Beni en çok üzen hasta grubunu kazalar sonucu yaralanan
çocuklar oluşturuyor. Çocuk doktorları olarak hastalıkları önlemek önceliğimiz,
bunun için çalışıyoruz ama her zaman mümkün olmuyor. Kazalar sonucu zarar gören
çocukları iyileştirmeye çalışmak hem çok zor hem de çok acı verici olabiliyor.
Çocuklu evde güvenlikle ilgili belirli kurallar var, prizler
kapatılır, sivri köşeler yumuşatılır, ocaklara koruyucu takılır… Aslında her
yerde karşımıza çıkan, kimimizim üşengeçlikten, kimimizin çocuğuna fazla
güvenmesinden uygulamadığımız bu kurallar çok değer verdiğimiz çocuklarımızın
hayatını riske atıyor. “Benim çocuğum yapmaz, biliyor” o kadar korkulacak bir
cümle ki… Çok yakınımdan bir çocuk yutmaması gerektiğini “bildiği” halde iki
yaşında para yuttu, neyse ki doğal yollardan çıktı ama olmayabilirdi de. Bir
diğeri elektriği “bildiği” için arabasının kumandasını antenini prize sokarak
şarj etmeye çalıştı. Ben de kızım için öyle düşünüyorum, Dora ağzına bir şey
atmaz, bilmediği şeyleri içmez gibi geliyor ama yine de önlemimi alıyorum,
çünkü ilaçlar ve kimyasal maddeler o küçük bedenlerde onarılmaz hasarlar
bırakabiliyor.
Polikliniğe “bebeğim düştü” diye gelen annelere içten içe
kızardım yeterince dikkat etmedikleri için. Dora daha küçücük bir bebekken, 4
aylıkken, annemin evinde koltuktan düştüğünde çok da kızmamam gerektiğini
anladım. Kötü sonuçlanmasa da zor bir deneyimdi. Sonrasında tüm evi yeniden
gözden geçirip atladığım önlemleri de aldım. Düşmeler, yanıklar, boğulmalar,
zehirlenmeler… Çok kötü sonuçlara neden olabilecek olayları önceden kestirmek
zor, bu yüzden dikkatli olmak çok önemli.
Dinlediğim bir seminerde, evini bebeğine uygun hale
getirmeye çalışan ebeveyne bir süre dizlerinin üzerinde evi dolaşması ve
tehlikeleri gözlemlemesi önerilmişti. Çok mantıklı ve işlevsel olduğunu
düşündüğüm bir hareket bu, evin içine çocukla aynı açıdan bakmayı
sağlıyor. Hiç unutmamamız gereken, çocukların,
yetişkinlerin küçük halleri olmadığı, fakat ne yazık ki yetişkinler için tasarlanmış
bir dünyaya doğduklarıdır. Yaşadıkları dünyayı onlara uygun hale getirmek de
bizim görevimiz tabi ki.
Aslında Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Sözleşmesi’nde
(Türkiye 14 Ekim 1990) (Madde 24); taraf devletler bütün toplum kesimlerinin
özellikle anne- babalar ve çocukların, çocuk sağlığı ve beslenmesi, çevre
sağlığı ve kazaların önlenmesi konusunda temel bilgileri elde etmeleri ve bu
bilgileri kullanmalarına yardımcı olunmasında yükümlü olduğunu bildiriyor.
Yani, kazaya uğramamak ve yaralanmamak her çocuğun temel hakkıdır ve bunu
sağlamak yetişkinlerin sorumluluğundadır. Kazalar, çocukluk çağındaki ölüm
nedenleri arasında tüm dünyada beşinci sıradadır. Türkiye’de de Sağlık
Bakanlığı istatistiklerine göre, kaza sonucu ölümler ilk beş ölüm nedeninden
biridir. Son 5 yılda 120.000 çocuk ev kazası sonucu hastaneye müracaat etmiş ve
2000'i hayatını kaybetmiştir. Çocukluk çağındaki kazaların %66,5’i ev
içerisinde meydana gelmektedir ve kazaların %58'i ebeveyn veya çocuk ile
ilgilenen diğer kişilerin yanında olmasına rağmen gerçekleşmiştir. Bu nedenle
bizim dikkatimizin yanında ortamın uygun ve güvenli olması da çok önemlidir.
Düşme en sık karşılaşılan kaza şeklidir, sırasıyla yanıklar, boğulma ve
zehirlenmeler izler. Çocuklar cesur, meraklı, tecrübesiz olduklarından, el ve
vücut becerileri yetişkinlerden daha az, görme alanları yetişkinlerden daha dar
olduğundan, vücut alanları farklı olup, kafalarının ağır olmasından ve risk
algıları olmadığından daha çok kazaya maruz kalırlar.
Daha doğumdan itibaren kazalar açısından uyanık ve dikkatli
olmak gerekir. Doğum sonrası eve dönerken araç koltuğu kullanarak başlanabilir.
Çocuk hareketlenmeye başladığında boy hizasındaki tüm çekmeceler kilitlenmelidir.
İçerikleri güvenli olsa bile basamak olarak kullanıp üzerine tırmanabilirler. Tüm
prizlere kapak takılmalı, elektrik kabloları koruyucu ile kapatılmalı, boyları
hizasındaki sivri köşeli mobilyalara köşelik takılmalı, perde ipleri
kullanılmamalı, eşyalar pencere önlerinden uzaklaştırılmalı, kapılara stopper
takılmalı, çok katlı evlerde merdiven başlarına kapı yapılmalı, merdivenler ve
zeminler kaygan malzemeyle kaplanmamalı, halı saçaklı olamamalıdır. İlaçlar ve
temizlik malzemeleri kesinlikle çocukların yetişemeyecekleri ve kilitli
dolaplarda saklanmalı ve çocukların yanlarında ilaç içilmemelidir. Her şey
kendi orijinal korumalı kabında saklanmalı ve miktarları iyi bilinmelidir.
Olası bir içme durumunda dozaj bizim için çok önemlidir. Ev kazalarının en
ölümcülü olanı televizyonların devrilmemesi için mutlaka sabitlenmelidir.
Çocukların odaları da onlar için birçok risk barındırabilir.
Bebekler doğdukları andan itibaren kendi yataklarında yatmalılar, anneyle yatan
bir bebek her zaman büyük risk taşır.
Çocuğun karyolasının yüksekliği, parmak aralıkları mutlak güvenli
sınırlarda olmalıdır. Yatağında oyuncak, nazar boncuğu, kurdele gibi süs amaçlı
eşyalar bulunmamalı, bir yaşından küçük bebekler için boğulmalara sebep
olabileceğinden asla yastık kullanılmamalıdır. Karyolanın üstünde dönence türü
oyuncak varsa, bunu karyolaya sağlam bir şekilde takıldığından emin olmalıdır.
İlk altı aydan sonra veya oturabildiği zaman kaldırılmalıdır. İlk 4-6 ay,
başları değil ayakları yatak ucuna dayalı olmalı, dönemeyen çocuklar sırtüstü
yatırılmalıdır. Bebekler kardeşleri dahi olsa 13 yaşından küçüklerle yalnız
bırakılmamalıdır.
Günlük hayatta birçok davranış fark edemediğimiz şekilde
çocuklar için risk oluşturabilir. Sıcak bir yiyecek-içecek ile çocuk aynı anda
taşınmamalı, masa örtüsü kullanılmamalıdır. Ocağa mümkünse koruyucu takılmasına,
ocaktaki kulplar içe dönük olmasına, kesici aletler ulaşamayacakları yerlere
kaldırılmasına dikkat edilmelidir. İki yaşından küçük çocuklar anlık dahi olsa
asla yalnız kalmamalıdır.
Banyolar çocuklar için çok riskli ortamlardır. Zemin kaymaz
malzemeyle kaplanmalı, klozet kapalı tutulmalı, küçük bir kova dahi olsa asla
içi su dolu bulundurulmamalıdır. Başları vücutlarına göre büyük olan çocuklar
kolayca kafa üstü su dolu kaplara düşebilir ve çıkamazlar. Sanılanın aksine
boğulan çocuk çırpınmaz, ses çıkarmaz, sessizce boğuluverir. Musluktan akan
suyun 50 derecenin üstüne çıkmasını önleyici musluğa ısı sabitleyici aparat
takılması yanıkları engellemek için önemlidir. Çevirmeye meraklı küçüklerin
kendilerini banyoya kilitleyebildiklerini de göz ardı etmemek gerekir.
Kazaların çoğu ev içinde olsa da ev dışında da alınması
gereken önlemler bulunmaktadır. Bisiklet ve patenin birer oyuncak değil, spor
aleti olduğu, uygun büyüklükte olması, kask-dizlik-dirseklikle birlikte trafiğe
kapalı alanlarda kullanılması gerektiği unutulmamalıdır. Kullanılmayan yüzme
havuzlarının üzerlerinin kapatılmalı, çocukların yanında motorlu her hangi bir
alet, özellikle çim biçme makinesi, kullanılmamalıdır.
Tüm alınan önlemlere rağmen oluşabilecek kazalar ve
sonrasında müdahale edebilmeleri için ailelerin basit ilk yardım becerileri
kazanmaları (ABC kontrolü, Heimlich manevrası gibi) ve 114 zehir danışma
hattını öğrenmeleri faydalı olacaktır.
Çocuklarımız çok değerli, onların dünyaya gelmelerini biz
istedik. Korumak, onlara huzurlu, güvenli bir hayat sağlamak bizim görevimiz.
Çocuklarımıza zarar verecek, bizi çok üzecek olayla yaşamamak için biraz
dikkatli olmamız yeterli diye düşünüyorum.