde daha fazla şey fark etmeye başlayacak, bu da onun hoşuna gidecektir. Bu süreçte seçilecek doğru oyuncaklar ona dünyayı tanımaya başlama uğraşında yardımcı olacaktır.

Yeni doğan bebekler dünyayı bulanık görür. Gözlerinden yaklaşık 20-30 cm arasındaki bir uzaklıkta olan nesnelere odaklanabilir. Doğumundan sonraki ilk ay içinde bebekle oynarken yüzü onun yüzünden 30 cm’den daha fazla uzaklaştırmamak gerekir.

Bebeklerin duyma yetisi doğdukları anda oldukça gelişmiştir. Ses duyduğunda başını sesin geldiği yöne çevirip oyuncakların yerini çıkardıkları seslerden tespit edebilir. Doğumdan sonraki ilk birkaç ay içinde bebekler en çok ses çıkaran ve görsel olarak ilgi çekici oyuncaklardan hoşlanacaktır. 0-6 ay arasındaki bebekler için müzikli dönenceler ve sesli oyuncaklar iyi bir seçim olacaktır.

Bebekler doğumdan itibaren kavrama yetisine sahiptir fakat ilk 3 ay nesneleri gerçek anlamda kavrayamazlar. Oyuncaklar bu becerisini geliştirmesine yardımcı olacaktır. Önünde bir oyuncak sallandığında uzanıp kavramaya çalışacaktır.

Beş aylık olduğunda oyuncakları ağzına götürmeye başlar. Dil ve dudaklarını parmaklarına kıyasla çok daha rahat kullanabilir. Altı aylık olduğunda gelişimine ve fizyolojisine bağlı olarak bulunduğu yerde dik oturabilmeye başlar, bu sayede erişim alanı genişler ve erişebileceği oyuncak sayısı artar.

Ses çıkaran oyuncaklar bu ay grubundaki bebekler için çok ilgi çekicidir. Parlak ve zıt renklerin kullanıldığı oyuncaklar dikkatini daha çok çekecektir. 0-3 ay arasındaki bebekler hareketli oyuncaklardan çok hoşlanır. Oturduğu yerde doğrulabilinceye kadar müzikli dönenceler gibi uzanıp tutmaya çalışabileceği sarkan nesneler içeren oyuncaklar tercih edilebilir. Farklı dokuya sahip kitap ve oyuncaklar bebeğin dokunma duyusunu geliştirmesine yardımcı olacaktır.

0-6 ay grubu bebekler için oyuncak seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan biri de güvenliktir. Keskin ve sivri uçları olmaması, uzun tel ya da ip bulunmaması, küçük parçalara ayrılmaması, sağlam ve dayanıklı olması, güvenilir malzemeden yapılması, çok yüksek ses çıkarmaması önemlidir.

Öncelikle tercih edilebilecek oyuncaklar;
·         Çıngıraklar
·         Bebek oyun alanları
·         Yumuşak, sıkılabilen toplar
·         Halkalı plastik anahtarlar
·         Yumuşak bebekler
·         Küçük dolgu hayvanlar
·         Yetişkinler tarafından oynatılabilecek parmak kuklaları
·         Kırılmayan aynalar
·         Diş kaşıyıcılar

19 Haziran 2013 Çarşamba

Bebek kitapları

Kitaplarla aram her zaman iyi olmuştur, Ayhan’ın da öyle… Evimizdeki kütüphanemiz bizim için çok değerli. Kitap okumak istemeyen, bunu zorlamayla yapan çocukları gördükçe hep üzülürdüm. Dora’nın da kitap sevmesini çok istiyorum. Bunun için alışkın olması gerektiğini düşündüğümden daha doğmadan önce onun odasına bir kitaplık yapmaya başladım. Yurtdışındaki kadar seçenek olmasa da araştırınca birçok bebek kitabı buldum.

İlk aylarda renkler bebeklerin çok fazla ilgisini çekmiyor, görmeleri yetersiz olduğu için siyah-beyaz kontrast resimlere daha meraklı oluyorlar. Bu nedenle iki aydan itibaren siyah-beyaz, büyük bebek kartlarıyla başladım. Dördüncü aydan sonra önce kumaş kitaplara, sonra da sert kartondan yapılmış olanlara geçtik.

Renkler ve resimler çok ilgisini çekiyor, özellikle canlı renkli, tek parça resim olan sayfaları dakikalarca inceleyebiliyor. Resimleri hatırladığını düşünüyorum, çünkü ilk gördüğünde inceleme süresi hep daha uzun oluyor. Kumaş kitapları oyuncak gibi görüyor, katlıyor, sallıyor. Sert kartondan olanların sayfalarını çevirmeye çalışıyor, ayaklarıyla kontrol etmeyi deniyor, tabi ki ağzına götürüyor ve salya akıtıyor.

Çocuğu kitapla tanıştırmanın yaşı yok. Henüz bebekken kitapla tanışmak, insanın dil becerilerinin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Bebek kitapları bezden, kalın kartondan ya da su geçilmez malzemeden yapılıyor. Kitaplar, bebeklerin bunları ağzına sokabileceği düşünülerek tasarlanıyor. Bazılarında bir tutamak, diş kaşıyıcısı ya da ses çıkaran bir parça da olabiliyor. Böylece kitap bebek için bir tür oyuncağa dönüşüyor.

Bebekler, kitaplarıyla oynarlarken birçok eylemde bulunuyorlar. Bu tip kitaplarda bulunan kapakları/kanatları açıp kapıyorlar; tüylü, parlak, kaygan, dokulu yüzeylere dokunuyor. Ona soru-cevap şeklinde iletişim kurmak çok hoşlarına gidiyor. Ayrıca sayfa çevirme alışkanlığı kazanıyorlar, farkında olmadan kitap imgesi zihinlerine yerleşiyor. İlk kitaplar bebeğin işitme, görme ve dokunma duyularına hitap ediyor. Kendileri de resimlere bakıp, işaret edip, duydukları sesleri taklit ediyorlar. Bu durum, ileride, konuşmaya başladıkları zaman, onların konuşma becerilerini de etkiliyor. Bebek kitaplarında genelde günlük yaşamda bebeğin sık sık karşılaştığı tanıdık nesnelerin resimleri olduğu için; bu kitaplar sayesinde bebeğin çevre algısı, sözcük bilgisi, sayı sayma becerisi gelişiyor. Renkler, hayvanlar, taşıtlar, meyveler gibi günlük yaşama ilişkin kavramları öğrenmeleri kolaylaşıyor.

Bazı uzmanlar üç yaşına kadar televizyon gibi kitapların da çocuklar için uygun olmadığını söylüyor. Kitabı açıp da iki boyutlu objeleri gösterip onları öğretmeye çalışmanın yanlış olduğunu, ilk üç yaş boyunca öncelik kitaptan çok elleyip görebileceği, üç boyutunu kavrayabileceği, dokunabileceği şeylerde olması gerektiğini savunuyorlar. Gördüğü şekli ezberleme ihtimali varmış. Ben zaten üç boyutlu bir dünyada yaşadıklarına göre, öğrendiklerini karşılarında gördüklerinde bağdaştırabileceklerini düşünüyorum, tecrübelerim de bu yönde. Üç yaşında bir çocuğun hiç tanımıyorken kitaplara alışmasının kolay olacağını sanmıyorum.

Dora’nın bebek kartları Monozebra, siyah-beyaz, üzerinde hayvan resimleri olan, büyük kartlar. Onları izlemekten zevk alıyor, hayvanlarla ilgili anlattıklarımızı da ilgiyle dinliyor.

Oyuncakla kitap arasındaki ilk geçiş renkli kumaş kitaplarla oldu, onlara beklediğim ilgiyi göstermedi. Belki çok desenli olduğu için ya da figürler gerçekçi olmadığı için kısa süre bakıp geçti ama çıkardığı sesleri ve yumuşak dokularını seviyor. Fisher-Price bu konuda bence oldukça başarılı.

Küçük karton kitapları denediğimde ilgisini çektiğini fark ettim. Gerçek fotoğraflı sayfaları daha bir dikkatle inceliyor, dokunması için yapılmış farklı dokularını seviyor. Sayfaları karşısında çevirdiğimde, öğrendi, eliyle ya da ayağıyla çevirmeye çalışıyor. Ağzına götürüp tadına da bakmayı ihmal etmiyor. Resimlerdekileri söylemeye çalışıyorum ama çok ısrarcı olmuyorum, sadece görüntülere, seslere alışkanlık kazanmasını istiyorum. Onunla konuştukça o da değişik sesler çıkarmaya çalışıyor. Doğan Egmont İlk Kitabım serisini ben, Bebek Dokun Hisset kitaplarını annem almıştı. Ece de İlk kütüphanem isimli bir set alınca elimizde bir çok bebek kitabı oldu.

 
 
Bir de bir sayfada birkaç resmin bulunduğu büyük kitapları var. Onlar için boyutlarından dolayı erken olduğunu düşünüyordum ama Ayhan’ın kucağındayken önüne koydum. İki elini kocaman kitabı üzerine koyup öyle dikkatli incelemeye başladı ki, tam zamanıymış dedim. Çok ama çok şirin oluyor. Ona göre çok büyük olan sayfaların neredeyse üzerine çıkıyor, küçücük parmaklarıyla çevirmeye çalışıyor. Remzi Kitapevinin ilk serisi, bence başarılı.




İlk altı ay kitaplarla tanışma süreciydi. Henüz ona kitap okumaya başlamadık. Dinleyemeyeceğini biliyorum ama adapte olması için denemeye başlayacağım. Hikaye ve masal kitapları da var, bakalım hangilerini sevecek? Genelde güvenebileceğim yayınevlerini tercih ediyorum, büyüdükçe seçmek eminim daha zor olacak. Araştırıp iyi tercihler yapmayı planlıyorum, tabi biraz daha büyüdüğünde kitaplarını kendisinin seçmesi için ona şans da vereceğim.

15 Haziran 2013 Cumartesi

BPA

Son zamanlarda kafama takılan konulardan biri de çevremizdeki kimyasallar. Modern hayatın sağlığımıza verdiği zararlar artık daha net ortaya çıkıyor. Çocuk sahibi olduktan sonra daha fazla düşünmeye ve dikkat etmeye başladım. Dora ilk aydan sonra mama yediği için su kullanmaya çok erken başladık, pet şişeler, plastik damacanalar her zaman kafamı karıştırmıştı. Dora’nın mamalarını cam şişede aldığımız su ile hazırlıyoruz, kendimiz için de BPA içermeyen damacana kullanan su firmasını tercih etmeye başladık. Dora’nın tüm biberon, emzik gibi plastik eşyaları zaten BPA içermeyen malzemeden üretilmiş. Şimdi içim biraz daha rahat ama o kadar çok şey var ki, günlük hayatımızda değiştirmemiz gereken. En azından kızım için daha dikkatli olmam gerekiyor.
BPA, Bisfenol A’nın kısaltması olup, günümüzde özellikle plastik, naylon, polyester ve PVC gibi maddelerin üretilmesinde etkin rol oynamaktadır. Polikarbon plastiklerde, konserve kutuları ve meyve suyu kutuları gibi gıda ambalajlarının iç kısmında kaplama malzemesi olarak da kullanır. Kullanıldığı plastik geri dönüşümlü plastiktir. BPA temas ettiği gıdaya geçer ve bu geçme işi sıcaklık ile artar.
BPA’nın en tehlikeli kullanım alanlarından biri biberonlar ve alıştırma bardaklarıdır. Eğer bebeğin sütünü biberonda ısıtılıyorsa bu madde kolaylıkla süte geçer. BPA günlük hayatta daha çok su şişelerinde, saklama kaplarında, damacanalarda, bardaklarda karşımıza çıkar.
Su içtiğimiz pet şişelerin tekrar kullanmaması ve çizilmiş olanlarını atılması önemli. Saklama kaplarında ise mikrodalgada kullanılanlar tercih edilmeli. Yine de mikrodalgada plastik ürünleri kullanmak doğru değil. Streç plastikler de ısıtma esnasında kullanılmamalı ve gıdaya değmemelidir. Özellikle bu plastik kapların bulaşık makinesinde yüksek ısı ile yıkanmaları ile birlikte içeriğindeki kimyasal maddeler dışa daha hızlı çıkabiliyor ve yiyeceklere daha hızlı bulaşıyor.
BPA’dan korunmak için mutfakta cam her zaman en güvenli bir alternatiftir. Oyuncaklar konusunda ise kurşunsuz boya ile tahtadan üretilmiş doğal ürünler tercih edilmeli. Ayrıca plastik eşyalarda “BPA yoktur” ibareli ürünler seçilmeli.

BPA’nın Sağlığa Zararları
BPA’ya maruz kalmış anne karnındaki ceninlerde, yeni doğmuş bebeklerde ve çocuklarda büyüme ve davranış bozuklukları ortaya çıkıyor.
Polikarbonat plastik şişe ve ambalajlardan tüketilen su ve gıda maddeleriyle birlikte vücuda giren BPA maddesi prostat, beyin gelişimi, kalp hastalıkları, karaciğerde enzim bozuklukları ve diyabet hastalıklarına sebep oluyor.
Polikarbonat bebek biberonlarla beslenen çocuklar erken cinsel olgunlaşmaya maruz kalıyor.
BPA maddesi vücutta östrojen hormonunu taklit ediyor ve kadınlık hormonuna dönüştüğü için sperm üretiminde ciddi bir düşüse sebep oluyor.
Erişkinlerde göğüs ve prostat kanseri riski oluşturuyor.
Obeziteye, astıma neden olduğu saptanmış ve tiroid foksiyonlarını azalttığı belirlenmiştir.

Hangi ürünler BPA içerir?
Sert şeffaf plastiklerden yapılmış eşyalar, genelde ürün tabanında No 7 olarak işaretlenmiş, genelde BPA içerir
Her tür 3 veya 6 ile numaralandırılmış plastiklerden yapılmış eşyalar
No 3 (PVC) ve No 6 (polistiren)’nın ayrıca zararlı kimyevi maddeleri geçirdikleri bilinir
BPA ile astarlanmış konserve kutu ve kapları
Plastik oyuncaklar

Kaynaklar:
http://www.cocuklahayat.com/2009/03/evimizdeki-zehir-bpa/http://www.gidaraporu.com/plastik-kaplar-risk-tasiyor_g.htm
http://www.hsph.harvard.edu/news/press-releases/2009-releases/bpa-chemical-plastics-leach-polycarbonate-drinking-bottles-humans.html
http://www.healthobservatory.org/library.cfm?RefID=77083
http://www.environmentcalifornia.org/reports/environmental-health/environmental-health-reports/toxic-baby-bottles
http://www.ehponline.org/members/2005/7713/7713.html
http://www.foodproductiondaily.com/news/ng.asp?n=60333-common-plastics-packaging
http://www.ourstolenfuture.org/newscience/oncompounds/bisphenola/2003/2003-0401huntetal.htm
http://www.endo.endojournals.org/cgi/content/abstract/en.2005-0340v1
http://www.wikipedia.org/wiki/Bisphenol_A
http://www.hsph.harvard.edu/news/press-releases/2009-releases/bpa-chemical-plastics-leach-polycarbonate-drinking-bottles-humans.html
http://www.kimyamuhendisi.com/content/view/246/1
http://www.ehponline.org/docs/2009/0900604/abstract.html
http://www.hsph.harvard.edu/news/press-releases/2009-releases/bpa-chemical-plastics-leach-polycarbonate-drinking-bottles-humans.html
http://www.pagev.org.tr/contents.asp?a=341&b=11
http://www.ehponline.org/members/2009/0900604/0900604.pdf.
http://en.wikipedia.org/wiki/Bisphenol A

4 Haziran 2013 Salı

Beşinci ay

Günler hızla geçiyor, artık Dora dışında herhangi başka bir şeyle ilgilenmek imkansız gibi bir hal aldı. Gündüzleri çok kısa süre uyuyor, uyanık olduğunda da mutlaka yanında birilerini istiyor. Beş ayı bitmek üzere, bu ay oldukça ilerleme kazandık. Artık beni çok iyi tanıyor ve her şeye, herkese tercih ediyor. O kocaman gülümsemesinin yerini artık sesli kahkahalar aldı, çok şirin oluyor. Tepkileri çok daha net şimdi, bir şeyi sevmediğinde yüzü değişiyor, severse mutluluğunu belli ediyor. Oyuncaklara uzanmaya başladı, eskisi gibi tırnaklarıyla yüzünü çizmiyor, elleri açıksa oyuncağa uzanıp sıkı sıkı tutmaya başladı ve tabi ağzına götürmeye, her şeyin tadına bakma zamanı geldi. Yüzümü yaklaştırınca elini uzatıp yüzüme dokunmaya çalışması, başarınca da mutlu olup sevmesi her şeye değer.

Artık kasları da daha güçlü, yatakta dönebiliyor, ayaklarını kaldırıp vuruyor, kendini dik tutabiliyor. Kesinlikle sırtüstü yatmak istemiyor bu ay, mutlaka oturacak, tercihen kucakta. Mama sandalyesine de oturmaya başladı. Yemek yerken bize eşlik ediyor. Sofra düzenine alışması için önemli olduğunu düşünüyorum. Mümkün olduğunca yanımızda olmasını sağlamaya çalışıyorum. Yabancılamaya da başladı, sık gördüğü insanlar dışındakilere uzaktan gülümsüyor ama kucağa almaya çalıştıklarında hiç hoşuna gitmiyor cimcimenin.

Havalar oldukça iyi gittiğinden dışarda daha fazla zaman geçirebiliyoruz. Bahçede olmayı seviyor, genelde uyuyor ama hoşuna gittiği kesin, gece bile daha sakin ve huzurlu oluyor. Biz de fırsat buldukça hava alması için kendimizi dışarı atıyoruz.

Uykularımız da çok daha iyi şimdi, biraz fazla iyi. Hatta benim altıncı aydan sonra planladığım gece beslenmesini kaldırma olayını Dora 4 aylıkken yaptı. Bu ay gece uyanma olayı bitti. En son akşam sekizde emiyor, mamasını yiyor, dokuzda uyuyor, sabah yediye kadar uyanmıyor. Benim çaba harcamam gerekmedi, kendi kendine ve birden yaptı. Geçen ay gece üçte mırıldanınca kalkıp mama verirdim o da uyanmadan yer ve uykuya devam ederdi, bir gece mama vermedim, biraz mırıldandı ve uyudu, sabah altıya kadar dayandım, sonra acıkmıştır diye mama verdim. Sonraki gecelerde mırıldanmalar da olmadı ve yediye kadar uyumaya başladı. Hem de mutlu uyanıyor ve güne gülücüklerle başlıyordu. Bir ay oldu, sanırım artık bunu da rutine koyduk. Uyku törenimiz tam şirinlik artık. Bakımını yapıyorum, uykusu geldiğinde kendine ninni mırıldanmaya başlıyor. Uzun uzun, hem de melodili sesler çıkarıyor, ben de eşlik edince bir süre sonra uyuyakalıyor, tam yemelik. Müziği zaten hep sevmişti, şimdi kendisi yapmaya çalışıyor. Bana bu ayın bir faydası da pompadan tamamen kurtuldum, sabah iyi uyandığı için önce emiyor, iki saat kadar sonra da mama yiyor, günde dört defa emme ve mama rutinimiz var, şimdilik oldukça keyifli, umarım fikrini değiştirmez.

Ben de daha iyiyim, uyuyabildiğim için annem geldiğinde spora gidebiliyorum, daha iyi hissediyorum. Şimdilik çalışmaya başlamayı düşünmüyorum. Yaz bitsin bir plan yapacağım, şimdilik Dora’yla zaman geçirmenin keyfini çıkarıyorum, gittikçe de daha eğlenceli hale geliyor…

5.ay bebek gelişimi

Bu ay sonunda bebek doğumdaki kilosunun yaklaşık iki katına ulaşacaktır. Bu aydan itibaren, birinci yaşının sonuna kadar her ay yaklaşık 500 gr almalıdır. Ancak kilosu her zaman aynı ölçüde artmayabilir. Kilo aldıkça bebeğinizin kendi fiziksel sınırlarını keşfetme konusundaki ilgisi de artacaktır. “Uçak” hareketini sıkça deneyecektir; karnının üzerine yatırıldığında kollarını ve bacaklarını iki yana açar ve kafasını yukarı kaldırır. Bu, sırt ve boyun kaslarını geliştirmek için mükemmel bir harekettir. Gelişimi normal devam eden bir bebek bu ay sonunda bir ayağını göbeğine kadar kaldırabilir; hareketli bir bebek ise karnının üzerindeyken her iki ayağını da iterek yatakta ilerleyebilir.

Beş aylık bebek muhtemelen artık kolayca yatağında sırtüstünden yüzükoyun, yüzükoyun durumdayken sırtüstü dönebiliyordur; her iki tarafa da dönmeyi ise birkaç hafta içinde tamamlayacaktır. Dönüşleri öğrenmesi için biraz yardıma ihtiyacı olabilir.

Minik bebek artık zamanının büyük bir kısmını en son geliştirdiği motor becerilerini denemekle geçirecektir; yani “konuşma”, “dinleme” ve uzanabileceği her şeyi “keşfetme”. Sabahları, adeta sabırsızca, çabucak ve tamamen uyanır. Her zaman değilse de, bebeklerin çoğu genelde ailenin diğer bireylerinden önce uyanır. Eğer uyandığında bir süre kendi kendine oyalanıyorsa, biraz daha uyuma şansı var demektir; bunun için akşam yatarken yatağına sevdiği birkaç oyuncağı koymak yararlı olur. Bebekler bazen, gün içinde sadece bir uykuyla yetinebilir. Uyumaya niyetli görünmese bile, bir süre dinlenmesi ve rahatlaması için yatağına konulabilir.

Artık oturabildiği için pusetiyle dolaşmak bebeğe keyif vermeye başlar. Etrafında görecek, koklayacak ve duyacak öylesine çok şey vardır ki... Eğer henüz oynayacağı bir aynası yoksa, kırılmayan bir tane edinmenin zamanı gelmiştir. Tabii, kırılmayan bir ayna olmasına dikkat etmelisiniz. Aynadan annesini ve kendisini birlikte seyretmekten de hoşlanacaktır.

Beşinci ayda bebek artık ana kucağında da rahatlıkla hareket edebilmektedir ve mama sandalyesinde de oturabilir. Artık ona bir yaylı salıncak ya da benzer bir oyun sandalyesi alınabilir. Bebek yardımsız ve tam olarak oturana kadar yemeklerini ana kucağında vermeye devam etmek uygun olacaktır.

Bu ay bebeklerin emme ihtiyacında artış olabilir, bunu daha çok sakinleşmek ve dinlenmek için yaparlar. Bazı bebekler bu dönemde el parmakları gibi ayak parmaklarını da emerler. Bebeğin uzanma ve ulaşma isteği de gelişmektedir. Bu dürtü, emeklemenin temelini oluşturur. Her ne kadar uzağa ulaşamasa da gözleri ellerine rehberlik eder. Bir elindeki nesneyi diğerine rahatlıkla geçirebilir veya iki eliyle birden kavrayabilir. Bu keşiflerinin bir parçası olarak nesneleri ağzına götürmesi kaçınılmazdır, ancak şimdi durum biraz daha farklıdır: ağzına götürdüğü her şeyi çiğner.

Bebeğiniz artık farklı eylemlerden farklı sonuçlar çıktığını öğrenmeye başlamıştır, biberonu tutuşundan veya bir oyuncağı kavramasından bunu anlaşılabilir. Düşen bir nesneyi gözleri ile arar, fakat bir nesneyi sakladığınızı görse bile isterse onu bulabileceğini düşünemez. Ancak elleri göz hizasından kaybolsa bile onların nerede olduğunu biliyordur.

Artık cinsel organını da keşfetmeye başlamıştır. Birçok ebeveyn bu yeni gelişmeden fazla memnun olmaz. Ancak bebek, tıpkı parmaklarını ve ayaklarını keşfettiği gibi cinsel organını da hissederek ve kurcalayarak keşfedecektir. Bu bölgeyle özel olarak ilgilenmelerinin tek sebebi, bu alanın vücudundaki diğer bölgelerin aksine genelde kapalı olması ve her istediğinde ulaşamamasıdır. Yaptığının “kötü” veya “kaka” olduğunu anlatmaya çalışmak yerine tanımasına izin verilmelidir. Sosyalleşme bebek ve bebeğin yanındakiler için giderek daha eğlenceli bir hal alır. Artık dudaklarını büzer, tükürür, agu’lar yapar ve hatta dilini çıkartır. Daha birçok hareketi taklit etmeye çalışır. Çıkardığı sözler, duyduğu seslerin taklidi gibidir. Sanki soru sorarmış gibi, çıkardığı seslerin son hecesinde sesini yükseltir. Çıkardığı seslere verilen olumlu tepkiler onu cesaretlendirir ve sesini çok daha sık kullanmaya başlamasını sağlar. Tabii, ne dediğinin pek farkında değildir, ancak bir süre sonra bağlantı kurmaya başlar. Bu arada annenin de bu heceleri beraber taklit etmesi çok hoşuna gidecektir.

Bir sonraki ay içinde “insan yadırgama” belirtileri ortaya çıkabilir. Bebek aniden aile dışından olanlara tepki vermeye başlar ve yanına gelen bu “yabancıların” yüzlerini uzun uzun inceleyebilir. Bebeği çok sık göremeyen aile büyüklerine bu durumu açıklamak bazen zor olabilir. Eğer bebeğin, onları güvenli bir yerden (örneğin annenin kucağından) inceleme şansı olursa, sosyalleşmesi daha kolaylaşır. Bu “yabancılara” bebeğe nasıl yaklaşacakları konusunda yardımcı olmak gerekir; genel olarak önce bebeği görmezden gelmeleri iyi bir yol olabilir. Bu durum bebeğe yabancıyı inceleme ve ilk adımı atma şansını verir. Tabii eğer bu “yeni arkadaşları” sevdiyse!

Evi bebeğe göre yeniden düzenlemek için bu emekleme öncesi dönem uygun olabilir. Daha şimdiden bir bardağı yere atabilir, sıcak çay bardağına elini sokabilir, elektrik fişlerini çekebilir ve daha birçok şekilde kendine zarar verebilir. Kırılacak ve bebeğe zarar verebilecek objeleri ortadan kaldırmanın tam zamanıdır. Bebek hareketlendikçe, ona bazı sınırlamalar koymak gerekecek, o da bunlara direnecektir. Bu sınırlamalar bebeğe disiplin ve bazı olumlu alışkanlıklar kazandırsa da, ondan yapabileceğinden fazlasını istememek gerekir.