25 Eylül 2013 Çarşamba

Kaşıkla...

Neredeyse dokuzuncu ayımız bitmek üzere ama beslenme konusunda çok fazla aşama kat etmiş sayılmayız. Mama yerken ki iştahına güvenip kolay beslenebilen bir çocuk olacağına dair umutlanmış olsam da Dora biraz nazlı. Daha doğrusu şimdiden bir damak tadı var. Sevdiği şeyler, özellikle meyveleri, yoğurdu iştahla yerken sevmediklerinde ağzını kilitliyor. Aslında bu güzel bir şey ama zor, seveceği şeyleri hazırlamak zorunda kalıyoruz ama o sebze sevmiyor.
 
İki aydan uzun bir süredir ek gıdalar var hayatımızda, bir düzen oturttuk sayılır. Önce yavaş yavaş gıdaları deneyip alıştırmaya çalıştım, neyse ki allerji gibi bir sorun olmadı. Artık daha rahat karıştırabiliyorum ve yeni şeyler deneyebiliyorum. Meyvelerle arası oldukça iyi, birçoğunu püre halinde yiyebiliyor. Genelde tatlı seviyor, avokado gibi daha tatsız olanları pekmez ya da yaban mersiniyle birlikte veriyorum. Avokado çok faydalı olduğu için vermeye çalışıyorum.
 
Yoğurdu da seviyor. Henüz inek sütü kullanmadım, formül mamayla hazırlıyorum. Tekniğini öğrendim, 43 ⁰C’de mayalanıp sarılarak 4-5 saatte mayalanabiliyor ama yoğurt makinesiyle yapılan kadar iyi olmuyor, bu nedenle makine son dönemde favorim. Açlık durumuna göre içine meyve ya da tahıl karıştırarak öğleden sonraları veriyorum. Her gün mutlaka yoğurt yemesine dikkat ediyorum.

Kahvaltıyla da arası iyi. Formül mamanın içine labne peynir, pekmez ve yumurta sarısı koyuyorum. Tahılla koyulaştırıyorum, bebek tahıllarından seçiyorum. Tek tek peynir, yumurta ve ekmek vermeyi denedim ama damaklarıyla çiğnerken yorulduğu için yeterince yiyemedi, yoksa ayrı ayrı da tatlarını sevdi. Hatta öyle yemek daha cazip geldi ama aç kalmasın diye karıştırdım, birkaç dişi daha çıkarsa yeniden deneyeceğim.

 
Muhallebi pek yapmıyorum, tatması için birkaç defa hazırlayıp muzla karıştırıp verdim, sevdi ama gereksiz kalori diye düşündüğümden pek vermedim açıkçası. Zaten ek gıdaya başladıktan sonra tartı alımı arttı. Şekersiz bebek keki deneyimi de yaşadık, onu da çok sevdi.

En büyük sıkıntımız sebzelerle. Birçok defa havuç, patates ve kabak çorbası yaptım. Bir güzel buharda pişirdim, rondo kullanmadım çatalla ezdim, zeytinyağı koydum ve her defasında döktüm. Birkaç hafta önce kendi yediğimiz somon ve brokoliden verdim. Bayılarak yediğini görünce damak tadı olduğuna emin oldum, çocuk tuz, limon olunca sevdi. Annemlerde kaldığı bir gün annem karnabahar verince de aynı tepkiyi göstermiş. Buna dayanamayan annem çorbasına karnabahar ve kıyma katarak bir yenilik yaptı, artık sekiz ayı geçtiği için et ve balık da yiyebileceğinden denemek istedim. İçine biraz limon suyu da katınca bir güzel yedi, çok mutlu oldum. Artık etli çorbaların çeşitlerini deneme zamanı geldi.

Güne sabah sütle başlıyoruz, ben çalışırken annem beslediği için sadece sütünü verip çıkmam gerekiyor ama evdeysem de düzeni değişmesin diye sabah 7 gibi sütünü içiyor. Bebek için süt demek anne sütü ya da formül mama tabi ki. 10 gibi kahvaltısı başlıyor, uzun bir kahvaltı sonrası temizlik ve oyuna sıra geliyor. Bir süre sonra yine uyuyor. Öğle yemeğinde sebze çorbasını yerse kutlama için dışarı çıkabiliyoruz, genelde sitenin parkında ya da tesislerinde oluyoruz, açık havayı seviyor, sıklıkla kısa bir uykusu oluyor. Öğleden sonra da meyveli yoğurt yiyor. Akşam yemeğinde bize eşlik ediyor ama bisküvi gibi ufak şeylerle, 8 gibi yine süt içiyor ve uyuyor. Uzun süredir gece kalmıyor, sabah sütüne kadar yatıyor.

Beslenmesine özen göstermeye çalışıyorum. Yediklerinin organik olmasına dikkat ediyorum. Yumurtasını, sebzelerini, meyvelerini organik alıyorum. Etini babam kendi kasabından seçiyor. Bulaşıklarını ve çamaşırlarını da ekolojik deterjanla yıkıyorum. Cam şişede su kullanıyorum. Nadiren de olsa kavanoz maması yiyor ve ne yazık ki benim hazırladıklarımdan daha çok seviyor ama onların da özenilerek hazırlandığını bildiğimden içim rahat yedirebiliyorum.
 
Bu aralar onu beslemeye çalışırken mutlaka kaşığa uzanıyor, acemice tutup ağzına götürüyor. Beni çok zorluyor ama onun kendi yiyebilmesi için önemli olduğundan fırsat vermeye çalışıyorum. Kek ve bisküvileri de eline veriyorum, henüz kendini besleyebilecek seviyede değil ama en azından ağzına götürüp ısırmayı öğrendi. Bir yaşını geçtikten sonra artık bizim yediklerimizden yiyebilecek, az da olsa tuz ve salça ekleyebileceğiz. Sanırım kızıma daha cazip gelecek, şimdiden sabırsızlanıyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder