1 Ağustos 2013 Perşembe

Bodrum bodrum...

Tatili, gezmeyi çok seven insanlar olmamıza rağmen kızımın doğumundan sonra buna fırsatımız olmadı. Aslında pek de cesaret edemedim. Aylardır planladığımız tatilimizin hazırlıkları o kadar uzun sürdü ki, bir bebekle yola çıkma fikri tam kabusum oldu.

Yapacağımız yolculuğu, kalacağımız yeri, götüreceğimiz eşyaları günler öncesinden planlamaya başladık. Bizim de dinlenebilmemiz amacıyla annemlerle birlikte tatil yapma fikri çok cazip geldi. Bodrum’daki yazlığa gitmeye karar verdik, devremülkü aynı zamana ayarladık. Annemler bizden birkaç gün önce gittikleri için bizim daireyi de bir güzel temizlediler, Dora’nın ihtiyaçlarını, suyunu, bezini, mendilini, yumurtasını, peynirini alıp yerleştirdiler. Götürmemiz gereken eşyaları biraz azaltmış oldular.

Yanımızda götüreceklerimizi günler öncesinden planlamaya başladım. Dora’nın gün içinde kullandığım her şeyi listelemeye çalıştım ki önemli bir şeyi unutmayayım. Kocaman bir bagajımız olmasına rağmen Ayhan’la benim eşyalarımızı minumum tutarak ancak sığdırabildik küçük hanımın bavullarını. Arabası ve park yatağın önemli bir yer kapladığı kesin, giysileri, biberonlar, tabakar, mamalar, banyo eşyaları, havlusu, şusu, busu doldurduk. Ayhan akşam gelince birkaç saat uyudu, yolculuk Dora’nın uyku saatine denk gelsin diye erkenden yola çıktık. İlk aylarında Dora arabada çok rahattı, hemen uykuya daldığı için sıkıntı yaşamazdık, son haftalarda araba giderken iyi ama ışıkta durduğumuzda bile huysuzlanıyordu. Neyse ki ana yollarda sürekli hareket halinde olduğumuz için sadece acıktığında huysuzlandı, genellikle uyudu. Arada sıkıldığı için durup hareket ettirdik, besledik, altını değiştirdik. Genel olarak bizi çok zorlamadı kızım.

Bodrum’a vardığımızda annemler Dora’yı on gündür görmemiş olmanın verdiği özlemle hevesle karşıladılar bizi. Fırsatı kaçırmadık, ilk gece besleyip uyuması için annemlere bıraktık ve güzel bir uyku çektik.

Tatil hepimize iyi geldi. Ben biraz Dora’nın sorumluluğunu azalttığım için dinlenebildim. Ayhan kızıyla zaman geçirebilmenin tadını çıkardı, annemle babam Dora’ya özlemlerini dindirdiler. Ece’yle Arda’nın da yanımızda olması güzeldi. Dora’ysa çok zevk aldı, zaten açık havada olmaya bayılır, bir de kucaktan kucağa gezdi, gülücükler, öpücükler gırla gitti. Önce şişme havuzunu deniz suyuyla doldurup güneşte ısınmasını bekledik, sonra Dora’yı içine soktuk, bayıldı tabi. Zaten suyu çok seviyor, dakikalarca oynadı. Ardından babayla denize girme denemeleri oldu ama huysuzlanınca babacık endişelenip vazgeçti. En son benim kucağımda denize sokma girişimimse çok başarılı oldu. Başta ürktü ama bana sarılınca sakinleşti, ellerini ayaklarını çırpmaya başladı. Ben de bundan cesaret alarak birkaç defa suya dalmasını sağladım. Biraz şaşırdı, sanırım su yuttu ama çok korkup ağlamadı. Sevmesini, alışmasını istiyorum, bakalım nasıl gidecek.

Bir sabah kahvaltıda Dora’yı beslerken gözüme minik beyaz bir şey takıldı. Kontrol ettim, pirinç tanesi gibi bir dişle karşılaştım. Çok garip bir duyguydu, heyecan, mutluluk, şaşkınlık… Önceki günlerde çok sakindi, huzursuzlanması olmamıştı, bir gece önce çok iyi uyumuştu. Böyle kolayca çıkmasına çok sevindim. Annemin mutfağında buğday varmış, aynı gün kaynatıp içine kuru üzüm ve kuru kayısı karıştırdık, birkaç kek, kurabiye çıkarıp aile içinde diş buğdayını bile yaptık. Çok eğlenceliydi, Dora’da çok mutlu oldu. Adettendir deyip önüne birkaç parça eşya koyup seçmesini de bekledik. Kalem, kitap, makas, bıçak, tarak, fotoğraf makinesi, telefon, araba anahtarı, stetoskop bulabildik. Kızım sol eline kitabı, sağ eline stetoskobu aynı anda alınca çok tanıdık geldi ama görmezden gelmeye çalıştık. Anne babasının hayatını özetledi ama aynı yolu seçmesini ister miyiz emin değilim.

Bu tatil daha çok Dora’yla dışarda olmaya alışma tatili oldu, kendimiz için yaptığımız tatillerden çok farklıydı ama yine de güzeldi. Gezdik, eğlendik, dinlendik ve evimize döndük. Dönüş yolculuğunda da kızım bizi zorlamadı. Beslenme ve temizlik dışında genelde uyudu. Eve dönüşte bavulları boşaltıp, çamaşırları yıkamak benim için biraz zor oldu ama tecrübe kazanmış oldum. Bir daha ki hedefimiz bayramda Akçay’a yazlığa gitmek. Ev ortamı daha rahat olacaktır, Dora’nın giysilerinin tamamını götürmüştüm, bu defa seçsem iyi olacak, çoğunu giymedi. Park yatağı zaten annemler götürdü, sterilizatör de onlarda var. Bagajda bizim için biraz daha yer olacak. Şimdiden hazırlanmaya başladık…

Bebekle tatil
İlk tatil hem tecrübesizlikten hem de çok fazla ihtiyaç olduğundan zorluklarla dolu olabilir. Bebekle tatilde önceliğin bebek olacağını unutmadan beklentiler sınırlanırsa çok eğlenceli olacağı kesin. Güzel bir tatil geçirebilmek için bebeğin ve annenin hayatını kolaylaştıracak her malzemenin (puset, ıslak mendil, alt açma minderi, bebek bezi, plastik ya da tek kullanımlık önlük, kaşık, plastik tabak, bardak, kitap, yeni oyuncaklar vb) yanında bulunması önemli. Çocuğun tatile daha rahat uyum sağlayabilmesi için onun günlük programına olabildiğince yakın davranmak iyi bir seçim olacaktır.

Tatile gitmeden önce gidilecek yer ve süre ile ilgili bebeğin doktoruna bilgi vererek, aşı ve takip durumu için takvim belirlemek gerekir. Doktorun önerisi ile her zaman kullanılan ateş düşürücü şurup, fitil, burun damlası gibi ilaçları, termometre, yara bandı, pişik kremi, diş çıkarıyorsa diş jeli, antiseptik jeller ve kremler, antibakteriyel jeller, tırnak makası, güneş kremi ve sivrisinek kovucu kremler ve tabletler bulundurulmalıdır.

Gidilecek tatil bölgesinin hava durumunu göz önünde bulundurarak uygun kıyafetler alınmalı. Bir yaşından küçük bebekler değişimi sevmez, gıdaların hazırlanmasında evdeki düzen devam ettirilmeli. Bebeğin beslenmesi yanında yeterli sıvı aldığından emin olunmalı. İçme suyuna dikkat edilmesi, bebek için uygun olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Bebeğin gıdalarını bekletilmemeli, bekleyen gıdaları yedirmemeye özen gösterilmelidir.

Araba koltuğuna oyuncaklar asmak, dikkatini dağıtabilecek malzemeler bulundurmak yolculuk için rahatlatıcı olabilir. Sık sık mola vermek bebeğin yolculuğu daha rahat geçirmesi için sık sık emzirmek gerekir. Yolculuk boyunca güneşten korunması için pencerelerinize güneşlik takmak, arabanın havasını taze tutmaya çalışmak, klima kullanırken direkt soğuk havaya maruz kalmamak konforu arttıracaktır. Uçakla yolculukta basınçtan olumsuz etkilenmemesi için bebeğini yeteri kadar su içtiğinden emin olunması, uçağın kalkış ve inişinde çiğnemesi için bir şeyler verilmesi veya mümkünse emzirilmesi onu rahatlatacaktır. Sıcak havalarda gıda zehirlenmesi riski fazla olduğundan, güvenlik ve hijyene çok daha fazla dikkat etmek gerekir.

Güneşten, denizden ve kumdan güvenli bir şekilde faydalanmak için dikkat edilmesi gereken bazı detaylar var. Eğer çocuk ilk kez denizle tanışıyorsa, suya girmesi için ona baskı yapmak sudan korkmasına ve dolayısıyla banyodan uzaklaşmasına neden olabilir. Denize alışması için onu ayakları suya değecek şekilde deniz kıyısına oturtup birlikte çeşitli oyunlar oynamak işe yarayabilir. Küçük bir havuz alarak, içini suyla doldurup onu içine oturtarak, çeşitli oyunlar oynamak su korkusunu yenmesine yardımcı olabilir. Çocuğun deniz/havuz kıyısında yalnız olmamasına dikkat etmek çok önemlidir. Havuzlardaki bakteriler pek çok enfeksiyona neden olabiliyor. Bu yüzden temizliğinden emin olunan bir havuz tercih edilmeli. En az 25 koruma faktörlü bir güneş kremini tüm vücuduna sürmeden çocuğu asla güneşe çıkarmamalı. Öğlen sıcağında, direkt güneş altında ve şapkasız olmadığından emin olunmalı. Serin ortamlarda kalmasına ve bulunduğu ortamdaki sıcaklığın 25 derecenin üzerine çıkmamasına dikkat edilmeli. Her zaman alışkın olduğu ortamdan uzak olunacağından temizlik ve güvenlik önlemlerine daha fazla özen gösterilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder