17 Aralık 2012 Pazartesi

Kordon kanı saklanması

Son dönemdeki çalışmalardan sonra kök hücre tedavileri önem kazanmaya başladı. Birçok hastalığın tedavisinde artık kök hücreler kullanılmaya çalışılıyor. Vücutta kök hücre bulunabilecek çeşitli dokular mevcut aslında. Başta kemik iliği olmak üzere çeşitli organlarda ve bu organların belirli doku bölgelerinde gerektiğinde kendini çoğaltabilen, kararlanabilen ve farklılaşabilen hücreler varlığını sürdürür. Deri, göz, kalp, böbrek, akciğer, gastrointestinal sistem, pankreas, karaciğer, yağ doku gibi erişkin dokulardan kök hücre izolasyonları gerçekleştirilmiştir. Ancak yeni çalışmalarda kök hücre kaynağı için bulunan bir diğer bölge kordon kanı. Kordon kanı kök hücreleri, diğer kök hücre kaynakları ile karşılaştırıldığında oldukça gençtirler ve saklandıklarında yaşlanma ve yıpranma süreçleri de durdurulmuş olur. Üreme hızları diğer kaynaklara göre daha fazladır. Kordon kanı nakli esnasında alıcı ile verici arasında tam bir doku uyumu (HLA) olmasa dahi, başarı oranı yüksektir. Bebekten toplanan kordon kanı sadece otolog değil, doku uyumu gerçekleştiği takdirde ailenin diğer fertleri için de kullanım alanına sahiptir. Bu özellik, aile bireyleri arasında kordon kanı nakli gerçekleştirilmesine de olanak sağlar. Saklanmış olan kordon kanı kök hücreleri, istenildiği takdirde herhangi bir işleme tabii tutulmadan ve hastalığın ilerlemesine fırsat vermeden kullanılabilir. Daha önceki eğitimimiz ve bu bilgileri birleştirip biraz da araştırınca bebeğimizin kordon kanını saklatmanın uygun olacağına karar verdik. Kullanılabildiği hastalık listesi oldukça uzun; çocukluk çağı lösemi ve lenfomaları, Thalessemi (Akdeniz anemisi), Aplastik anemiler (kemik iliğinde hücre üretiminin olmaması), Orak hücreli anemi (Sickle cell anemi), Amegakaryositik trombositopeni, Nöroblastoma, Tip I Diyabet, Serebral Palsi. Şimdilik 15 yıl kadar saklanabildiği biliniyor, çünkü başlayalı henüz bu kadar olmuş ama tahminler daha uzun süre saklanabileceği yönünde.
Kordon kanı alınması zor bir işlem değil, doğum olayını hiç etkilemiyor, normal doğumda ya da sezaryende alınabiliyor. Bebek doğduktan sonra, plasenta içinde kalan kan doktor tarafından alındığından bebeğe herhangi bir zararı da yok. Bunları zaten biliyorduk, kafamızı kurcalayan güvenilirliğiydi. Bu işlemi yapan birkaç firma var, yine uzun araştırmalar sonucunda Onkim’de karar kıldık, Sağlık Bakanlığı tarafından sertifikaların olan bir kurum. İlk görüşmeyi yaptıktan sonra 34. hafta’da kesin karar vermemizi istediler, bu arada birçok yerde de Onkim’in iyi çalıştığına tanık oldum. Oldukça profesyoneller, bizden sadece bilgilerimizi istediler, ertesi gün kitimiz eve geldi. Yapmamız gereken doğum şekli ve zamanı netleştiğinde haber vermek ve kitimizi hastaneye götürmek. Doktorumuzun aldığı kanı gelip hastaneden alacaklar, kullanılabilir olup olmadığını kontrol edip bir hafta sonra bize bilgi verecekler. Bu işlemin ücreti 1000 euro, saklamak için de her yıl 100 euro ödenecek.

İlerleyen dönemde kök hücre tedavilerin daha da ön plana çıkacağını düşünüyorum, bu nedenle böyle bir fırsatımız varken kullanmak gerekli bence. Umarım ne kızımız ne de bizim için hiç ihtiyacımız olmaz ama hazırlıklı olmakta fayda var.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder