Prenses de büyüyor, ben de… Beraber 16. haftayı bitirdik kızımla, ikinci trimestrın tüm güzelliklerini yaşıyoruz, bir sıkıntım kalmadı, zaten pek sıkıntı da çekmedim ya neyse. Belki birçok insana ters gelecektir ama kocam, hamilelik sürecinde yaşadıklarının kadının psikolojisi ve kişiliğiyle ilişkili olduğunu düşünüyor. Ben hamile olmadan önce gebeliğimin rahat geçeceğini, bulantı, aşerme yaşamayacağımı düşünüyorduk, ilginç olan, öyle de oldu. Bulantım, ağrım olmadı, bir defa bile kusmadım, canım hiç bir şeyi çok fazla istemedi, herkes kadar, hamile olmayan herkes, henüz kramp yaşamadım, kasılmadım… Bir “maşallah” hak ettiğimi düşünüyorum… Şimdi daha iyiyim, o ilk zamanlardaki halsizliğim, uyku halim de geçti, endişelerim de azaldı.
Cinsiyetinin kız olduğu dün kesinleşti, içim rahatladı, doktoruma güveniyordum ama “değişebilir” diye söyleyen yakınlarım kafamı karıştırıyordu. Artık eminiz, minik bir prensesimiz olacak. Bilinmezlik zaten hep zor gelir bana. Söylediğim herkes mutlu oldu, nedense benden bir kız bebek beklentisi varmış, “iri gözlü, uzun saçlı ama mutlaka akıllı, cimcime bir kız” diye tarifler duyuyorum. Anneanne ve teyze çok mutlu, cicili bicili elbiseler almaya başladılar bile. Ece’nin zaten kız çocuk hayallerini biliyorduk, şimdi yeğenini süslemenin peşinde, fiyonklar, tüller, tokalar… Dede ismini ezberlemeye çalışıyor, Arda bile ultrason kağıtlarını sevip öpüyor ki, o hali şirinliğine şirinlik katıyor, büyüyüp abi olacağı için çok mutlu. Bu arada diğer taraftan, ailedeki uzun süredir devam eden sessizlik bozuluyor, ardı ardına bebek haberleri geliyor, ilginç bir kış olacak gibi… Oğlu olan arkadaşlarım kız haberini alınca hevesleniyor, “denesem benim de olur mu” diye. Ayhan şimdiden “benim kızım” demeye başladı, doğunca onunla paylaşamayacağız galiba, en büyük hayali göğsüne yatırıp uyutmak ve nefesini dinlemek. Onu uzun süredir bu kadar mutlu görmemiştim, çok iyi geliyor bu hali bana da. Zaten bebeği yeni duyan herkes “Ayhan bey çok mutludur herhalde” diye yorum yapıyor, aslında gerçekten “onun bebeği”, o çok daha fazla istedi çünkü. İyiyiz işte, keyfimiz yerinde.
Ben de çok bir değişiklik yok ama artık pantolonlarımı giyemiyorum, düğmeleri kapanmıyor. Fazla irileşmedim, 2 kg tartı aldım zaten, göbeğim çıkmaya başladı ama. Şu tarif edilen kabarcıklar dışında bir şey hissetmiyorum ama ben onu ikinci ayda hissetmeye başlamıştım, bu bana çok erken gelmişti ama daha önce hissetmediğim bir şey gerçekten. Belki de bebeğimi, ben ikinci ayda hissettim mi acaba… Şimdi daha belirgin hareketlerini bekliyorum, şu “tekme” dediklerini, benim kızım bana tekme atmaz bence ama neyse…
Evde olmak tuhaf geliyor bana, yeni bir iş için şu an uygun olmadığımdan istifa etmedim ama çalışamıyorum da Mersin’de, evdeyim. Gerçi dün doktorum çalıştığı hastanede başlamamı teklif etse de, sonra onunla da doğumdan sonra daha uygun olacağı konusunda anlaştık. Bir yıl kadar daha iş hayatı bana uzak gibi görünüyor. Evde olmanın tadını çıkarıyorum, zaten Ocak’tan sonra tadı da başka olacak nasılsa.
Bu haftalarda üçlü testin yapılması gerekiyor, benim ikili test sonuçlarım çok iyi çıktığı için gerek olmadığı söyledi doktorum. Üç hafta sonra kontrolüm var, şimdi onu bekliyorum. Bir de ikinci düzey ultrason için hevesleniyorum, daha ayrıntılı görebileceğimiz ve daha rahatlayacağımız için. Günler sayarak geçiyor bu aralar, bakalım zaman nasıl değişiklikleri gösterecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder