İki
aydan uzun bir süredir ek gıdalar var hayatımızda, bir düzen oturttuk sayılır.
Önce yavaş yavaş gıdaları deneyip alıştırmaya çalıştım, neyse ki allerji gibi
bir sorun olmadı. Artık daha rahat karıştırabiliyorum ve yeni şeyler
deneyebiliyorum. Meyvelerle arası oldukça iyi, birçoğunu püre halinde yiyebiliyor.
Genelde tatlı seviyor, avokado gibi daha tatsız olanları pekmez ya da yaban
mersiniyle birlikte veriyorum. Avokado çok faydalı olduğu için vermeye
çalışıyorum.
Yoğurdu
da seviyor. Henüz inek sütü kullanmadım, formül mamayla hazırlıyorum. Tekniğini
öğrendim, 43 ⁰C’de mayalanıp sarılarak 4-5 saatte mayalanabiliyor ama yoğurt
makinesiyle yapılan kadar iyi olmuyor, bu nedenle makine son dönemde favorim.
Açlık durumuna göre içine meyve ya da tahıl karıştırarak öğleden sonraları
veriyorum. Her gün mutlaka yoğurt yemesine dikkat ediyorum.
Kahvaltıyla
da arası iyi. Formül mamanın içine labne peynir, pekmez ve yumurta sarısı
koyuyorum. Tahılla koyulaştırıyorum, bebek tahıllarından seçiyorum. Tek tek
peynir, yumurta ve ekmek vermeyi denedim ama damaklarıyla çiğnerken yorulduğu
için yeterince yiyemedi, yoksa ayrı ayrı da tatlarını sevdi. Hatta öyle yemek
daha cazip geldi ama aç kalmasın diye karıştırdım, birkaç dişi daha çıkarsa
yeniden deneyeceğim.
Muhallebi
pek yapmıyorum, tatması için birkaç defa hazırlayıp muzla karıştırıp verdim,
sevdi ama gereksiz kalori diye düşündüğümden pek vermedim açıkçası. Zaten ek
gıdaya başladıktan sonra tartı alımı arttı. Şekersiz bebek keki deneyimi de
yaşadık, onu da çok sevdi.
En
büyük sıkıntımız sebzelerle. Birçok defa havuç, patates ve kabak çorbası
yaptım. Bir güzel buharda pişirdim, rondo kullanmadım çatalla ezdim, zeytinyağı
koydum ve her defasında döktüm. Birkaç hafta önce kendi yediğimiz somon ve
brokoliden verdim. Bayılarak yediğini görünce damak tadı olduğuna emin oldum,
çocuk tuz, limon olunca sevdi. Annemlerde kaldığı bir gün annem karnabahar
verince de aynı tepkiyi göstermiş. Buna dayanamayan annem çorbasına karnabahar
ve kıyma katarak bir yenilik yaptı, artık sekiz ayı geçtiği için et ve balık da
yiyebileceğinden denemek istedim. İçine biraz limon suyu da katınca bir güzel
yedi, çok mutlu oldum. Artık etli çorbaların çeşitlerini deneme zamanı geldi.
Güne
sabah sütle başlıyoruz, ben çalışırken annem beslediği için sadece sütünü verip
çıkmam gerekiyor ama evdeysem de düzeni değişmesin diye sabah 7 gibi sütünü
içiyor. Bebek için süt demek anne sütü ya da formül mama tabi ki. 10 gibi
kahvaltısı başlıyor, uzun bir kahvaltı sonrası temizlik ve oyuna sıra geliyor.
Bir süre sonra yine uyuyor. Öğle yemeğinde sebze çorbasını yerse kutlama için
dışarı çıkabiliyoruz, genelde sitenin parkında ya da tesislerinde oluyoruz,
açık havayı seviyor, sıklıkla kısa bir uykusu oluyor. Öğleden sonra da meyveli
yoğurt yiyor. Akşam yemeğinde bize eşlik ediyor ama bisküvi gibi ufak şeylerle, 8 gibi yine süt içiyor ve uyuyor. Uzun süredir gece kalmıyor, sabah
sütüne kadar yatıyor.
Beslenmesine
özen göstermeye çalışıyorum. Yediklerinin organik olmasına dikkat ediyorum.
Yumurtasını, sebzelerini, meyvelerini organik alıyorum. Etini babam kendi
kasabından seçiyor. Bulaşıklarını ve çamaşırlarını da ekolojik deterjanla
yıkıyorum. Cam şişede su kullanıyorum. Nadiren de olsa kavanoz maması yiyor ve
ne yazık ki benim hazırladıklarımdan daha çok seviyor ama onların da özenilerek
hazırlandığını bildiğimden içim rahat yedirebiliyorum.
Bu
aralar onu beslemeye çalışırken mutlaka kaşığa uzanıyor, acemice tutup ağzına
götürüyor. Beni çok zorluyor ama onun kendi yiyebilmesi için önemli olduğundan
fırsat vermeye çalışıyorum. Kek ve bisküvileri de eline veriyorum, henüz kendini
besleyebilecek seviyede değil ama en azından ağzına götürüp ısırmayı öğrendi.
Bir yaşını geçtikten sonra artık bizim yediklerimizden yiyebilecek, az da olsa
tuz ve salça ekleyebileceğiz. Sanırım kızıma daha cazip gelecek, şimdiden
sabırsızlanıyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder