Zaman zaman
henüz küçük olduğunu düşünsem de Dora hayatıma girdiğinden beri cinsel eğitim
konusu kafamda bir yere sahip oldu. Her konuda genel yaklaşımım önce yeteri
kadar bilgi sağlayıp karar verebileceğim bir hazırlık dönemi bulunması yönünde
olduğundan bu konuyu da okuyorum bir süredir. Cinsellik için yaşı küçük ama özel
alan ve mahremiyet eğitimine başlamakta fayda var gibi duruyor.
Bebeklik
döneminden sonra mahremiyet konusuna zaten hep dikkat ettik. Belki bilinçli
belki içgüdüsel ama Dora’nın altı evde hep yatağında değiştirildi. Dışarda,
özellikle annemlerde, başka odaya geçtik. Tabi bunda Arda’nın eğitiminin de
payı vardı. Giysilerini değiştirmek gerekirse bezini hiç çıkarmadık. Banyosunu
ya ben ya da annem yaptırdı. Bebekken bile havuza, denize çıplak girmedi,
mayosu hep oldu. Bazen abattığımı düşünüyordum ama okudukça doğru şeyler
yaptığımı, bunların onun bilinçaltında yer edindiğini öğrendikçe içim
rahatladı.
Kız erkek
farketmez tüm çocukların kendi “özelleri” ile ilgili fikir sahibi olması
gerekiyor. Kötü niyetli insanlardan kendilerini koruyabilmeleri için önce bunu
anlayabilmeleri lazım. Büyüdükçe bağımsızlaşıyorlar, onları korumak daha da
zorlaşacak. Okula gideceğini ve bizden ayrı vakit geçireceğini düşündükçe hem
heyecanlanıyorum hem de içimi daha önce bilmediğim endişeler kaplıyor. Bizden
ayrı hayatı olması için çok küçük gibi geliyor, korkuyorum. Oysa ki erken
dönemde okula başlamasını en çok isteyen bendim. Gerçekten, “bebek” olduğu bu
dönemler daha rahatmış sanki…
Çocukta mahremiyet eğitimi
Mahremiyet eğitimi,
cinsel eğitimden daha kapsamlı bir kavramdır. Cinsel eğitim, çocuğun kendi
cinselliğini tanıması, gelişim sürecinde cinsellikle ilgili yaşayacağı fiziksel
ve duygusal farklılıkları öğrenmesi yanında, anne babasına sorduğu cinsellikle ilgili
soru ve cevapları kapsar. Mahremiyet eğitimi ise cinsel bilgilerin
yanında daha çok kendisinin ve diğer insanlarının özelinin/özel alanının
farkına varması, sosyal hayatın içinde kendi özel alanını koruması, diğer
insanların özeline saygı duyması, kendisi ile çevresi arasında sağlıklı
sınırlar koyması gibi bilgileri içerir. Mahremiyet eğitimi anne baba tarafından
verilir. Bu eğitimin verilmesi çocuğun ruhsal ve cinsel açıdan korunması adına
çok önemlidir.
Çocuğun kendi mahremini, özel alanını koruyabilmesi için öncelikle bu alanı
çocuğa tanımlamak gerekir. Vücudun kişiye özel olan bölgeleri, bu bölgelerin
gizlenmesi gerektiği çocuğa iki yaşından itibaren yavaş yavaş anlatılabilir. Bu
özel alan ailenin yaşadığı topluma ve sahip olduğu inanca göre değişmekle
birlikte genel olarak cinsel bölgeleri kapsar. Her aile kendi inancına,
düşüncesine göre çocuğun vücudunda mahrem alan tanımlayabilir. Bu alanın
başkalarından gizlenmesi ve anne-baba ve doktorlar dışında bu bölgeye kimsenin
dokunmaması gerektiği çocuğa öğretilmelidir.
Çocuk için tanımlanan özel alan aynı zamanda anne-babanın da özel alanıdır.
Çocuk anne-babasının bu alanları görmek istediğinde aile izin vermemeli, bu
alanların kişiye özel olduğunu belirtmeli ve kimseye gösterilemeyeceğini
anlatmalıdır. Çocuğa cinsel organlar, ancak o sorduğunda onun anlayacağı dille
ve yumuşakça anlatılmalıdır.
Çocuklara dört-beş yaştan itibaren anne-babanın odası kapalı ise odaya
kapıyı çalarak ve izin alarak girmesi gerektiği öğretilmelidir. Çünkü bu oda
anne-babanın özel alanıdır ve özel alanlara girişte izin alınır. Çocuğun
odasına girerken kapısının çalınması çocuğa iyi bir model oluşturacaktır. Odaya
izinsiz girdiğinde çocuğa, “Odamızda giyiniyor olabiliriz, bu yüzden kapı
kapalı ise tıklatıp izin alarak içeri girmelisin şeklinde” açıklama
yapılabilir.
Çocukların iki yaşında tuvalet alışkanlığını kazanması, en geç dört yaşında
tuvalet sonrası temizliklerini yapmayı öğrenmesi beklenir. Anne-baba bu
dönemleri dikkate alıp çocuğa tuvalet eğitimi verebilir ve eğitimin bir parçası
olarak tuvalette yalnız olunması, başkalarının göreceği şekilde tuvaletini
yapmaması gerektiği çocuğa anlatılabilir. Çocuk oturak (lazımlık) kullanıyorsa,
bu oturak evin ortak kullanım alanlarına konmamalı, tuvalet ya da banyoda
kullanılmalıdır.
Küçük yaştan itibaren çocukları başkalarının yanında giydirmemek, altlarını
değiştirirken bile bir başka odaya götürmek çocuğun mahremiyetine saygıyı
gösterir. Özellikle dört-beş yaşından sonra çocuğu iç çamaşırı ile yıkamak, iç
çamaşırı çıkarırken ve temizlerken gözleri kısarak ya da başı hafif yana
çevirerek o alana saygı gösterdiğimizi hissettirmek çocuklarda mahremiyet
duygusunun gelişmesine katkı sağlayacaktır. Yedi yaşından sonra banyoda
çocukların kendi mahrem alanlarını kendi temizlemelerine fırsat tanımak da
mahremiyet duygusunun gelişimi açısından güzel olacaktır. Yine kardeşleri
dört-beş yaşından sonra birlikte banyoya sokmamak, sokulması zorunlu olan
durumlarda ise onları iç çamaşırları ile yıkamak gerekmektedir. Sağlıklı bir
mahremiyet duygusu açısından çocuğun başkalarının önünde elbiselerini
çıkarmaması, giyinip soyunmaması gerektiği ayda birkaç defa tekrar edilerek
çocuğa hatırlatılmalıdır. Tabi ki anne-babanın da çocuğun görmeyeceği bir
alanda giyinip-soyunması da çocuğun bütüncül bir mahremiyet duygusu
geliştirmesi açısından önemlidir.
Küçük çocukları cinsel organlarına dokunarak, onları konu yaparak sevmek
doğru değildir. Çünkü bu durum, onların özel alanlarının ihlalidir. Çocuk bu
şekilde hem mahremiyet ihlaline uğramış olur, hem de başkalarının özel
alanlarının kullanılarak onlara şaka yapılabileceği inancını taşır. Ayrıca
çocukları cinsel organlarını konu ederek sevmek, onları kendilerini kötü
niyetli yabancılardan korumak konusunda etkisiz kılabilir. Çocuk, bir başkası
özel alanına dokunmak istediğinde bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunun ayrımını
yapamayabilir. Bu sebeple bezlemek, pişik kremi sürmek ve temizlemek
durumlarında bile abartıya kaçmamak, aşırı baskı uygulayarak silmemek, çocuğun
cinsel organlarıyla oynamamak daha doğrudur. Çocuğun cinsel organlarını şaka
konusu yapmak, göstermesini istemek, onlara dokunmaya çalışmak çocuğun cinsel
kimlik gelişimi açısından oldukça sakıncalıdır.
İlkokul dönemi ile birlikte çocuklar için evde bir çekmece ya da sepet
belirlenip, çocuğa özel eşyalarını buraya koyabileceği söylenebilir. İlk
başlarda çocuklar buraya gerekli gereksiz birçok şeyi koyabilir, ancak zamanla
daha seçici davranacaklardır. Onun bu özel alanını anne-babanın izin alarak
kullanması çocuğun özel alan düşüncesini pekiştirir. Ergenlik dönemi ile
birlikte gençler, kilidi olan daha güvenli özel alanlar talep edebilirler.
Ergenler yalnız kalmak isteyebilirler, çocukluk dönemine göre daha utangaç
olabilir. Vücudunu anne-babasından gizlemek isteyebilir. Onların bu taleplerini
normal karşılamak, özel alanlarına izinsiz girmemek, telefonlarını
karıştırmamak, günlüklerini okumamak daha doğru bir davranıştır.
Bebeğin yatağının anne-baba yatağından ne zaman ayrılacağı tartışmalı bir
konudur. Kimi ebeveynlik ekolleri çocuğa dilediği kadar müsaade ederken, kimi
yaklaşımlar ise daha katı bir yaklaşımla çocuğun odasının ve yatağının ayrılmasını
savunmaktadır. Bu konuda genel yaklaşım şu şekildedir: Altı aya kadar çocuk
annesi ile yatabilir. Altı aydan sonra ise annesi ile aynı odada yer yatağında
ya da beşikte yatabilir. İki yaşla birlikte çocuk yavaş yavaş bağımsızlığını
kazanır ve kendi başına yemek yemeye, yolda kendi başına yürümek istemeye
başlar. Bu dönem gelişim olarak da çocuğun odasının ayrılabileceği bir
zamandır. Ancak yalnızlık, anneden ayrılma, karanlık gibi konularda aşırı
duyarlı ve kaygılı olan çocukların zorla yataklarını ayırmak doğru değildir.
Öncesinde var olan kaygılar uzman yardımı ile giderilmeli, sonrasında yatak
ayrımına gidilmelidir. Birlikte aynı yatakta yatan kardeşlerin yataklarını ise
dört-beş yaşından itibaren ayrılabilir.
Kız ve erkek kardeşlerin ilkokul dönemiyle birlikte odaları ayrılmalıdır.
Çünkü beraber bulundukları odada, giyinip soyunurken, yatarken, temizlenirken
birbirlerinin özel alanını ihlal edebilirler. Ayrıca okulla birlikte çocuklara
vücudunun dışında iç çamaşırlarının belki de özel eşyalarının (günlük vb.)
bulunduğu bir özel alan da gerekebilir. Bu alanın farklı odalarda olması daha
doğru olacaktır. Yer darlığı gibi sebeplerle bu konu ertelenmemelidir.
Gerekirse diğer bir odada bir köşe oluşturularak çözüm bulunmalıdır. ‘Onlar
kardeş bir sorun olmaz’ diye düşünmek kadar, bu konuda aşırı kaygılı davranıp
endişelerimizi çocuklara hissettirmek de sakıncalıdır
Çocukla birlikte dışarıda gezerken veya televizyon izlerken aniden
karşımıza mahremiyet ihlali içeren sahneler ve durumlar çıkabilir. Bu gibi
durumlarda çocuğa bir şey demeden onun duyacağı şekilde mahremiyet ihlali yapan
kişiye tepki belli edilebilir. Örneğin bir televizyon sahnesinde arkadaşlarının
mahrem alanına şaka amaçlı dokunan kişiye seslice kızılabilir. “İnsanların özel
yerlerine dokunulmaz” gibi cümlelerle tepki belli edilebilir. Böylece çocuk
anne-babanın tepkilerini modelleyerek mahremiyet ihlallerine karşı duyarlı hale
gelir. Çünkü çocuklar anne-babaların kendilerine değil de başkalarına
verdikleri tepkiler yoluyla daha kolay öğrenmektedirler.
Mahremiyet eğitimini alan çocuklar kendi özel alanını bilir, bu alanını
korur ve başkalarının özel alanlarına da saygı gösterir. Bu durum, aynı zamanda
çocuğun sağlıklı bir kişilik gelişimine zemin hazırlar. Cinsel tacizlerin
arttığı günümüzde çocukları korumanın ilk adımı onlara mahremiyet eğitimi
vermektedir. Bu eğitim sayesinde onlar kendilerinin ve başkalarının özel
alanını korumayı öğrenerek daha sağlıklı bireyler olabilirler.