Sabah
biraz halsizlik dışında keyfi yerindeydi. Ayhan’ın tüm ısrarlarına rağmen
tetkiklerini yaptırmak istemedim. Annemlere gönderdik. Öğlen yeni bir ateş
ölçer alarak gittim. Annem konuştuğumuzda iyi olduğu söylemişti. Bence de keyfi
yerindeydi ama vücut ısısını ölçünce 39.6° C görmek, fenaydı. Hemen acile
götürdük, belirgin odak olmadığ için yolda çocuk cerrahı arkadaşım Bora’yı da
arayıp gelmesini istedim. Sondayla idrar almak gerekiyordu ama ben bunu Dora’ya
yapamazdım. Hastanede ilk ölçülen vücut ısısı 38.8° C’ydi . Bir fitil,
tetkikler derken hepimiz çok üzüldük ve gerildik. Sonuçlarda önemli bir sorun
yoktu, viral enfeksiyon geçiriyordu ama ben panikle periferik yaymasından
prokalsitonine her şeyi istedim. Ateşi düşünce toparlanıp eve döndük ve Ece’nin
doğum günün kutladık. Ertesi gün başlayan hafif ishal dışında sıkıntı olmadı,
bir daha da ateşi yükselmedi.
Tetkiklerinden
daha önce CMV enfeksiyonu geçirdiğini öğrenince şaşırdım. Ben ki Dora’yı
elimden geldiğince korumaya çalışıyorum ama izole etmedikçe enfeksiyonları
engellmek mümkün değil. Belki Arda’dan, belki de gittiğimiz oyun gruplarından
almış olabilir, neyse ki klinik bulgu vermeden geçirdi.
Hastalarımdan
biri olsa bir kaç gün ateş düşürücüyle takip etmesini önereceğim bu durumda
biraz derecemizim hatasından, biraz da ilk ateşlemesi olduğundan agresif
davrandığımı biliyorum. Belki annelik içgüdüleri profesyonel hayatta
bildiklerimin önüne geçebiliyor. Herhangi bir şeyi atlamamak için fazlasıyla
kontrolcü davranıyorum. Dora’nın biraz canı yanıyor ama olgun bir çocuk
olduğundan, iyileşmesi için yaptığımız söyleyince anlayabilir. Her şeye rağmen
hastaneyi ve arkadaşlarımı seviyor...
Çocuklarda yüksek ateş
Ateş vücut ısısının günlük oynamalarının üstüne çıkması olarak tanımlanan
bir belirtidir. En sık nedeni enfeksiyonlar olsa da enfeksiyon dışı nedenlerle
de yükselebilir. Ateş yüksekliği çocukları olan aileleri çok fazla
endişelendirmekte ve bazı yanlışlıklara yönlendirmektedir. Bu yüzden yüksek ateş
sırasında gereken müdahaleleri ve yapılmaması gereken davranışları bilmek
ebeveynler için önemlidir.
Öncelikli olarak ölçüm sonucunun değerlendirilmesi bilinmelidir. Normal
vücut ısısı 36.5-37ºC dir. Yapılan ölçümün, koltuk altından 37°C, ağızdan 37.5°C,
kulaktan ve rektal 38°C üzerinde olması ‘ateş’ olarak tanımlanır. Aşırı ateş
(hipertermi) ise 41°C üstü olarak tarif edilmelidir.
Ateş yüksekliği çocuklarda genellikle geçirilen enfeksiyonun en erken
belirtisi olurken bazen de normal vücut işlevi sırasında da yükselmektedir.
Ancak gün içinde sıkı giyinme, egzersiz yapma, havanın sıcak olması gibi
etkenler bağlı olarak yükselebilir. Bu durumlarda, çocuğu oda sıcaklığında (24°C)
yarım saat beklettikten sonra ölçümün tekrar edilmesi gerekmektedir.
Ateş ölçümü ağız, kulak içi, koltuk altı ve makattan yapılabilir. Ateş
ölçümünde en pratik yöntem koltuk altından veya deri yolu ile ölçümün
yapılmasıdır. Deri yolu ile ölçüm yaparken çocuğun çok sıkı giyinmemiş
olmasına, ve ölçümün boyun, kasık gibi ana arterlerin olduğu bölgelerden yapılmamasına
dikkat edilmelidir. En güvenilir sonuçlar kulaktan yapılan ölçümle alınabilir.
Ateşli hastayı değerlendirirken asıl önemli olan hastanın genel durumu ve
eşlik eden şikayet veya bulguların olup olmamasıdır. Sadece ateş yüksekliği
enfeksiyonun kesin göstergesi olarak kabul edilmesi yanlış olabilir ve gereksiz
yere ilaç kullanımına yönlendirebilir.
Ateşle birlikte, halsizlik, uyuklama, titreme, iştahsızlık, başağrısı, baş
dönmesi, kulak ağrısı, burun tıkanıklığı, ishal, geniz akıntısı, karın ağrısı,
kusma, üç günden uzun süren balgamlı öksürük gibi belirtilerin olması büyük olasılıkla enfeksiyon lehine yönlendirecektir. Tabi
ki enfeksiyonun tanısı hikaye ile sınırlı değildir. Mutlaka fizik muayenesi
gerekirse kan tahlilleri ile doğrulandıktan sonra doğru ve akılcı ilaç
tedavisine başlanmalıdır.
Ateş yüksekliği, çoğu zaman akşam aile bireyleri ile evdeyken çocuğun
her zamankinden daha uysal ve daha yorgun bir şekilde davranması, uyuklama
halinin görülmesi ile fark edilir. Akşam yemeğinde iştahsız olması veya yemek
sonrası kusma görülmesi yine ateşin yükselebileceğini işaret etmektedir. Birçok
aile bireyinin yaptığı en büyük yanlış çocuğun ateşi yükseldiğinde evde hiçbir
müdahale yapmadan büyük bir telaş içinde acil servise başvurulmasıdır. Şu
unutulmamalıdır ki ateş yüksekliğine ilk müdahale yöntemi sıvı içirilmesi, ince
kıyafetler giydirilmesi ve çocuğun aktivitesinin azaltılmasıdır. Ateş 39°C
üzerinde ise ateş düşürücü daha önce hekimin önerdiği dozda verilmelidir. Ateş
düşürücü verildikten 30-60 dakika sonra hala ateş yüksekse ılık su ile duş aldırılmalıdır. Çocuğa duş
aldırırken dikkat edilmesi gereken nokta kesinlikle titremesini engellemektir.
Çocuk titremeye başlarsa suyun sıcaklığını kademeli olarak artırılır.
Ateş yüksekliğini fark eden aile bireylerinin telaşlanmadan
ve hekime başvurmadan önce evde ilk müdahaleyi mutlaka yapması gerekmektedir.
Özellikle 6 ay ile 2 yaş arasında ilk ve tek çocuğu olan aile bireyleri acil
servise çok aşırı bir stres ve endişe içinde başvurmaktadır. Oysaki
endişelenmek yerine evde yapılması gerekenlerin bilinmesi ve uygulanması hem
aile hem de çocuk için çok daha rahatlatıcı olacaktır.
Ateş yüksekliği olan çocukların, çok sıcak ortamlarda bulunmaması, üzerine sıkı
kıyafetler giydirilmemesi, yatarken yün yorgan
ve kalın battaniye kullanmak yerine ince yorganlar kullanması, soğuk su ile duş aldırılmaması, çok sıcak yiyecek
ve içeceklerin verilmemesi, sirke, alkol, kolonya
gibi irrite edici maddeleri vücuda temas etmesinin engellenmesi ve olabildiğince sakin ve gürültüsüz bir ortamda
dinlenmesinin sağlanması gerekmektedir.
Ailelerin ateşle ilgili bilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise
ateşin bir hastalık değil, bulgu olduğudur. Bu sebeple hastalık-enfeksiyon
kontrol altına alınana kadar (çoğu zaman bu süre 48-72 saat sürer) ateşli ve
ateşsiz dönemler birbirini izleyecektir. 72 saatten uzun süren ateş durumunda
hekime tekrar başvurulmalıdır.
Ateş yüksekliğine müdahale ettikten sonra ateşin belli düzeylerde
tutulması için düzenli bir şekilde ateş düşürücü ilaçların kullanılması
gerekmektedir. Vücudumuzda oluşan ateş beyin içerisinde hipotalamus denilen
bölge tarafından kontrol edildiği için ağızdan alınan ateş düşürücülerin etkisi
çok fazladır. Bu bölge üzerine düzenli olarak etki etmesi için kullanılan ateş
düşürücülerin 6 veya 8 saatte bir düzenli bir şekilde verilmesi gerekmektedir. Ateş
düşürücü verilmeden önce hastanın ateşi tekrar ölçülmeli ve ateşi yüksek
değilse ateş düşürücü dozu ateş yükselene kadar ertelenmelidir.
Ateş yüksekliği olan çocuklara yeterli derecelerde sıvı
takviyesinin mutlaka yapılması gerekmektedir. Çocuklarda ateş yüksekliği sıvı
kaybına neden olur. Bu yüzden ateşli hastalık dönemlerinde çocuklara normalden
daha fazla sıvı vermek gerekmektedir. Su, ılık çorba, taze sıkılmış meyve
suları günlük ihtiyacı olan ve ateş nedeni ile kaybedilen sıvıyı yerine koymaya
yardımcı olacaktır.
Yüksek ateşli hastalık geçiren çocuklar, evde ateşsiz 24 saat geçirdikten
sonra okula gidebilir. Okula başlama zamanı ile ilgili hekimin ek önerisi varsa
mutlaka buna uyulmalıdır.
Düzenli olarak ateş düşürücü ilaç verildiği halde ateş yüksekliği olan
çocuklarda sık sık ılık duş aldırılması ateşin hızlı bir şekilde düşmesine
yardımcı olacaktır. Hekim kontrolü dışında antibiyotik başlanmamalıdır.
Ateşli bir bebek 3 aydan küçükse mutlaka hekimine veya acil polikliniğe
başvurmalıdır. 3-6 ay arasındaki çocuklarda ateş yüksekliğinin 38.5°C'nin
üzerinde olması, ek olarak, beslenmenin zayıflaması, sık kusmaların ortaya
çıkması, vücudunda aniden ortaya çıkan mor beneklerin veya kızarıklıkların görülmesi,
huzursuzluğunun olması, ağlama nöbetlerinin görülmesi, uykuya meyillin fazla
olması, ishalinin olması, ağlarken gözyaşlarının az gelmesi, ağız kuruluğu; 6
aydan büyük çocuklarda 39°C veya daha yüksek ateş ölçülüyorsa ve buna ek
olarak; ateş düşürücü verilmesine rağmen ateş yüksekliğinin devamlı olması
halinde, yeterli sıvı almada veya beslenmede güçlük çekiyorsa (sık kusmaları
veya günlük 6 ve üzerinde ishali varsa); sık idrara çıkma hikayesi ayrıca idrar
yaparken yanma hikayesi varsa en kısa zamanda hastaneye baş vurulmalıdır. Bunun dışında kalan çocuklar, evde gerekli
müdahale yapılarak sonraki gün poliklinik muayenesine getirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder