20 Ekim 2016 Perşembe

Hastane değişikliği


Alıştığın, bağlandığın herhangi bir şeyden kopmak zaman geçtikçe zorlaşıyor. Hele ki bu her gün gittiğimiz, zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz işimizse vazgeçmek çok daha zor oluyor. İki yıldır severek çalıştığım, ülkenin muhtemelen en iyisi olan hastanemden ayrılmaya karar vermek de benim için zor oldu. Ancak hayatta öncelikleri doğru belirledikten sonra hareket etmek kolaylaşıyor.

Çalışma şartları ve benim beklentilerim uyuşmadığı için işyeri değişikliği yaptım. Aslında yine duygusal olarak bağlı olduğum bir hastaneye geçtim. Dora’nın doğduğu hastane, Medical Park Bahçelievler Hastanesi… Doktorumu, odamı, ameliyathaneyi görmek bile bana duygusal anlar yaşattı. Sadece gündüz çalışacağım, geceleri kızımın yanında olabileceğim, poliklinikte hastalarımı görebileceğim bir hastane arayışındaydım bir süredir. Teklif gelen hastaneler arasında sanırım biraz da duygusal düşünerek buraya karar verdim. Eski ve oturmuş bir hastane olması benim için avantaj kabul edilebilecek bir durum. Alıştığım düzeni bırakmanın zorluklarını elbette yaşıyorum. Umarım yine uzun süreli, huzurlu ve mutlu bir çalışma ortamı olacaktır.

http://www.medicalpark.com.tr/bahcelievler

Önce güvenlik geliyor

Beni en çok üzen hasta grubunu kazalar sonucu yaralanan çocuklar oluşturuyor. Çocuk doktorları olarak hastalıkları önlemek önceliğimiz, bunun için çalışıyoruz ama her zaman mümkün olmuyor. Kazalar sonucu zarar gören çocukları iyileştirmeye çalışmak hem çok zor hem de çok acı verici olabiliyor.

Çocuklu evde güvenlikle ilgili belirli kurallar var, prizler kapatılır, sivri köşeler yumuşatılır, ocaklara koruyucu takılır… Aslında her yerde karşımıza çıkan, kimimizim üşengeçlikten, kimimizin çocuğuna fazla güvenmesinden uygulamadığımız bu kurallar çok değer verdiğimiz çocuklarımızın hayatını riske atıyor. “Benim çocuğum yapmaz, biliyor” o kadar korkulacak bir cümle ki… Çok yakınımdan bir çocuk yutmaması gerektiğini “bildiği” halde iki yaşında para yuttu, neyse ki doğal yollardan çıktı ama olmayabilirdi de. Bir diğeri elektriği “bildiği” için arabasının kumandasını antenini prize sokarak şarj etmeye çalıştı. Ben de kızım için öyle düşünüyorum, Dora ağzına bir şey atmaz, bilmediği şeyleri içmez gibi geliyor ama yine de önlemimi alıyorum, çünkü ilaçlar ve kimyasal maddeler o küçük bedenlerde onarılmaz hasarlar bırakabiliyor.


Polikliniğe “bebeğim düştü” diye gelen annelere içten içe kızardım yeterince dikkat etmedikleri için. Dora daha küçücük bir bebekken, 4 aylıkken, annemin evinde koltuktan düştüğünde çok da kızmamam gerektiğini anladım. Kötü sonuçlanmasa da zor bir deneyimdi. Sonrasında tüm evi yeniden gözden geçirip atladığım önlemleri de aldım. Düşmeler, yanıklar, boğulmalar, zehirlenmeler… Çok kötü sonuçlara neden olabilecek olayları önceden kestirmek zor, bu yüzden dikkatli olmak çok önemli.

Dinlediğim bir seminerde, evini bebeğine uygun hale getirmeye çalışan ebeveyne bir süre dizlerinin üzerinde evi dolaşması ve tehlikeleri gözlemlemesi önerilmişti. Çok mantıklı ve işlevsel olduğunu düşündüğüm bir hareket bu, evin içine çocukla aynı açıdan bakmayı sağlıyor.  Hiç unutmamamız gereken, çocukların, yetişkinlerin küçük halleri olmadığı, fakat ne yazık ki yetişkinler için tasarlanmış bir dünyaya doğduklarıdır. Yaşadıkları dünyayı onlara uygun hale getirmek de bizim görevimiz tabi ki.

Aslında Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Sözleşmesi’nde (Türkiye 14 Ekim 1990) (Madde 24); taraf devletler bütün toplum kesimlerinin özellikle anne- babalar ve çocukların, çocuk sağlığı ve beslenmesi, çevre sağlığı ve kazaların önlenmesi konusunda temel bilgileri elde etmeleri ve bu bilgileri kullanmalarına yardımcı olunmasında yükümlü olduğunu bildiriyor. Yani, kazaya uğramamak ve yaralanmamak her çocuğun temel hakkıdır ve bunu sağlamak yetişkinlerin sorumluluğundadır. Kazalar, çocukluk çağındaki ölüm nedenleri arasında tüm dünyada beşinci sıradadır. Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, kaza sonucu ölümler ilk beş ölüm nedeninden biridir. Son 5 yılda 120.000 çocuk ev kazası sonucu hastaneye müracaat etmiş ve 2000'i hayatını kaybetmiştir. Çocukluk çağındaki kazaların %66,5’i ev içerisinde meydana gelmektedir ve kazaların %58'i ebeveyn veya çocuk ile ilgilenen diğer kişilerin yanında olmasına rağmen gerçekleşmiştir. Bu nedenle bizim dikkatimizin yanında ortamın uygun ve güvenli olması da çok önemlidir. Düşme en sık karşılaşılan kaza şeklidir, sırasıyla yanıklar, boğulma ve zehirlenmeler izler. Çocuklar cesur, meraklı, tecrübesiz olduklarından, el ve vücut becerileri yetişkinlerden daha az, görme alanları yetişkinlerden daha dar olduğundan, vücut alanları farklı olup, kafalarının ağır olmasından ve risk algıları olmadığından daha çok kazaya maruz kalırlar.

Daha doğumdan itibaren kazalar açısından uyanık ve dikkatli olmak gerekir. Doğum sonrası eve dönerken araç koltuğu kullanarak başlanabilir. Çocuk hareketlenmeye başladığında boy hizasındaki tüm çekmeceler kilitlenmelidir. İçerikleri güvenli olsa bile basamak olarak kullanıp üzerine tırmanabilirler. Tüm prizlere kapak takılmalı, elektrik kabloları koruyucu ile kapatılmalı, boyları hizasındaki sivri köşeli mobilyalara köşelik takılmalı, perde ipleri kullanılmamalı, eşyalar pencere önlerinden uzaklaştırılmalı, kapılara stopper takılmalı, çok katlı evlerde merdiven başlarına kapı yapılmalı, merdivenler ve zeminler kaygan malzemeyle kaplanmamalı, halı saçaklı olamamalıdır. İlaçlar ve temizlik malzemeleri kesinlikle çocukların yetişemeyecekleri ve kilitli dolaplarda saklanmalı ve çocukların yanlarında ilaç içilmemelidir. Her şey kendi orijinal korumalı kabında saklanmalı ve miktarları iyi bilinmelidir. Olası bir içme durumunda dozaj bizim için çok önemlidir. Ev kazalarının en ölümcülü olanı televizyonların devrilmemesi için mutlaka sabitlenmelidir.

Çocukların odaları da onlar için birçok risk barındırabilir. Bebekler doğdukları andan itibaren kendi yataklarında yatmalılar, anneyle yatan bir bebek her zaman büyük risk taşır.  Çocuğun karyolasının yüksekliği, parmak aralıkları mutlak güvenli sınırlarda olmalıdır. Yatağında oyuncak, nazar boncuğu, kurdele gibi süs amaçlı eşyalar bulunmamalı, bir yaşından küçük bebekler için boğulmalara sebep olabileceğinden asla yastık kullanılmamalıdır. Karyolanın üstünde dönence türü oyuncak varsa, bunu karyolaya sağlam bir şekilde takıldığından emin olmalıdır. İlk altı aydan sonra veya oturabildiği zaman kaldırılmalıdır. İlk 4-6 ay, başları değil ayakları yatak ucuna dayalı olmalı, dönemeyen çocuklar sırtüstü yatırılmalıdır. Bebekler kardeşleri dahi olsa 13 yaşından küçüklerle yalnız bırakılmamalıdır.

Günlük hayatta birçok davranış fark edemediğimiz şekilde çocuklar için risk oluşturabilir. Sıcak bir yiyecek-içecek ile çocuk aynı anda taşınmamalı, masa örtüsü kullanılmamalıdır. Ocağa mümkünse koruyucu takılmasına, ocaktaki kulplar içe dönük olmasına, kesici aletler ulaşamayacakları yerlere kaldırılmasına dikkat edilmelidir. İki yaşından küçük çocuklar anlık dahi olsa asla yalnız kalmamalıdır.

Banyolar çocuklar için çok riskli ortamlardır. Zemin kaymaz malzemeyle kaplanmalı, klozet kapalı tutulmalı, küçük bir kova dahi olsa asla içi su dolu bulundurulmamalıdır. Başları vücutlarına göre büyük olan çocuklar kolayca kafa üstü su dolu kaplara düşebilir ve çıkamazlar. Sanılanın aksine boğulan çocuk çırpınmaz, ses çıkarmaz, sessizce boğuluverir. Musluktan akan suyun 50 derecenin üstüne çıkmasını önleyici musluğa ısı sabitleyici aparat takılması yanıkları engellemek için önemlidir. Çevirmeye meraklı küçüklerin kendilerini banyoya kilitleyebildiklerini de göz ardı etmemek gerekir.

Kazaların çoğu ev içinde olsa da ev dışında da alınması gereken önlemler bulunmaktadır. Bisiklet ve patenin birer oyuncak değil, spor aleti olduğu, uygun büyüklükte olması, kask-dizlik-dirseklikle birlikte trafiğe kapalı alanlarda kullanılması gerektiği unutulmamalıdır. Kullanılmayan yüzme havuzlarının üzerlerinin kapatılmalı, çocukların yanında motorlu her hangi bir alet, özellikle çim biçme makinesi, kullanılmamalıdır.

Tüm alınan önlemlere rağmen oluşabilecek kazalar ve sonrasında müdahale edebilmeleri için ailelerin basit ilk yardım becerileri kazanmaları (ABC kontrolü, Heimlich manevrası gibi) ve 114 zehir danışma hattını öğrenmeleri faydalı olacaktır.

Çocuklarımız çok değerli, onların dünyaya gelmelerini biz istedik. Korumak, onlara huzurlu, güvenli bir hayat sağlamak bizim görevimiz. Çocuklarımıza zarar verecek, bizi çok üzecek olayla yaşamamak için biraz dikkatli olmamız yeterli diye düşünüyorum.