25 Ağustos 2013 Pazar

Ayrı odalar

Her anne baba gibi biz de doğumdan önce özen ve hevesle bebeğimizin odasını, yatağını hazırladık, onun yatağında uyuyacağı günleri hayal ettik. Önce, ilk üç ay aynı odada uyumayı planlıyordum. İlk aylarda uyumak için gündüzleri seçince sabaha karşı uyuduğunda onu kendi odasına bıraktım. Çok erken ayrı odada uyuttuğumu düşünerek vicdan azabı bile yaşadım. İkinci ayında geceleri uyumaya başlayınca yine bizim odadaki beşiğine döndü.  Hem alışmasını istemediğimden ama en çok da güvenli olmadığını düşündüğümden hiç bizimle aynı yatakta uyutmadım, aynı odada ama kendi beşiğinde uyudu.

Dördüncü ayından sonra beşiğin kızıma küçük geldiğini fark ettim ama gece kalkıp onu kontrol ettiğim için ve arada hafifçe sallamam gerektiğinden bir park yatak alarak bizim odada beraber uyumaya devam ettik. Dört aylık olduktan sonra kendiliğinden gece beslenmesini kesti, uyanmamaya başladı. Odasında uyuması için o hazır gibiydi ama ben ondan uzak uyumayı göze alamadım bir süre. Kendime hedefimi tatilden dönüşte odasına geçmek üzere belirledim, bahanem de hazırdı, tatilde nasılsa park yatakta ve bizimle aynı odada uyuyacaktı, şimdi ayırıp sonra yeniden aynı düzene dönerek bocalamasını istemiyordum.

Bodruma gitmeden önceki son haftalarda ve tatilde park yatakta rahatsız olduğunu fark ettik. Gece sık sık uyanıyordu ve uyuması için kucağıma alıp sallamam gerekiyordu. Rahatsızlığının yataktan kaynaklandığını anlayınca Bodrum’dan döndükten sonra park yatağını kurmadık. Sallanan koltuğunda uyuttuktan sonra yatağına yatırdım, gece birkaç defa uyandı, sesini duydum ama kucağıma almadım, uzaktan izledim. Zaten ağlamıyordu, biraz mırıldanıp uykuya dalıyordu. Uyku eğitimine başlayıp kendi kendine uyuması için de uygun bir zaman ve Dora’da buna hazır gibi görünüyor, hatta bunu birkaç defa yaptı da ama ben onu uyutmadan büyük keyif aldığım için çok da istemiyorum. Artık bir ayı geçti, kendi odasında uyuyor, geceleri çok sık olmasa da uyandığı oluyor, genelde beslenmiyor, sıklıkla biraz mırıldanıp kendiliğinden uykuya dalıyor. Çok huzursuz olduğu gecelerde nadiren kucağıma alıp sakinleştirmem gerekiyor, birkaç defa da, özellikle uyumadan yeterince yemediyse mama verdim ama bunlar bir ayda 3-4 defayı geçmez. İyi huylu bir çocuk olduğu için ne kadar şükretsem az, odaları ayırma sıkıntısını da gece beslenmesini kesmek gibi kendiliğinden halletti benim prensesim…

Her zaman bebeğin kendi yatağında uyumasını sağlamak bizimki kadar kolay olmuyor. Bebekten ayrılmak, bebeğe bir şey olacağı kaygısı duymak, sık sık yataktan kalkmanın getirdiği yorgunluk gibi nedenlerle bebek, anne babasının yatağında yatmaya başlıyor genellikle. Aslında bebekler doğduktan sonraki ilk günlerde bile kendi beşiklerinde yatabilirler. Bebeklik döneminde en azından 6 ay sonuna doğru anne ve baba ile aynı odada yatması gerekiyor, uzmanlar bir süre anne ve baba varlığını böyle yakından hissetmesinin çok iyi olacağını söylüyor. Ancak kesinlikle bebeğin anne babayla aynı yatakta uyuması önerilmiyor. Bu durum bebeklerde ani ölüm riskini arttıran bir faktör olarak kabul ediliyor.

Çocuk bir yaşından sonra artık uyurken anne babadan ayrılmaya hazır hale gelebilmektedir. Yaşamın ilk yılı, çocukta temel güven duygusunun geliştiği dönemdir. Çocuk hayatının ilk yılında annesinin yanında olmasına, sevgi gösterilmesine, bakım verilmesine ihtiyaç duyar. Bu dönemde annenin, çocuğun ulaşabileceği en yakın yerde olması, çocuğun bu gereksinimlerinin vaktinde karşılanmasını kolaylaştırır. İhtiyaç duyduğunda annesi yanında olmayan bebek, ciddi bir kaygı ve gerginlik yaşar, annesi yanına geldiğinde rahatlar ve sakinleşir.

Uzmanlar çocuğun uyuduğu odayı ayırmak için bir yaşı geçmemeyi öneriyorlar. Bir yaşından sonra denemeler başladığında genelde çocukta ciddi bir direnç görülebileceği söyleniyor. Yine de ben çocuğun ve de annenin hazır olup olmadığının gözlenerek karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette 3-4 yaşına gelmiş bir çocuğun anne babayla aynı odada uyuması çok da kabul edilemez. Çocuğun iyi gözlemlenmesi, hazır olduğu düşünüldüğünde anne ve babanın hemfikir ve kararlı olarak uygulamaya geçmesi başarı oranını arttıracaktır. Yaşı küçük olduğunda direnç gösterme ihtimali düşük olsa da annesini yanında isteyen bir çocuğu yalnız kalmaya zorlamak onu mutsuz edecektir.  Kesin bir sınır çizmeden her çocuğun gelişimine ve ihtiyaçlarına göre karar vermenin uygun olacağına inanıyorum.

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Yollarda...

Tatillerimizi bitirip döndük. Güzeldi, eğlenceli ve dinlendiriciydi, her tatil gibi… Dora’nın da hoşuna gitti, çok daha mutlu ve sosyal bir bebek olarak döndü. Çok daha fazla ses çıkarmaya, gülmeye başladı. Artık desteksiz de oturabiliyor. Tatil ona da yaradı.


 
Bodrum’a da, Akçay’a da kendi arabamızla gittik. Dora’nın düzenini bozmamak için günlük kullandığı her şeyi yanımızda götürdüğümüz için başka şansımız olamazdı zaten. Park yatak, bebek arabası, sterilizatör, c yastık, örtü, oyuncak, biberon, giysi, kitap, alt bezi… derken bizim arabaya bile zor sığdık.

Dora’yla araba yolculuğundan çok fazla çekinmiyordum aslında. Genelde arabada sorun çıkaran bir bebek değildi ama son aylarda özellikle trafikte huysuzlanmaya başlamıştı. Büyüdükçe değişmesinden korkmuştum. Hastaneden çıktığımızda ilk arabaya bindiği andan itibaren kızımı arabada koltuğundan hiç kaldırmadım, evden çıkarken koltuğa oturttum, sonra bebek arabasına, oradan arabaya… Alışmadığı için koltuktan kalmayı hiç istemedi. Dışarda restoranda, kafede dahi hiç çıkarmadım koltuğundan, arabasıyla yanımızda oturdu her zaman. Bu duruma güveniyordum, güvendiğim gibi de oldu. Uzun saatler boyunca yolculuk ettiğimiz halde bir sıkıntısı olmadıkça huysuzlanmadı. İki saatte bir, kısa süreli de olsa mola verdik. Karnını doyurdum, altını değiştirdim, kısa süre kucağıma alarak yürüdüm, hava almasını, eklemlerini hareket ettirmesini sağladım. Sıkıntısı olmadığı zaman da genelde uyudu, uyanınca oyuncaklar, kitaplar dikkatini çekmeye yeterli oldu. Bu günler düşünerek araba koltuğuna alıştırdığım için çok iyi bir şey yaptığımdan emin olarak rahat yolculuklar geçirdik.

Artık büyüyor, açık havada zaman geçirmeye çok alıştı. Onunla olmak da çok eğlenceli hale geldi. Ama yaz bitiyor, bakalım havalar serinleyince nasıl evde tutabileceğiz. Aslında ben de çalışmaya başlayacağım için bunu anneannenin düşünmesi gerekecek. Tek bildiğim kışın bu günleri çok arayacağım.

Bebekle yolculuk
Yola Çıkmadan Önce
İhtiyaç duyabilecek her şeyin bir listesini yapıp bu listeye sadık kalınmalı.

Yemek ve yatma zamanı için saat belirleyip, bebeği hep aynı saatte yedirip uyutmaya gayret edilmeli.

Bebeğin kendisini daha güvende hissedebilmesi ve yabancılık çekmemesi için, sevdiği bir battaniyeyi veya oyuncağı yanında olmalı.

Bir tane seyahat yatağı ya da oyun parkı satın alıp, tatile gitmeden önce bebeğin buna alışmasını sağlanmalı.

Kalınacak otelde bebek bakım ve ya oyun odası hizmetleri olup olmadığını öğrenilmeli.

İçinde derece, bandaj, bebeğin kullandığı ilaçlar ve bebeğin doktorunun numarası olan bir ilk yardım çantası alınmalı.

Rahat giysiler ve yedekleri yanında olmalı. Ev ortamında giyilen kıyafetlerin giyilmesi çocukların huzursuz olmalarını önler.

Uzun yolculuklarda en sevdikleri birkaç oyuncak, boyama kitapları ve kalemleri, masal kitapları iyi zaman geçirmelerini sağlar.

Uçakta ve/veya otobüste verilen yiyecek ve içecekler yerine  bebeğe uygun ona özel yiyecek ve içeceklerini tercih edilmeli. 

Biberonla beslenen bebekler için kısa süreli yolculuklarda (1 – 1,5 saat süren) en az 2, uzun süreli yolculuklarda da 3 temiz biberon bulundurulmalı.

Yeterince alt bezi ve ıslak mendil de unutulmaması gereken diğer ihtiyaçlardır.

Bebekle Uçak Yolculuğu
Uçakla seyahat en konforlu yolculuk şekillerinden biri olması dolayısıyla, giderek daha fazla ebeveyn tarafından tercih ediliyor. Uçuş konforu ve risklerin en aza indirilebilmesi için sağlıklı bir bebeğin ilk ayını doldurduktan sonra uçması öneriliyor. Bebekle uçak yolculuğu yaparken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır:

Uçarken en önemli sorun kulaklarda görülür. Özellikle kalkış ve iniş sırasında kabin içi basıncında olan değişikliklerden dolayı bebekler kulaklarında hissettikleri dolgunluk hissi ve ağrı nedeniyle, şiddetli bir şekilde ağlayabilirler. Bunu engellemek için yolculuk öncesinde bebeğin doktoruna da danışılarak, genellikle soğuk algınlığı için kullanılan bir ağrı kesici şurubun verilmesi uygun olabilir. Bu sayede orta kulağın havalanmasını sağlayan östaki borusunun daha kolay açılması sağlanarak dolgunluk hissinin gelişmesi önlenebilir.

Kulağı rahatlatacak başka bir önlem de yutkunmayı sağlamaktır. Bebekler de emerek yutkundukları için kalkış sırasında emzirilmeleri kulak ağrısı duymalarını engelleyebilir. Daha büyük çocuklara da sevdikleri içecekler içirilmesi ya da çiklet çiğnetilmesi de aynı etkiyi yapabilir.

Uçak yolculuklarında vücut susuz kalma sorunuyla da karşılaşabilir. Bunun en önemli sebebi; uzun uçak yolculuklarında sürekli olarak huzursuz olan çocukların, uçakta verilen yiyecek ve içecekleri reddetmesidir. Bebeklerin sık sık emzirilmeleri (yarım saatte bir), büyük çocukların da her zaman severek içtikleri içeceklerin yanlarında bulundurulması bu durumu önlemeye yardımcı olur.

Çocuklar, kapalı ve hareket alanının kısıtlı olduğu ortamlarda kısa sürede huzursuz olurlar. Uçağın en önünde oturarak ve kabine en son girip, en erken çıkarak, kabinde kalış süresini azaltılabilir.

Kabine sadece uçuş sırasında gerekecek çantaların alınması ve diğer tüm çantaların bagaja verilmesi havaalanı ve kabindeki hareket yeteneğinizi arttırır.

Bazı uçak modellerinde iki erişkin koltuğu arasında küçük çocuklar için özel koltuklar bulur. 2 yaşını geçmiş olan çocukların bu koltuklarda oturması önerilir. 2 yaşın altındaki bebekleri kısa mesafeli uçuşlarda kucakta taşıması mümkün, ancak mutlaka kabin ekibinden bebekler için özel kemerler istenmeli.

Birçok uçakta da acil çıkış kapılarının hizasındaki koltuk aralıkları çok geniştir. 5 yaşından büyük çocukla seyahat ederken bu koltukları seçmek rahatlık sağlayabilir

Uçuş saatinin çocuğun günlük uyku saatlerine denk gelmesi yolculuğun daha kolay geçmesini sağlar.

Aktif enfeksiyonu olan çocukların hem kendileri için hem de diğer yolculara da enfeksiyonu bulaştırmalarını engellemek için, çok zorunlu olmadıkça iyileşene kadar uçmamaları gerekir. Özellikle bir kulak enfeksiyonu varsa kabin içi basınç değişiklikleri çok şiddetli kulak ağrılarına yol açabiliyor. Sinüziti olan çocuklarda da aynı şekilde şiddetli baş ağrıları oluşabilir. İshali olan çocukların uzun süren uçak yolculuklarında aşırı sıvı kaybedebileceği için ishal düzelene kadar uçmaları önerilmemektedir. Kronik kalp ve akciğer hastalığı olan çocukların da uçuş öncesi doktor kontrolünden geçmelerinde yarar vardır.

Bebekle Araba Yolculuğu
Ailecek arabayla seyahat etmek, uzun vakit alsa da, aile bireylerine özel olması, istenilen zamanda mola verilebilmesi ve aile fertlerini yakınlaştırması dolayısıyla tercih edilen bir seyahat şeklidir. Eğer tatile arabayla çıkılacaksa, önerileri dikkate almanızda fayda var:

Bebeği kucakta ya da koltukta oturtmak yerine, mutlaka bebekler için yapılmış araba koltuğunda oturtulmalı.

Eğer bebek huysuzluk yaparsa, araba durdurulmalı. Araba hareket halindeyken asla koltuktan çıkarıp kucağa alınmamalı. Hem tehlikeli olur, hem de bebek buna alışıp, huzursuzluk çıkartabilir.

Oynaması için çok sayıda oyuncak alınmalı. Oyuncakların hepsini bir anda eline vermek yerine, sıkıldıkça birer birer vermek dikkatini çekecektir. Bu, yolculuğu onun için daha ilginç hale getirir.

Arabada sert, ağır ve sivri eşyalar varsa, bunlar ortadan kaldırılmalı. Böylece ani fren yapmak gerekirse, bunların etrafa saçılıp bebeğe zarar verilmesi önlenebilir.

Acele etmeden, sık duraklayarak yola devam edilmeli. Mesela her iki saatte bir durup, etrafa bakınmak, vücudunu esnetip, gerekiyorsa bebeğin bezini değiştirmek uygun olabilir.

Mümkün oldukça değişmeli olarak araba kullanılmalı ve bebeği eğlendirme görevini de sırayla üstlenilmeli.

Bebeğe özel atıştırmalıklar, bebeğin sevdiği yiyeceklerden yolculuk esnasında çantada bulundurulmalı.

Bebek Güvenlik Koltuğunu Seçerken
Araba için bebek güvenlik koltuğu seçmek bebeğin emniyeti için çok önemlidir. Bu alışverişi yaparken, en doğru ürünü seçmek ve doğru şekilde arabaya monte edildiğinden emin olmak için:

Araba koltuğu bebeğe uygun büyüklükte seçilmeli. Koltuğun çok büyük olması ve bebeğin düzgün yerleştirilmemesi halinde, baş öne düşerek nefes almayı engelleyebilir. Rahat nefes alabilmesi için bebeğin 45 derecelik bir açıyla, koltuğa uzanmış olması gerekir.

Seçilen araba koltuğunun aracın arka koltuğuna güvenli bir şekilde uyduğundan emin olunmalı. Satın alırken birden fazla modeli denemek için faydalı olacaktır.

Bebek taşıyıcılarının bir kısmı kolaylıkla bebek araba koltuklarıyla karıştırılabilir. Bu yüzden etiketini iyice okuyup ve emniyet standartlarına uygun olup olmadığını kontrol edilmeli.

Hem aracınızın kullanım kılavuzu hem de araba koltuğunun talimatlar el kitabı dikkatlice okunmalı. Çocuk emniyet koltuğunu düzgün bir şekilde yerleştirebilmek için, koltuğun aracın koltuğunun arkasına sıkıca yerleştirilmiş olduğuna emin olunmalı. Koltuk düzgün bir şekilde yerleştirildiğinde, koltuğun hareket etmemesi gerekir.

Hava yastıkları arabanın önünde oturanları korumakta işe yarayabilir. Ancak arkaya dönük bakan bebek koltuklarıyla birlikte kullanıldığında güvenli değildir. Ufak bir çarpışma, hava yastığının çocuğu yaralayabilecek hatta öldürebilecek bir güçle şişmesine sebep olabilir.

13 yaşına gelene dek çocuklar ön yolcu koltuğuna oturtulmamalıdır.

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Rakamla 7, yazıyla yedi...

Küçük hanım bir ay daha büyüdü, artık tam yedi aylık bir cimcime… Farklı bir geçirdik, sıkıntılarımız da oldu mutluluklarımız da. Ek gıdalara yavaş yavaş alışıyor, kahvaltı, yoğurt, meyve tamam, sebzelerle yıldızı bir türlü barışmadı. Nasıl pişirdiysem kabul etmedi. Denemeye devam ediyorum. Mama sandalyesine iyice alıştı, oturmaktan, hatta ayakta durmaktan büyük zevk alıyor. Tam oyuncu bücür oldu. Tekrarlayarak, gülerek yaptığım her şeyi oyun sanıyor. Burnunu aspire ederken, altını değiştirirken bile eğlenebiliyoruz. Bizi taklit etmeye çalışıyor, saklambaç oynuyoruz, yüzümüzle arasına yastık koyuyoruz, arıyor, bulmaya çalışıyor.

Aynaları çok seviyor, kendini izlemeye, beni takip etmeye bayılıyor, yaklaşınca eliyle dokunmaya çalışıyor, vuruyor. “Hayır” dediğimde ses tonumdan olumsuz olduğunu hissediyor. “Anne”, “baba” diye sesleniyor ama henüz bize olduğunu sanmıyorum, genelde huysuzken yapıyor. İletişime girmeye çalışıyor, Kalabalıkta bir süre insanları izleyip sonra muhabbete dahil olmak için sesler çıkarmaya başlıyor. Bir şeyler anlatıyor gibi uzun uzun tonlayarak konuşuyor, kendi çapında. İlgi gösterene gülümsüyor, kollarını bacaklarını sallayarak sevgi gösteriyor.

Dik oturabiliyor, kısa süre desteksiz kalabiliyor. Çok rahat dönebiliyor, sürünerek hareket edebiliyor. Oyuncakları yere atıp arkalarından bakıyor. İlgisini çeken şeylere uzanabiliyor, tutup inceliyor, ağzına götürüyor. Bu ara elektronik aletlere ilgisi fazla, telefona, laptopa dayanamıyor, hafif hafif vurarak tanımaya çalışıyor. Çabuk sıkılıyor, oyalanacak yeni aktiviteler istiyor, sürekli ilgi bekliyor.

Yalnız kalmaya artık hiç tahammülü yok, bir an bile bırakamıyorum. Görüş alanından çıkarsam çok sinirleniyor. İstemediği hiçbir şeyi yaptıramıyorum, uyku, yemek, oturmak, yatmak… Sadece istediğini, istediği zaman yapıyor hanımefendi.

Bu ay ilk anne-baba-çocuk tatilimizi de yaptık, denize girdi prenses. Suyu çok seven kızım denize de iyi yaklaştı. İlk dişini de çıkardı, hemen arkasından ikinciyi… Artık eline geçirdiği her şeyi dişliyor.

Bu ayın en önemli gelişmelerinden biri de artık kendi odasında uyuyor, dönerek genelde yüzüstü tercih ediyor. Gece uyandığında kendiliğinden uykuya dalabiliyor ki bu beni hem çok mutlu ediyor hem de rahatlatıyor.

Bana olan ilgisi hala çok yoğun, odasına girdiğimde yatağında ilgilendiği ne varsa bir kenara atıp bana kocaman gülümsüyor, içim eriyor. Kucağıma alınca yüzümü sevmeye çalışıyor, yaklaşınca ısırmaya, emmeye belki de öpmeye uğraşıyor. Yanından ayrılırken huzursuzlanmaya başladı, artık bırakıp bir yere gitmek çok daha zor.

Koskocaman bir ay daha hızla geçti. Günler Dora’yla o kadar hızlı geçiyor ki yetişemiyorum. Sürekli daha keyifli hale gelmesinden kaynaklanıyor bu durum. Yaz sonunda yeniden çalışmaya başlamak istiyorum ama prensesi bırakmak çok zor geliyor. Hele ki onun arkamdan üzüleceğini düşünmek çok can sıkıcı. Şimdilik beraber geçireceğimiz bayram tatili için heyecanlanıyoruz, sonrasını zamanı geldiğinde düşüneceğim…

7. ay bebek gelişimi
Yaşamının 7. ayında bebekte hızlı bir gelişim izlenebilir. Doğumdan bu yana çok şey öğrenmiştir, ancak hayatının bu ilk senesinde aktif duruma gelme hazırlıkları hep devam edecektir. Sonraki üç ay boyunca bebek oldukça hareketli olacaktır. Ayrıca fiziksel ve zihinsel gelişiminin yanı sıra mantık ve dil gelişiminde de önemli aşamalar kaydedecek ve tüm bunlar bebeğin temel problem çözme yeteneğini geliştirecektir.

Bebek büyürken, dünyası da onunla beraber büyür. Bu ay sonunda yerde emeklemeye başlayacak. Elleri ve dizleri üzerinde kendini kaldıracak ve ileri geri hareket etmeye çalışacak; kısa bir süre sonra da bir eliyle gözüne kestirdiği bir şeye uzanacak. Bu egzersize devam ettikçe bir süre sonra el ve ayakları kendiliğinden uyumlu olarak hareket etmeye başlayacak. İlk başta sadece geri geri gidebilse de kısa bir süre sonra hareketlerini daha rahat kontrol edebilecektir. Emeklerken oluşan güvensizlik duygusu bir süre sonra kaybolabilir, bazı bebeklerde ise bu güvensizlik şiddetli bir ayağa kalkma isteğine dönüşebilir.
Her bebek aynı düzende gelişme göstermez. Bazı bebekler emeklemeden önce ve ya sonra ve ya emekleme yerine, alternatif farklı bir stil geliştirebilir. Kimi bebek sadece bir yöne doğru giderken, bir diğeri ise geri geri gidebilir. Bazı bebekler ise hızlı bir şekilde ilerleme gösterebilirler. Eninde sonunda doğru pozisyonu bulurlar, ancak bazı bebeklerin hiç emeklemeden direkt olarak ayağa kalkıp yürüdüğü de görülür.

Yeni şeyler keşfedebilmesi için bebeğin özgür bırakılması gerekir. Gün içinde oyuncakları ile fazla oynamaz ve sık sık gülücük yapar. Hareket etmeye başladığında merak ve korku beraberinde gelir. Bebek kapının dışında ne olduğunu merak etmektedir, ancak anne yanında olduğu için onu da bırakmak istemez. Bir süre sonra kararsızlığı bırakır ve kısa bir süre için de olsa ileri bir adım atar. Biraz sonra annenin aynı yerde olup olmadığını kontrol etmek için geri döner. Eğer geniş bir ev içinde sürekli yer değiştiriyorsa, bebeğin endişelenmemesi için annenin birkaç dakikada bir kendini göstermesi gerekir.

Bebeğin sadece hareket etme yeteneği değil, oturabilme becerisi de iyice gelişmiştir. Artık neredeyse desteksiz oturabilir. Bazı bebekler kendi başlarına bile oturabilirler, ancak büyük bir olasılıkla bunu yaparken bir yana doğru kayarlar. Önceleri, düşmemek için ellerini kullanacaktır. Bir süre sonra ise dengesi gelişecek ve otururken oyuncaklarla oynamak gibi, başka işlerle de ilgilenebilecektir.

Bebek, her yönden değişim geçirmesine rağmen uyku düzeni sabit kalır. Bazı bebekler gün sonunda yorgunluktan uyuyakalırken, bazıları da yoruldukça daha hareketli olurlar. Bebeğin uyku durumuna kolayca geçip geçemediğini gözlemlemek gerekir. Ev içinde gürültülü oyunlar eğlenceli olmakla birlikte, bebeğin uykusunu dağıtacağından yatma vakti için çok uygun sayılmaz. Uyku saati yaklaştıkça hareketli oyunlara biraz sınır konabilir ve temposu yavaşlatılabilir. Yoğun bir günün sonunda bebek, biraz sallamadan sonra uyumaya karşı çıkmayacaktır. İlk altı aydan sonra uykusu ve uyku düzeni seyahat ve hastalık gibi dış faktörlerden etkilenecektir.

Bebeği rahatlatmak için uyku öncesi banyo da denenebilir. Küveti az miktarda suyla doldurulup oynaması için fırsat yaratılabilir. Bebekler suda oynamaya bayılır, ancak sabunlu iken vücudu kaygan olacağından kesinlikle yalnız bırakılmamalıdır.

Uyku gibi, bebeğin yeme alışkanlıkları da aynı kalır. Ancak nesneleri tutma yeteneği geliştikçe artık parmaklarından çok avuç içlerini kullanmaktadır elinde tutabileceği yiyeceklerden hoşlanmaya başlar. Nesneleri bir elinden diğerine geçirmek, onun için hala pek keyiflidir ve erişebildiği her şeyi iter, sıkar veya atar. Bu yüzden kavrayabileceği (parmak boyutlarında olan) yiyecekler onun için eğlenceli olur. Öğünler arasında huzursuzlanabilir. Öğünler arasında verilen yiyecekler huzursuz olan bebeği biraz sakinleştirir, ancak bunun bir alışkanlığa dönüşmesine izin verilmemelidir.

Her ne kadar bebek elinde tutabileceği yiyecekleri yemekten hoşlanıyor olsa da verilen yemekleri ağzından çıkartabilir. Bunun en büyük nedeni kendi kendine yemek yeme arzusudur. Ancak her ne kadar denemek hoşuna gitse de henüz kaşığı ağzına götürmeye hazır değildir. Hangi elini kullandığı çok belirgin olmamakla birlikte, her beş çocuktan dördü sağ elini kullanmaya eğilimlidir.

Bebeği farklı gıdalarla beslenmeye alışması arzu edilen bir durumdur, ancak bu şimdilik çok da şart değildir, önemli olan bebeğinizin yemek yemekten keyif almasıdır. Düzenli olarak yeni yemekler vermeye devam edip değişik tatlar denemesini sağlamak gerekir. İlgisini kaybettiğinde ve ağzından geri çıkardığında yeteri kadar yemiş demektir, ısrar edilmemelidir.

Ebeveynler genelde bebeğin ana yemeğinin günün hangi saatinde verilmesi gerektiğini bilemezler. Besin değeri düşünüldüğünde bunun fazla önemi yoktur, ancak farklı yemekleri yiyebileceği zamana kadar et-sebze menüsü gün ortasında verilmelidir. Birçok anne-baba bebeğin akşam yemeğinden önce yedirilip, sonra ailesi yemeğini yerken onlara mama sandalyesinde oturarak eşlik etmesini tercih eder. Bu dönemde bebekler, önlerinde farklı yemek seçenekleri olduğundan biberondan sıkılabilirler. Eğer bir kaptan da yardımla içebiliyorsa, günde birkaç kez aldığı biberonu bırakabilir. Yine de bazı bebekler hala emmeyi tercih edebilir ve birinci senenin sonuna kadar memeden kesilmeye hazır olmayabilirler.

Bu dönemde ortaya çıkan bazı yeni davranış biçimleri de anne-babaları endişelendirebilir. Örneğin ayak parmağı emmek, hijyen nedeni ile endişe yaratabilir. Ancak ayaklar, bebek kendi başına yürümeye başlayana kadar (ki bu dönemde zaten ayak parmağını emmeyi çoktan bırakacaktır) el parmakları kadar temizdir. Kulaklarla oynamak tipik bir diş çıkarma göstergesidir. Artık bu çok belirgin bir hareket haline gelmiştir. Birçok bebek de diş çıkarırken alt dudağını emer. Diş çıkarma bazı bebeklerde diğerlerine göre daha acılı ve zor olabilir, ancak rahatsızlığı çok fazla ise, bunun başka nedenleri olup olmadığını araştırılmalıdır. Genelde bebeğin normal olmayan her türlü davranışı diş çıkarıyor olmasına yorulur. Diş çıkarmanın ishale veya çok yüksek olmamakla beraber ateşin artmasına neden olduğu doğrudur. Ancak sıkıntısının nedeni başka ciddi bir rahatsızlık da olabilir ve diş çıkardığını düşünüp bu durum göz ardı edilmemelidir.

Ses çıkarmalar yine çok yoğun olmakla beraber, bebeğiniz zaman zaman diğer motor aktivitelerine konsantre olup bu dönemde ses çıkarmayı biraz azaltabilir. Memnuniyetini tatlı bir gülücük ya da neşeli çığlıklar gibi tamamen farklı yollarla belli edebilir. Bebek genelde yanındaki yetişkinlerin çıkardığı sesleri taklit eder ve kendisine “hayır” denildiğini daha çok sesin tonundan anlar.

Bebek için annesi hala dünyanın merkezidir. Saçını veya üzerindeki herhangi bir şeyi ısırarak veya çiğneyerek onu daha iyi tanımaya çalışır. Şimdiye kadar “anne” veya “baba” dediğinde direkt olarak onları kastetmiyor, büyük bir ihtimalle yakınında bulunan birine sesleniyor veya bir şikayette bulunuyordu. Birkaç hafta içinde ise sadece annesine “anne” demeye başlayacak. Bebek artık görmediği şeylerin de aslında var olduğunu anlamaya başlar. Örneğin yere düşürdüğü şeyi aramaya başlayacak ya da sevdiği oyuncağı sadece bir ucunu görse bile tanıyacak. Bebek ayrıca bu dönemde “neden-sonuç” ilişkisini de kavramaya başlar. Örneğin bir çarşafın üzerinde duran oyuncağa ulaşıp ulaşamayacağını hisseder. Ayrıca çarşafı kendine doğru çekerek alabileceğini kestirebilir. Bütün bunlar basit görünse bile aslında onun için çok önemli gelişmelerdir. Anne çalışmaya başlamışsa kendini suçlu hissetmeden bebekle iyi vakit geçirmeye çalışmalı. Ne olursa olsun, huzurlu bir anne, huzurlu bir çocuk demektir, bu yüzden aile için en uygun olan yapılmalıdır.

2 Ağustos 2013 Cuma

Tatil bavulu

Bebekle tatile çıkmanın en zor tarafının hazırlık aşaması olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Sadece gün içinde uyandıktan sonra evden çıkmamızın yaklaşık üç saat aldığı ve bu sürenin çoğunun kızımın hazırlığı için geçtiği düşünülürse bir haftalık yolculuk için hazırlanmanın benim açımdan kabus olması çok normal.

Kolaya kaçıp önce kendi eşyalarımızı hazırladım. Dora’dan sonra enerjimin kalmayacağını düşünmüştüm. İyi bir fikirmiş. Zaten Ayhan’la ikimizin giysileri bir bavula sığdı. Tabi gidince t-shirt sayısının az olduğundan şikayet etse de kendisinin hazırlamasını söylediğim halde bana bıraktığı için pek sesini çıkaramadı. Henüz 6 aylık olan küçük hanımın hazırlıklarına se liste yaparak başladık. Tatili annemlerle birlikte yapacağımız ve onlar bizden birkaç gün önce gidecekleri için bez, mendil, mama, yumurta, labne, cam şişe su, deterjan, havlu gibi bir listeyi önceden onlara verdim. Bunlar bizim olmazsa olmazlarımız olduğundan hem kaplayacakları yerden tasarruf ettik hem de gider gitmez market alışverişi yapmak zorunda kalmadık. Annem onlardayken kullanabilmem için bizim sterilizatörün aynısından almıştı, onu da biz gitmeden yerleştirip hazırlamıştı. Yolda kullandığımız biberon ve kapları hemen yıkayıp koyabildik. Yaşasın aileyle tatil…


Dora’nın eşyalarını hazırlamadan önce listesini yapmaya başladım. Günlük kullandığı her şeyi götürmem gerektiği için önce onlardan başladım. Yemek, temizlik, uyku, sağlık, giysi, oyuncak-kitap olarak grupladım. Ayrıca günlük kullanmadığım ama tatilde gerekecek şeyleri de ayrı bir listeye yazdım. Unutup da almak zorunda kaldığımız herhangi bir şey olmadı, giysileri fazla götürmüşüm, çoğunu giyemedi. Bence uzun ama başarılı bir hazırlıktı…


Yemek

Sterilizatör

Biberon

Silikon kaşıklar

Tabak, mama kapları

Suluk

Yolculuk mama kabı

Cam rende

Bıçak

Büyük kutu Aptamil 2

Çeşitli kavanoz mamaları

Milupa 8 tahıllı kahvaltılık

Bitki çayları

Önlük

Ağız bezleri

Bulaşık deterjanı

Biberon fırçası

Emzirme yastığı, örtüsü

Bir dahaki sefere mama sandalyesini de götürmeyi planlıyorum.


Temizlik

Alt bezi

Alt açma örtüsü

Islak mendil

Pamuk

Şampuan-sabun

Banyo süngeri

Havlu-bornoz

Kulak pamuğu

Burun aspiratörü

Tırnak makası

Mustela Pysiobebe

Kova-maşrapa (Küveti de götürecektim, şişme havuzu bu amaçla kullanmak aklımıza geldi de hatırı sayılır bir yer kazandım, havuz da her gün temizlendi.)


Uyku

Park yatak

Çarşaf

Battaniye (Çok sayıda battaniye, örtü götürdüm. Dora’yı henüz her türlü yere koyamadığım için bol bol sermek için kullandım.)


Sağlık

Serum fizyolojik

Parasetamol fitil (Paranox)

Vitamin damlası (Multitabs)

Pişik kremi (Oksizinc)

Basit bir antibiyotik (bu sadece benim için, asla önermem)

Ateş ölçer

Stetoskop, otoskop (bunlar da benim için)


Giysi

Dora’nın dolabındaki 6-9 ay tüm giysilerive ayakkabıları götürdüm, ilk yazı için biraz abartmışım. Hem giydiremediklerimi heves ettim hem de çok kirleteceğinden endişelendim ama çoğunu giyemedi. Özellikle gerekenler bolca kısa tulum, body, t-shirt, şort, şapka, birkaç hırka, çorap…


Oyuncak-kitap

Çok sevdiği oyuncaklarını unutmadan birkaç yeni oyuncak, diş kaşıyıcısı ve kitabı sırt çantama koyup yanıma aldım. Yolda sırayla çıkarınca sıkılmaya vakti olmadı.


Tatil için

Güneş kremi (Mustela Mineral SPF +50)

Mayo (Heves edip bir tane pembe mayo almıştım, giyince çok sevimli oldu.)Huggies Little Swimmers mayo bebek bezi

Şişme havuz, swim trainer, havuz oyuncakları

Sivrisinek kovucu

Havlu, bornoz, peştamal…


Arabası ve oto koltuğu zaten evden her çıktığımızda yanımızda, bu defa kanguruyu da yanımıza aldık. Havuza ya da plaja inerken benim için rahattı ama uzun süreli kullanabileceğimi sanmıyorum, Dora 8 kg’a yaklaştı. Bizim için bu kadarı yeterli oldu ama bir dahaki sefere, farklı bir yere gittiğimizde ya da Dora daha büyüdüğünde belki başka ihtiyaçlarımız olabilir.


Güneş kremi özellikle çok önemli ama kimyasal olduğu için bir o kadar da riskli. Evet güneş ışınları zararlı ve birçok kanser çeşidini de beraberinde getiriyor, klasik bilgiler güneş koruyucu sürmeden güneşe çıkılmaması gerektiği yönünde. Fakat bir bebeğe güneş koruyucu sürmek ne kadar faydalı? Bir çok doktor 2-3 yaşına kadar bebeklerde güneş koruyucu kullanılmamasından yana. Ben de çekinerek yaklaşıyorum ama gördüğüm güneş yanıklı bebekleri de unutmam mümkün değil. Bu nedenle dikkatli olarak güneş kremi kullanılması gerektiğini düşünüyorum. İki tür güneş kremi var; Kimyasal ve fiziksel koruma sağlayanlar. Kimyasal koruma sağlayan kremler, son derece kompleks kimyasallar içeriyor ve deri bu kimyasalları emiyor. Emilen kimyasallar, güneşe karşı bir kalkan oluşturuyor. Ama aynı zamanda da vücudunuza girmiş oluyorlar. Üstelik bu kimyasallar güneş ışığına maruz kalınca, kendi içinde de değişime uğruyor. Fiziksel koruma sağlayan güneş koruyucular, piyasada mineralli diye satılıyor. Bu koruyucuları deri emmiyor. Cildin üzerinde, örtü gibi beyaz bir tabaka oluşturuyorlar. Bu tabaka, güneş ışınlarını bir ayna gibi geri yansıtıyor. Bebekler için bu grup koruyucuların kullanılması daha tercih edilebilir. Aslında ne kadar korucu kullanılsa da güneşe çıkarken önlem almak gerekiyor. Çocuğu10-16 saatleri arasında güneşe çıkarmamak, güneşe çıkarken, ensesini kapatacak, yüzünü tamamen gölgeleyecek bir şapka takmak, kısa şort yerine, mümkün olduğu durumlarda, ince, uzun, açık renk bir pantolonu ya da uzun kollu ince bir t-shirt seçmek, plaj gibi güneş koruyucunun kaçınılmaz olduğu durumlarda, mineralli koruyucular kullanmak, çocuklar için üretilen UV filtreli mayolardan faydalanmak zararı minimuma indirecektir.


Sinek kovucular ister sprey olsun, ister prize takılan tipte kimyasal bileşik içerdiğinden çocukların uyuduğu odada kullanılması uygun değil. Bu nedenle araştırıp bulduğum bir cihaz var. Ultrason dalgaları yayarak sivrisinekleri uzak tutuyor. Prize takılıp ya da pille çalışıyor. Yenilenmesi gereken bir tablet içermiyor. Pilli olanı dışarda yanımda taşıyabiliyorum. Markası Radarcan, ben online buldum ama Joker’lerde satılıyor. Bodrum’da pek sinek olmadığı için ne kadar efektif bilmiyorum, Akçay’da emin olacağımı düşünüyorum.

 

1 Ağustos 2013 Perşembe

Bodrum bodrum...

Tatili, gezmeyi çok seven insanlar olmamıza rağmen kızımın doğumundan sonra buna fırsatımız olmadı. Aslında pek de cesaret edemedim. Aylardır planladığımız tatilimizin hazırlıkları o kadar uzun sürdü ki, bir bebekle yola çıkma fikri tam kabusum oldu.

Yapacağımız yolculuğu, kalacağımız yeri, götüreceğimiz eşyaları günler öncesinden planlamaya başladık. Bizim de dinlenebilmemiz amacıyla annemlerle birlikte tatil yapma fikri çok cazip geldi. Bodrum’daki yazlığa gitmeye karar verdik, devremülkü aynı zamana ayarladık. Annemler bizden birkaç gün önce gittikleri için bizim daireyi de bir güzel temizlediler, Dora’nın ihtiyaçlarını, suyunu, bezini, mendilini, yumurtasını, peynirini alıp yerleştirdiler. Götürmemiz gereken eşyaları biraz azaltmış oldular.

Yanımızda götüreceklerimizi günler öncesinden planlamaya başladım. Dora’nın gün içinde kullandığım her şeyi listelemeye çalıştım ki önemli bir şeyi unutmayayım. Kocaman bir bagajımız olmasına rağmen Ayhan’la benim eşyalarımızı minumum tutarak ancak sığdırabildik küçük hanımın bavullarını. Arabası ve park yatağın önemli bir yer kapladığı kesin, giysileri, biberonlar, tabakar, mamalar, banyo eşyaları, havlusu, şusu, busu doldurduk. Ayhan akşam gelince birkaç saat uyudu, yolculuk Dora’nın uyku saatine denk gelsin diye erkenden yola çıktık. İlk aylarında Dora arabada çok rahattı, hemen uykuya daldığı için sıkıntı yaşamazdık, son haftalarda araba giderken iyi ama ışıkta durduğumuzda bile huysuzlanıyordu. Neyse ki ana yollarda sürekli hareket halinde olduğumuz için sadece acıktığında huysuzlandı, genellikle uyudu. Arada sıkıldığı için durup hareket ettirdik, besledik, altını değiştirdik. Genel olarak bizi çok zorlamadı kızım.

Bodrum’a vardığımızda annemler Dora’yı on gündür görmemiş olmanın verdiği özlemle hevesle karşıladılar bizi. Fırsatı kaçırmadık, ilk gece besleyip uyuması için annemlere bıraktık ve güzel bir uyku çektik.

Tatil hepimize iyi geldi. Ben biraz Dora’nın sorumluluğunu azalttığım için dinlenebildim. Ayhan kızıyla zaman geçirebilmenin tadını çıkardı, annemle babam Dora’ya özlemlerini dindirdiler. Ece’yle Arda’nın da yanımızda olması güzeldi. Dora’ysa çok zevk aldı, zaten açık havada olmaya bayılır, bir de kucaktan kucağa gezdi, gülücükler, öpücükler gırla gitti. Önce şişme havuzunu deniz suyuyla doldurup güneşte ısınmasını bekledik, sonra Dora’yı içine soktuk, bayıldı tabi. Zaten suyu çok seviyor, dakikalarca oynadı. Ardından babayla denize girme denemeleri oldu ama huysuzlanınca babacık endişelenip vazgeçti. En son benim kucağımda denize sokma girişimimse çok başarılı oldu. Başta ürktü ama bana sarılınca sakinleşti, ellerini ayaklarını çırpmaya başladı. Ben de bundan cesaret alarak birkaç defa suya dalmasını sağladım. Biraz şaşırdı, sanırım su yuttu ama çok korkup ağlamadı. Sevmesini, alışmasını istiyorum, bakalım nasıl gidecek.

Bir sabah kahvaltıda Dora’yı beslerken gözüme minik beyaz bir şey takıldı. Kontrol ettim, pirinç tanesi gibi bir dişle karşılaştım. Çok garip bir duyguydu, heyecan, mutluluk, şaşkınlık… Önceki günlerde çok sakindi, huzursuzlanması olmamıştı, bir gece önce çok iyi uyumuştu. Böyle kolayca çıkmasına çok sevindim. Annemin mutfağında buğday varmış, aynı gün kaynatıp içine kuru üzüm ve kuru kayısı karıştırdık, birkaç kek, kurabiye çıkarıp aile içinde diş buğdayını bile yaptık. Çok eğlenceliydi, Dora’da çok mutlu oldu. Adettendir deyip önüne birkaç parça eşya koyup seçmesini de bekledik. Kalem, kitap, makas, bıçak, tarak, fotoğraf makinesi, telefon, araba anahtarı, stetoskop bulabildik. Kızım sol eline kitabı, sağ eline stetoskobu aynı anda alınca çok tanıdık geldi ama görmezden gelmeye çalıştık. Anne babasının hayatını özetledi ama aynı yolu seçmesini ister miyiz emin değilim.

Bu tatil daha çok Dora’yla dışarda olmaya alışma tatili oldu, kendimiz için yaptığımız tatillerden çok farklıydı ama yine de güzeldi. Gezdik, eğlendik, dinlendik ve evimize döndük. Dönüş yolculuğunda da kızım bizi zorlamadı. Beslenme ve temizlik dışında genelde uyudu. Eve dönüşte bavulları boşaltıp, çamaşırları yıkamak benim için biraz zor oldu ama tecrübe kazanmış oldum. Bir daha ki hedefimiz bayramda Akçay’a yazlığa gitmek. Ev ortamı daha rahat olacaktır, Dora’nın giysilerinin tamamını götürmüştüm, bu defa seçsem iyi olacak, çoğunu giymedi. Park yatağı zaten annemler götürdü, sterilizatör de onlarda var. Bagajda bizim için biraz daha yer olacak. Şimdiden hazırlanmaya başladık…

Bebekle tatil
İlk tatil hem tecrübesizlikten hem de çok fazla ihtiyaç olduğundan zorluklarla dolu olabilir. Bebekle tatilde önceliğin bebek olacağını unutmadan beklentiler sınırlanırsa çok eğlenceli olacağı kesin. Güzel bir tatil geçirebilmek için bebeğin ve annenin hayatını kolaylaştıracak her malzemenin (puset, ıslak mendil, alt açma minderi, bebek bezi, plastik ya da tek kullanımlık önlük, kaşık, plastik tabak, bardak, kitap, yeni oyuncaklar vb) yanında bulunması önemli. Çocuğun tatile daha rahat uyum sağlayabilmesi için onun günlük programına olabildiğince yakın davranmak iyi bir seçim olacaktır.

Tatile gitmeden önce gidilecek yer ve süre ile ilgili bebeğin doktoruna bilgi vererek, aşı ve takip durumu için takvim belirlemek gerekir. Doktorun önerisi ile her zaman kullanılan ateş düşürücü şurup, fitil, burun damlası gibi ilaçları, termometre, yara bandı, pişik kremi, diş çıkarıyorsa diş jeli, antiseptik jeller ve kremler, antibakteriyel jeller, tırnak makası, güneş kremi ve sivrisinek kovucu kremler ve tabletler bulundurulmalıdır.

Gidilecek tatil bölgesinin hava durumunu göz önünde bulundurarak uygun kıyafetler alınmalı. Bir yaşından küçük bebekler değişimi sevmez, gıdaların hazırlanmasında evdeki düzen devam ettirilmeli. Bebeğin beslenmesi yanında yeterli sıvı aldığından emin olunmalı. İçme suyuna dikkat edilmesi, bebek için uygun olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Bebeğin gıdalarını bekletilmemeli, bekleyen gıdaları yedirmemeye özen gösterilmelidir.

Araba koltuğuna oyuncaklar asmak, dikkatini dağıtabilecek malzemeler bulundurmak yolculuk için rahatlatıcı olabilir. Sık sık mola vermek bebeğin yolculuğu daha rahat geçirmesi için sık sık emzirmek gerekir. Yolculuk boyunca güneşten korunması için pencerelerinize güneşlik takmak, arabanın havasını taze tutmaya çalışmak, klima kullanırken direkt soğuk havaya maruz kalmamak konforu arttıracaktır. Uçakla yolculukta basınçtan olumsuz etkilenmemesi için bebeğini yeteri kadar su içtiğinden emin olunması, uçağın kalkış ve inişinde çiğnemesi için bir şeyler verilmesi veya mümkünse emzirilmesi onu rahatlatacaktır. Sıcak havalarda gıda zehirlenmesi riski fazla olduğundan, güvenlik ve hijyene çok daha fazla dikkat etmek gerekir.

Güneşten, denizden ve kumdan güvenli bir şekilde faydalanmak için dikkat edilmesi gereken bazı detaylar var. Eğer çocuk ilk kez denizle tanışıyorsa, suya girmesi için ona baskı yapmak sudan korkmasına ve dolayısıyla banyodan uzaklaşmasına neden olabilir. Denize alışması için onu ayakları suya değecek şekilde deniz kıyısına oturtup birlikte çeşitli oyunlar oynamak işe yarayabilir. Küçük bir havuz alarak, içini suyla doldurup onu içine oturtarak, çeşitli oyunlar oynamak su korkusunu yenmesine yardımcı olabilir. Çocuğun deniz/havuz kıyısında yalnız olmamasına dikkat etmek çok önemlidir. Havuzlardaki bakteriler pek çok enfeksiyona neden olabiliyor. Bu yüzden temizliğinden emin olunan bir havuz tercih edilmeli. En az 25 koruma faktörlü bir güneş kremini tüm vücuduna sürmeden çocuğu asla güneşe çıkarmamalı. Öğlen sıcağında, direkt güneş altında ve şapkasız olmadığından emin olunmalı. Serin ortamlarda kalmasına ve bulunduğu ortamdaki sıcaklığın 25 derecenin üzerine çıkmamasına dikkat edilmeli. Her zaman alışkın olduğu ortamdan uzak olunacağından temizlik ve güvenlik önlemlerine daha fazla özen gösterilmelidir.