20 Haziran 2015 Cumartesi

Hayaller gerçekleştirmek için var...

Yazmayı hep sevdim ben... Çocukluk, gençlik hayallerimin biri doktor olmaksa diğeri bir kitabımın olmasıydı. Fırsat buldukça yazdım; okudum, okudum, yazdım... Doğru yazmak, düzgün yazmak, bildiğimi yazmak en önemlisiydi. Araştırma yaptım, makale yazdım. Eğitim aldım, öğretmek için yazdım. Dora doğdu, unutmamak için yazdım. Okusun, bilsin, hatırlamasa da mutlu olsun diye blog yazdım. Söyleyemediklerimi hep yazdım, yazdıkça sayfalar biriktirdim. Okundukça gurur duydum. Dora’yı en iyi şekilde yetiştirmek temel amaçlarımdan biri oldu, bildiklerimi uygulamaya çalıştım, bilmediklerimi öğrendim. Aldığım eğitimin önemini yaşayarak gördüm. Bilerek yapmanın insana nasıl bir güven verdiğini yaşadım.

Hastalarımın anneleri sıkça “siz olsanız kendi çocuğunuza ne yapardınız?” diye sormaya başladıklarında neler yapabileceğimi düşündüm. Fikir aldığım arkadaşlarım da bilgilerimi, tecrübelerimi kitap olarak ellerinde tutabilseler çok güzel olacağını söylediler. Bu aşamadan sonra yayınevleriyle görüşmeye başladım. Kitabımı yayınlamaya sıcak bakanlar içinden hem benim tarzıma uyan, hem de ekibine çok güvendiğim Optimist Kitap ile çalışmaya 2015 Ocak ayında başladık ve planladıkları gibi kitabım Haziran ayında yayınlandı.
 

Henüz heyecanını yaşıyorum. Hayatım boyunca insanın bir kitabının olmasının muhteşem olduğunu düşünürdüm, şimdi bunu yaşamak çok güzel. Hem de içinde benim hayatımın, kızımın ve mesleğimin olduğu bir kitap... Umarım beklentilere cevap verir de benim mutluluğum katlanır. Öyle çok destek aldım ki minnet duyduğum bir çok insan oldu ama en çok da editörüm Mutlu Hanım, iyi ki var...

 

İlk karne heyecanı

Çocuk sahibi olmak endişelerle birlikte yeni heyecanlar da demek aynı zamanda. İlkler insana hep mutluluk veriyor. Bir yaşına kadar bol bol “ilk”lere tanık oluyoruz zaten ama her yıl değişerek yeni bir sürpriz getiriyor. Bizim yaşadığımız döneme göre çok erken bir zamanda, 29 aylıkken Dora ilk karnesini aldı. Daha önce aldığı yüzme sertifikalarını düşününce her şeyi biraz erken yaşadığı bir gerçek.


Çocuğu ilk karnesini alan her anne gibi, işlerimi ayarladım, erkenden gittim Dora’yla okula. Çocuklar ne olduğunu tam anlamayasa da anneler heyecanla aldılar ilk karneleri. Bir ara öğretmenleri karnenin ne olduğunu anlatmaya çalıştı, minik kuzulara. Karnelerle birlikte dönem boyunca yaptıkları etkinlikleri de verdiler, onlara bakmak çok eğlenceli. Bir de o çizimleri, boyamaları Dora’nın yaptığını düşünmek... Ne çabuk büyüdü prensesim.

Yaş olarak sınıf ortalamasının oldukça altında olsa da uyumu çok iyiydi Dora’nın. Oyun grubuna giderken öğretmeninin “Dora’nın yapacağını düşünüyorum” diyerek okul öncesi gruba geçmesi için ısrar etmesine minnettarım şimdi. Oyun grubunda sıkılmaya başlamıştı, sınıfta kendinden en az 6 ay büyük çocuklarla daha fazla eğlendi bu dönem. Karnede de ciddi bir gerilik yok, bu nedenle doğru sınıfta olduğuna bir kez daha emin oldum.

Biz karne aldıktan sonra uzun bir tatil başlardı. Ne yazık ki artık böyle değil. Yaz okuluna devam etmeyecek bir kaç çocuk için okul kapandı ama Dora ve sınıfının büyük bölümü pazartesi yaz okulunda buluşacak. İstediğimiz haftalarda kullanabileceğimiz beş haftalık bir yaz okulu programımız var. Tatillerimize göre ayarlayınca neredeyse yazın tamamında okula devam edecek gibi görünüyor. Kış programına göre daha hafif, daha eğlenceli günler geçirecek hem de okuldan ve arkadaşlarından uzak kalmayacak. Okul bitti üzüntüsü yaşarken iki gün sonra yine geleceğini öğrenince mutlu oldu.

Bizim dönemimizden çok farklı hayatlar yaşasalar da heyecanlar, keyifler, mutluluklar hep aynı. Umarım sınıftaki arkadaşlarının hepsi ve tüm diğer çocuklar hayatları boyunca böyle güzel günler yaşar ve yaşatırlar, umarım çok mutlu olurlar...

2 Haziran 2015 Salı

Okul servisinde de oto koltuğu

Dora büyüdükçe, şartlar değiştikçe kafamda yeni sorunlar beliriyor. Meğer hayat ne kolaymış bebekken. Okula başlarken zaten çok endişeliydim, “bensiz ne yapacak, yemeğini nasıl yiyecek, altını kim değiştirecek?...” gibi bir çok soru vardı kafamda ama nasıl gidip geleceğini düşünmüyordum. Annemle babam sabah bırakıyor, öğleye kadar sahilde zaman geçiriyor, öğlen de alıp eve dönüyorlardı.

Önümüzdeki dönem hem Dora büyüdüğü için, hem de gündüz uykularından vazgeçip evdeki öğleden sonralar anlamsızlaştığından öğretmenin ve psikoloğunun tavsiyesiyle tam gün okula gitmesini planlıyorum. Böylelikle okulda geçirdiği zamanın artmasıyla birlikte artık bale, satranç gibi aktivitelere katılabilecek, ingilizce dersleri daha yoğunlaşmış olacak. Ama diğer taraftan annemin ya da babamın onu sabah okula bırakıp akşama kadar bekleme imkanı olmadığından okul servisi kullanma ihtimalini düşünüyorum. Dora’nın biraz daha bireyselleşmesi için de iyi bir fırsat olabilir bu durum. Ama ya güvenlik?

 
 
Dora’nın okula servisle gitmesini planlamaya başladıktan sonra aklımda sürekli nasıl olacağına dair düşünceler var. Sabah kim bindirecek, akşam kim karşılayacak, nöbetim olduğunda nereye bırakılacak... Bir şekilde bu durum organize edilebiliyor da güvenli olup olmayacağı konusunu çözemiyorum. Dora’nın bizim için de olmadığımız bir araçta, tanımadığım insanlarla yolculuk yapma ihtimali beni endişelendiriyor. Evet, eğitimli olabilirler, her çocukla tek tek ilgilenebilirler ama yetmezse?

Henüz servis şöförüyle konuşmadım ama yaptığım gözlemler sonucu araçlarda her çocuğum emniyet kemeri bağlanarak seyahat ettirildiğini öğrendim. Peki bu yeterli mi? Konuştuğum herkes yeterli olduğunu düşünüyorken ben iki yaşında bir çocuğun erişkinler için yapılmış o emniyet kemerleriyle güvende olacağına inanamıyordum. Biraz araştırdıktan sonra haklı olduğumu, çocukların okul servislerinde de oto koltuğunda yolculuk yapmaları gerektiğini öğrendim.

 
Dora doğduğundan beri arabada oto koltuğuna oturması konusunda hiç taviz vermedim. Hareket halindeyken asla kucağıma almadım. Hiç bilmediği için onun da böyle bir talebi olmadı. Bizim kullandığımız arabada bu kadar önem verdiğim bir konunun servis şöförünün kullandığı araçta daha az önemli olması mümkün değil. Neyse ki benden daha önce bu sıkıntıları yaşamış, kendi kendine çözmeye çalışmış anneler olduğunu bilmek umut verdi. Bazı kreşlerin servislerinde taşınan çocukların yaşlarına uygun oto koltukları bulunuyormuş. Olmayan servislere de anneler pazartesi sabahları kendi araçlarındaki oto koltuklarını verip cuma akşamları almak gibi bir çözüm bulmuşlar. Çocuğun serviste, eğer arkadaşlarının anneleri bunu yapmıyorsa, kötü hissetmesi dışında bir sorun olmuyormuş. Sadece oto koltuğuyla yolculuk yapmasını istediğimi belirtmem yeterliymiş, uygulamak zorundalarmış. Zaten buna direnen bir şöförün aracına kızımı bindireceğimi de sanmıyorum.

 
Yeni dönem okul kaydını yaptırdım. Servis kaydını yaptırırken de isteyeceklerimi biraz olsun netleştirdim. Umarım sorunsuz şekilde halledebilirim de bu okula servisle gitme durumu biraz daha içime siner. Her geçen gün tanımadığım sorunlarla karşılaşıyorum. Biliyorum birçok anneyle aynı şeyleri yaşıyorum. Biz çocukken sorunlar daha farklıydı, okul servislerinde kemer bile yoktu ama bu doğruyu bilmemize ve uygulamamıza engel değil. Çok değeril çocuklarımızın güvenliği her şeyden önemli olmalı...

http://markaanne.com/guvenlik/okul-servisinde-de-oto-koltugu/