20 Şubat 2015 Cuma

Terrible two!

Çok bilinen, sık yaşanan, anneleri gerçekten korkutan bir dönem “iki yaş sendromu”... Dora’dan çok daha önce bildiğim ve çözümü üzerine düşündüğüm için hazırlıklı olduğumu söyleyebilirim. Bu dönemde annelerin küçük melekleri bir anda canavara dönüşebiliyor. Bir çok hastamda bunu yaşadım. Benim felsefem ve her zaman önerdiğim karşımdakinin çocuk olduğunu unutmamak, aslında bu kadar basit. Bence en büyük hata küçücük bebeği erişkin yerine koyup ona aynı şiddette tepkiler vermeye başlamak, bebekle onun yaptığı gibi inatlaşmak.

 
 
Dora doğduktan hemen sonra ona hissettirmeye çalıştığım hep aynı tarafta olduğumuz. Her zaman en çok istediğim şeyin bana güvenmesi olduğunu söylerim. Öyle bir bilinç yerleştirmek istiyorum ki, ergenlik döneminde dahi, her zaman “annem benim için iyi olanı yapar” diye düşünsün. Aslında korktuğum dönem o zaman, onun için kendime pek güvenmiyorum ama zaten iki yaş içinde “küçük ergenlik” denmez mi?

Çabalarım işe yaradığından mı, yoksa herkesin söylediği gibi Dora iyi huylu bir çocuk olduğundan mı bilmiyorum ama çok sert geçmiyor bizim evde bu dönem. Bence Dora’nın da sivri köşeleri var, ama ben onları törpülemek için çok uğraşıyorum, çok kontrollü davranmaya çalışıyorum. Sinirlendiği oluyor, kendini yerlere atmadan önce tepkisini küserek gösteriyor benim kızım. Evet, biraz naif davranıyor, başını eğiyor, yüzünü asıyor, bir köşeye gidip arkasını dönüp oturuyor ama asla cevap vermiyor. Benim bu dönemdeki tepkim onun seveceğini, ilgileneceğini bildiğim herhangi bir şeyi ortaya atmak oluyor. Önce göz ucuyla bakıyor, sonra gülerek geri dönüyor. Sarılıp barışıyoruz.

 
Son bir kaç haftadır yarıyıl tatili nedeniyle kuzeniyle fazla zaman geçiriyor. Ne yazık ki Arda istediklerini ağlayarak yapmayı öğrenmiş bir çocuk oldu. Dora’da ondan taktikleri öğrendi, hatta anneme uygulamaya çalışıyor ama eve geldiğinde sökmediğini fark edince yine normale dönüyor. Son günlerde sorduğum her soruya "hayır" diyerek cevap vermeye başladı, sanırım zamanı geldi. Bu durumun en kolay çözümü de seçenek sunmak, seçmesi gerektiğinde cevap "hayır" olamayacağı için kendiliğinden çözülmüş oluyor. O da, kendi istediğini yapmanın mutluluğunu yaşıyor.

Her yerde yazan ama uygulamanın çok zor olduğu yöntemler bu konuda kesinlikle geçerli. Bu dönemin geçici olduğunu bilmek, çocukla inatlaşmamak ve seçenek sunmak... Kesin sonuç için bir çok kez denenmiş ve kanıtlanmış yöntemler. Psikolojik olarak sağlıklı çocuklar yetiştirebilmek için farkındalık sahibi ve kontrollü olmak gerekiyor. Bu dönem elbette geçecek ve on yıl sonraki ergenlik dönemi çok daha zor olacak...


İki yaş sendromu

Çocuklar bazı dönemlerde gelişimsel özelliklerinden dolayı, anne-babalarının isteklerine karşı çıkabilir, kendi istekleri doğrultusunda davranmak konusunda inatçı olabilirler. Bu dönemlerin ilki yaklaşık 18ay-30 ay arasındaki dönemdir. Çocuklar bu dönemde anne-babanın kontrolünden çıkmaya çalışır ve kendilerini var etme çabasına girerler. Büyüdüklerini ispat etmek isterler. Kendini ve isteklerini çevresindeki herkese kabul ettirmeye çabalarlar. Başka davranış yöntemi bilmediklerinden saldırgan ve inatçı tavırlar sergiler.

Her çocuk kendine özgü özelliklerle dünyaya gelir ve büyüdükçe bu özelliklerine göre kişiliği gelişir. 0-1 yaş arasında geçen dönemde çocuğun ruh hali, o andaki fiziksel ihtiyaçlarına ve anne-babasına göre şekillenir. İstekleri çoğunlukla fiziksel ihtiyaçlarının giderilmesi yönündedir ve bu ihtiyaçlarının giderilmesinde elbette ki anne-babasına bağımlı durumdadır. Duygularını yaşarken de anne-babaya bağlıdır, bebeğin duyguları annenin duygularının yansıması gibidir. Bir yaşından sonra bebek hızla gelişir ve bazı şeyleri anneye ihtiyaç duymadan kendi başına yapmaya başlar. Bebek bağımsız yürümeye başladığında, annenin onun elinden tutmasına ve onu yönlendirmesine giderek daha az ihtiyaç duyar. Böylece ilk kez, kendi istediği yönde yürümeye ve annenin onu sınırlandırmasına itiraz etmeye başlar. Bu dönem, gelişimin çok hızlı olduğu, hem anne hem de bebek açısından çok heyecanlı bir dönemdir. Bebek artık kendi seçimini kendi yapma konusunda inat eder. Bu dönemin en belirgin özelliği bebeğin artık her şeye itiraz etmesi ve “hayır” sözcüğünü çok sık kullanmasıdır. Bu nedenle bebek ve anne arasında ilk “çatışmalar “ başlamış olur. Bu çatışmayı hemen hemen her alanda gözlemlemek mümkündür. Yemek yeme, uyuma, giyinme artık bir savaş haline gelmiştir. Üstelik anne-baba bu konuda ısrarcı oldukça çocuk daha fazla direnir ve sonuçta işin içinden çıkılmaz bir duruma girilir.

 
Anne ve babaya yardım etme isteği ve hayal kurma gücü de bu dönemde artış gösterir. Çocuklar bir yaşından sonra çevresindeki her şeyle daha çok bağlantı kurar adeta keşif yapmaya başlarlar. Sosyalleşmenin ilk adımlarını atarlar. Etrafını ve kendi  becerilerini kontrol edebileceklerini fark ettiklerinde de bu becerilerini kullanmak isterler. Bu süreç içinde dışarıdan yapılan müdahalelerden rahatsızlık duyarlar. Her şeyi yapabileceklerini zannederler. Becerilerinin kısıtlı olduğunun farkında değildirler ve dış kontrole ihtiyaçları vardır. Çevreden gelen uyarılar onları fazlasıyla rahatsız eder. Ebeveynlerinin tutumlarına karşı gelmeye başlarlar. Kendilerine yetmedikleri zaman bile yardım almayı reddedebilirler. Yaşadıkları iç çatışma ve huzursuzluk iki yaş sendromunu ortaya çıkarır.

Çocuklar artık olaylar arasında basit ilişkiler kurabilme düzeyine gelmiştir. Bu dönemde, anne-babaların tüm isteklerini  yaptırmaya çalışmamaları, çocuklarla inatlaşmamaları çok önemlidir. Çocukların inatlaşmaları ve direnmeleri konusunda, anne-babaların tutumlarını esnetmeleri, çatışmaların azalmasına yardımcı olacaktır. Uyku ve yemek saati gibi net kurallar olmalıdır ancak basit konular değişebilir. Anne-babalar kuralları esnettikleri zaman kendilerini yenilmiş hissetmemelidirler.

 
Anne-baba olarak çocuklar, istenilen davranışları sergilemediği zaman onlara öfkeli davranılmamalıdır. Kısa, net bir dil  kullanarak, kararlı bir tavırla çocuğa kuralı hatırlatmak başarılı olacaktır. Çocuk öfke krizine girdiğinde ona bağırmak yerine, duygusunun anlaşıldığını ifade edip ve ağlamasına izin vermek iki tarafı da rahatlatacaktır. Kriz anında ağlamasını ve inatlaşmasını engellemek için tehdit ve rüşvet yollarını kullanmak ilişkiye zarar verir. Çocukla iletişim kurarken, olumsuz sıfatlar kullanmamaya özen göstermek, olumlu davranışlarını sözel olarak pekiştirmeye çalışmak, çocuğun doğal davranışlar sergilemesine fırsat vermek, gelişimine fayda sağlayacaktır. Bu dönemde çocukların kişiliklerinin gelişmeye başladığı unutulmamalıdır. En iyi çözüm, çocuğa 2-3 seçenek sunmak ve kontrolün kendisinde olduğu duygusunu hissetmesini sağlamaktır. Anne-babanın kendi dediğini yaptırmak için ısrar etmeleri ve bu nedenle çocuğu cezalandırmaları, baskı uygulamaları durumu daha kötü bir hale getirebilir.
Bu dönemde gözlenebilecek bir başka önemli sorun “öfke nöbetleri” ve” tutturmalar”ın sıklığının artmasıdır. Çocuk istediği bir şey olmadığında veya bir şeyi yaptırmak istediğinde şiddetle ağlayabilir, kendisini yerden yere atabilir, oyuncakları atabilir, anneye babaya vurabilir, hatta bazen kendisine zarar vererek isteğini yaptırmaya çalışır. Bu durumda anne-babanın yapması gereken ağlayarak, kendisine veya çevresine zarar vererek istediği şeyi elde etmesine asla izin vermemek, böyle davrandığında görmezden gelmek, mümkünse yanından uzaklaşıp, susmasını beklemek olmalıdır. Bu sırada onunla konuşmaya, onu susturmaya çalışılmamalıdır. Sustuktan sonra onunla konuşulabilir, ilgi gösterilebilir. İstediği şey olabilecek ve makul bir istekse ağlamaya, tepinmeye başlamadan isteğini yerine getirmek, her şeyi ağlayarak isteme davranışı yerleşmesini engelleyebilir. Önemli bir noktada, “hayır denilen şeyleri gözden geçirip, hayırları olabildiğince azaltmaya çalışmak, onun yerine seçenekler sunmaktır.

Bu dönemden çocuktan çok ailenin tutum ve davranışlarını düzeltmek önemlidir. Öncelikle anne-babanın bu dönemin geçici bir dönem olduğunu, çocuğun göstermekte olduğu olumsuz davranışların nedeninin aslında çocuktaki gelişmenin bir sonucu olduğunu kabul etmesi gerekir.

1 yorum:

  1. Blogunuzu yeni gördüm ve bir çok post u okuma fırsatım oldu. Ellerinize sağlık : :) ... Birçok insanın faydalanabileceği, sıradan bir "anne bebek" blogu dışında bir blog. Emeğinize, ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil