24 Şubat 2015 Salı

Okul=ateş

İki yaşını tamamladığı halde Dora’nın henüz hiç ateşlenmemiş olması aslında beni mutlu ediyordu ama “ilk ateş” korkumu da tetikliyordu. Hafta sonu sorunsuzca yatırmıştım, Ayhan benden sonra baktığında Dora’nın sanki ateşi var” diye söyleyince gidip ölçtüm, normaldi. Gece ağlayarak uyandı, pek yaptığı bir şey olmadığı içinh endişelenip kalktık, yüzü kızarmıştı ama ateşi ölçünce düşük çıktı. Soyup vücuduna baktım, kızarıklıklar vardı, dudakları da kurumuştu. Isıtıcı da sorun olmuş, oda sıcaklığı da çok artmıştı, ona bağladık ama derecemizle ilgili şüphelerim de başladı. Muayene ettim, boğazına bakarken kustu. Genelde kusan bir çocuk da değildir. Yediklerini sindirememiş olması da can sıkıcı geldi. Yatağında bırakmaya kıyamadım, fitil koyup yanımıza aldık.

Sabah biraz halsizlik dışında keyfi yerindeydi. Ayhan’ın tüm ısrarlarına rağmen tetkiklerini yaptırmak istemedim. Annemlere gönderdik. Öğlen yeni bir ateş ölçer alarak gittim. Annem konuştuğumuzda iyi olduğu söylemişti. Bence de keyfi yerindeydi ama vücut ısısını ölçünce 39.6° C görmek, fenaydı. Hemen acile götürdük, belirgin odak olmadığ için yolda çocuk cerrahı arkadaşım Bora’yı da arayıp gelmesini istedim. Sondayla idrar almak gerekiyordu ama ben bunu Dora’ya yapamazdım. Hastanede ilk ölçülen vücut ısısı 38.8° C’ydi . Bir fitil, tetkikler derken hepimiz çok üzüldük ve gerildik. Sonuçlarda önemli bir sorun yoktu, viral enfeksiyon geçiriyordu ama ben panikle periferik yaymasından prokalsitonine her şeyi istedim. Ateşi düşünce toparlanıp eve döndük ve Ece’nin doğum günün kutladık. Ertesi gün başlayan hafif ishal dışında sıkıntı olmadı, bir daha da ateşi yükselmedi.

 
Tetkiklerinden daha önce CMV enfeksiyonu geçirdiğini öğrenince şaşırdım. Ben ki Dora’yı elimden geldiğince korumaya çalışıyorum ama izole etmedikçe enfeksiyonları engellmek mümkün değil. Belki Arda’dan, belki de gittiğimiz oyun gruplarından almış olabilir, neyse ki klinik bulgu vermeden geçirdi.

Hastalarımdan biri olsa bir kaç gün ateş düşürücüyle takip etmesini önereceğim bu durumda biraz derecemizim hatasından, biraz da ilk ateşlemesi olduğundan agresif davrandığımı biliyorum. Belki annelik içgüdüleri profesyonel hayatta bildiklerimin önüne geçebiliyor. Herhangi bir şeyi atlamamak için fazlasıyla kontrolcü davranıyorum. Dora’nın biraz canı yanıyor ama olgun bir çocuk olduğundan, iyileşmesi için yaptığımız söyleyince anlayabilir. Her şeye rağmen hastaneyi ve arkadaşlarımı seviyor...

 
Çocuklarda yüksek ateş
Ateş vücut ısısının günlük oynamalarının üstüne çıkması olarak tanımlanan bir belirtidir. En sık nedeni enfeksiyonlar olsa da enfeksiyon dışı nedenlerle de yükselebilir. Ateş yüksekliği çocukları olan aileleri çok fazla endişelendirmekte ve bazı yanlışlıklara yönlendirmektedir. Bu yüzden yüksek ateş sırasında gereken müdahaleleri ve yapılmaması gereken davranışları bilmek ebeveynler için önemlidir.

Öncelikli olarak ölçüm sonucunun değerlendirilmesi bilinmelidir. Normal vücut ısısı 36.5-37ºC dir. Yapılan ölçümün, koltuk altından 37°C, ağızdan 37.5°C, kulaktan ve rektal 38°C üzerinde olması ‘ateş’ olarak tanımlanır. Aşırı ateş (hipertermi) ise 41°C üstü olarak tarif edilmelidir.

 
Ateş yüksekliği çocuklarda genellikle geçirilen enfeksiyonun en erken belirtisi olurken bazen de normal vücut işlevi sırasında da yükselmektedir. Ancak gün içinde sıkı giyinme, egzersiz yapma, havanın sıcak olması gibi etkenler bağlı olarak yükselebilir. Bu durumlarda, çocuğu oda sıcaklığında (24°C) yarım saat beklettikten sonra ölçümün tekrar edilmesi gerekmektedir.

Ateş ölçümü ağız, kulak içi, koltuk altı ve makattan yapılabilir. Ateş ölçümünde en pratik yöntem koltuk altından veya deri yolu ile ölçümün yapılmasıdır. Deri yolu ile ölçüm yaparken çocuğun çok sıkı giyinmemiş olmasına, ve ölçümün boyun, kasık gibi ana arterlerin olduğu bölgelerden yapılmamasına dikkat edilmelidir. En güvenilir sonuçlar kulaktan yapılan ölçümle alınabilir.

 
Ateşli hastayı değerlendirirken asıl önemli olan hastanın genel durumu ve eşlik eden şikayet veya bulguların olup olmamasıdır. Sadece ateş yüksekliği enfeksiyonun kesin göstergesi olarak kabul edilmesi yanlış olabilir ve gereksiz yere ilaç kullanımına yönlendirebilir.

Ateşle birlikte, halsizlik, uyuklama, titreme, iştahsızlık, başağrısı, baş dönmesi, kulak ağrısı, burun tıkanıklığı, ishal, geniz akıntısı, karın ağrısı, kusma, üç günden uzun süren balgamlı öksürük gibi belirtilerin olması büyük olasılıkla enfeksiyon lehine yönlendirecektir. Tabi ki enfeksiyonun tanısı hikaye ile sınırlı değildir. Mutlaka fizik muayenesi gerekirse kan tahlilleri ile doğrulandıktan sonra doğru ve akılcı ilaç tedavisine başlanmalıdır.

 
Ateş yüksekliği, çoğu zaman akşam aile bireyleri ile evdeyken çocuğun her zamankinden daha uysal ve daha yorgun bir şekilde davranması, uyuklama halinin görülmesi ile fark edilir. Akşam yemeğinde iştahsız olması veya yemek sonrası kusma görülmesi yine ateşin yükselebileceğini işaret etmektedir. Birçok aile bireyinin yaptığı en büyük yanlış çocuğun ateşi yükseldiğinde evde hiçbir müdahale yapmadan büyük bir telaş içinde acil servise başvurulmasıdır. Şu unutulmamalıdır ki ateş yüksekliğine ilk müdahale yöntemi sıvı içirilmesi, ince kıyafetler giydirilmesi ve çocuğun aktivitesinin azaltılmasıdır. Ateş 39°C üzerinde ise ateş düşürücü daha önce hekimin önerdiği dozda verilmelidir. Ateş düşürücü verildikten 30-60 dakika sonra hala ateş yüksekse ılık su ile duş aldırılmalıdır. Çocuğa duş aldırırken dikkat edilmesi gereken nokta kesinlikle titremesini engellemektir. Çocuk titremeye başlarsa suyun sıcaklığını kademeli olarak artırılır.

Ateş yüksekliğini fark eden  aile bireylerinin telaşlanmadan ve hekime başvurmadan önce evde ilk müdahaleyi mutlaka yapması gerekmektedir. Özellikle 6 ay ile 2 yaş arasında ilk ve tek çocuğu olan aile bireyleri acil servise çok aşırı bir stres ve endişe içinde başvurmaktadır. Oysaki endişelenmek yerine evde yapılması gerekenlerin bilinmesi ve uygulanması hem aile hem de çocuk için çok daha rahatlatıcı olacaktır.

 
Ateş yüksekliği olan çocukların, çok sıcak ortamlarda bulunmaması, üzerine sıkı kıyafetler giydirilmemesi, yatarken yün yorgan ve kalın battaniye kullanmak yerine ince yorganlar kullanması, soğuk su ile duş aldırılmaması, çok sıcak yiyecek ve içeceklerin verilmemesi, sirke, alkol, kolonya gibi irrite edici maddeleri vücuda temas etmesinin engellenmesi ve olabildiğince sakin ve gürültüsüz bir ortamda dinlenmesinin sağlanması  gerekmektedir.

Ailelerin ateşle ilgili bilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise ateşin bir hastalık değil, bulgu olduğudur. Bu sebeple hastalık-enfeksiyon kontrol altına alınana kadar (çoğu zaman bu süre 48-72 saat sürer) ateşli ve ateşsiz dönemler birbirini izleyecektir. 72 saatten uzun süren ateş durumunda hekime tekrar başvurulmalıdır.

Ateş yüksekliğine müdahale ettikten sonra ateşin belli düzeylerde tutulması için düzenli bir şekilde ateş düşürücü ilaçların kullanılması gerekmektedir. Vücudumuzda oluşan ateş beyin içerisinde hipotalamus denilen bölge tarafından kontrol edildiği için ağızdan alınan ateş düşürücülerin etkisi çok fazladır. Bu bölge üzerine düzenli olarak etki etmesi için kullanılan ateş düşürücülerin 6 veya 8 saatte bir düzenli bir şekilde verilmesi gerekmektedir.  Ateş düşürücü verilmeden önce hastanın ateşi tekrar ölçülmeli ve ateşi yüksek değilse ateş düşürücü dozu ateş yükselene kadar ertelenmelidir.

 
Ateş yüksekliği olan çocuklara yeterli derecelerde sıvı takviyesinin mutlaka yapılması gerekmektedir. Çocuklarda ateş yüksekliği sıvı kaybına neden olur. Bu yüzden ateşli hastalık dönemlerinde çocuklara normalden daha fazla sıvı vermek gerekmektedir. Su, ılık çorba, taze sıkılmış meyve suları günlük ihtiyacı olan ve ateş nedeni ile kaybedilen sıvıyı yerine koymaya yardımcı olacaktır.

Yüksek ateşli hastalık geçiren çocuklar, evde ateşsiz 24 saat geçirdikten sonra okula gidebilir. Okula başlama zamanı ile ilgili hekimin ek önerisi varsa mutlaka buna uyulmalıdır.

Düzenli olarak ateş düşürücü ilaç verildiği halde ateş yüksekliği olan çocuklarda sık sık ılık duş aldırılması ateşin hızlı bir şekilde düşmesine yardımcı olacaktır. Hekim kontrolü dışında antibiyotik başlanmamalıdır.

 
Ateşli bir bebek 3 aydan küçükse mutlaka hekimine veya acil polikliniğe başvurmalıdır. 3-6 ay arasındaki çocuklarda ateş yüksekliğinin 38.5°C'nin üzerinde olması, ek olarak, beslenmenin zayıflaması, sık kusmaların ortaya çıkması, vücudunda aniden ortaya çıkan mor beneklerin veya kızarıklıkların görülmesi, huzursuzluğunun olması, ağlama nöbetlerinin görülmesi, uykuya meyillin fazla olması, ishalinin olması, ağlarken gözyaşlarının az gelmesi, ağız kuruluğu; 6 aydan büyük çocuklarda 39°C veya daha yüksek ateş ölçülüyorsa ve buna ek olarak; ateş düşürücü verilmesine rağmen ateş yüksekliğinin devamlı olması halinde, yeterli sıvı almada veya beslenmede güçlük çekiyorsa (sık kusmaları veya günlük 6 ve üzerinde ishali varsa); sık idrara çıkma hikayesi ayrıca idrar yaparken yanma hikayesi varsa en kısa zamanda hastaneye baş vurulmalıdır. Bunun dışında kalan çocuklar, evde gerekli müdahale yapılarak sonraki gün poliklinik muayenesine getirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder