29 Temmuz 2012 Pazar

Beslenme

İnsanlar beni sürekli daha fazla yemem için uyarıyor, kimi görsem her gün yumurta yiyor muyum, süt içiyor muyum onu soruyor. Birçok konuyu önemsesem de yediklerimi düzenlemeyi beceremedim, içimden de pek gelmedi zaten, ben yazın çok yemek yiyemem ki. Hayır, her gün yumurta yemiyorum, haftada 2-3, sütü laktozsuz varsa içiyorum, zaten laktoz intoleransım vardı hamilelikle birlikte korkunç bir hal aldı, hasta gibi oluyorum, üstümden kamyon geçmiş gibi. Et yiyemiyorum, zaten sevmiyordum, şimdi iyice soğudum. Kan değerlerimi bunu bildiğim için gebelik öncesi çok yükseltmiştim, şimdilik depodan kullanıyorum, zaten yakında demir başlayacağımı düşünüyorum.
 
Birçok yerde gebelik için beslenme önerileri okudum, ikinci trimestrda her zamankinden 300 kal fazla almanın yeterli olacağı konusunda hemfikirler, bunun için de “yediklerime dikkat etmeyi” kestim, sanırım yeterli olmuştur. Kahvaltı etmeyi pek beceremezdim, onu yapıyorum, meyve yiyorum, tam bir “kahve insanı” olmama rağmen artık günde en fazla yarım fincan içebiliyorum, zaten canım da istemiyor. Alkol tabi ki içmiyorum, şarküteri, cips vs. kesinlikle yemiyorum, vitaminlerimi alıyorum. Bunların benim için yeterli olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar kötü beslenmediğimi, eksiklerimi gebelik öncesi yerine koyduğumu düşünüyorum, benim için ilginç ama bu konuda “rahat” davranıyorum.
 
Bunlar dışında hayat sakin ilerliyor, 15. haftadayız, evdeyim, az da olsa YDUS için çalışmayı deniyorum, arkadaşlarımla görüşüyorum, bebek için alışveriş merkezlerini geziyorum, şimdilik sadece “fikir” alıyorum. O kadar çok eşya ve o kadar çok seçenek var ki, öğrenmeye çalışıyorum, alışveriş için daha çok erken. Bu arada bebeğimin ilk hediyesi ve ilk oyuncağı da geldi, çok şirin bir tavşan, renkli ve ses çıkarıyor, Zeynep Cemre’den, onunla oynayacağını düşünmek bile şu anda inanılmaz geliyor. Kontrolüm 16. hafta bittiğinde, onu görmek ve daha çok, “iyi olduğuna” emin olmak için sabırsızlanıyorum.
 
 

14 Temmuz 2012 Cumartesi

13. hafta- İlk sınav başarılı

Prensesin ilk sınavı sayılan 11-14 testi (ikili test) sonuçları oldukça iyi çıktı. Yaşıma göre cut off değeri 1:762 olan Down Sendromu riski 1:50000, cut off değeri 1:5675 olan Trizomi 18/13 riski 1:99000 olarak geldi. Doktorum üçlü teste gerek olmadığını söyledi, bunu beklemiyordum, çok sevindim. Çıkıp kendimi alışverişe vurdum, ona üzerinde “I love mum” ve” I love dad” yazan iki çorap, kendime de bir pantolon, bir t-shirt ve bir elbise aldım. Böylelikle prensesin ilk eşyaları benimde ilk hamile eşyalarım alınmış oldu. Doktorum “kız demişiz, bakalım mı tekrar?” dedi ama ben değişiklik beklemediğim için yanaşmadım, “artık 3 hafta sonra kesin söylerim” dedi. Evde ve boş olduğum için bolca araştırma fırsatım oldu, ikili test βHCG düzeyi de cinsiyet için yol gösterici olabiliyor, genelde kız bebeklerde düzey daha yüksek oluyor. Buna dayanarak 30’un altındaki değerler için erkek, 50’nin üstündeki değerler için kız yorumu yapılabiliyor ve benimki 83. Artık pek şüphem kalmadı.

13. haftanın içindeyiz, artık daha hızlı büyümeye başlayacak, yukarı doğru yükselecek, bağlar zorlanacak ve ağrılarım olacak, başladı bile hatta. Benim de göbeğim en nihayetinde belirginleşecek ve kilo almaya başlayacakmışım, bakalım. İç organları oluştu artık, bundan sonra gelişecekler. İlk trimester bitiyor, o keyif alınmaya başlanan ikinci trimester başlıyor artık, sabırsızlıkla bekliyorum. Endişelerim daha az artık, neler yapmam gerektiği az-çok oturdu, kanamam yok, testler iyi çıkıyor, mutluyum…

12 Temmuz 2012 Perşembe

Çatlak patlak

Gebelik denince en korkutucu olaylardan biri de tabi ki sonrasında hatıra kalan çatlaklar. Her kafadan “vücudun eskisi gibi olmayacak, çatlakların olacak, göğüslerin sarkacak, kilolar gitmeyecek, benim şöyle oldu, böyle oldu” laflarını duymak, doğum yapmış arkadaşlarımı görmek, bu konuyu çok düşünmek istemesem de canımı sıkmaya başladı.

Spor yapmak önemli ama benim gibi zaten spor özürlü olup bir de yürümesi bile hematoma neden olan biri için zor görünüyor.  Kilo almadım şimdiye kadar ama daha erken, hem bir ay önceki MS atağından sonra gebeliğe normal kiloma göre +4 kg ile başladığım için bir süre daha almasan hiç fena olmaz. Göğüsler için iyi destek şart, hacimce arttıkları kesin ama sarkma için en önemli etken emzirme olmalı. Çatlak olayına gelince, her ne kadar doktor olsam da bir kadınım ve doğumlara bebek çıkana kadar sadece izleyici olarak giriyorum, bol bol gözlem yapma şansım oldu, dehşete düştüğüm ya da hayran kaldığım gebeler gördüm, vücut yapısının çok önemli olduğuna tanıklık yapabilirim. Yine de önlem almak önemli tabi ki. Evet, bağ dokusu ile ilgili, cilt kuruysa, bağ doku esnek değilse daha yoğun oluyor ama nemlendirip güçlendirmek için bir şeyler olmalı. Bir süre araştırdım, doğal olarak badem yağı, kakao yağı ve çeşitli diğer yağlar kullanılıyor ama badem yağının tüylenme yaptığını okudum birçok yerde. Bebeyağı, Bepanthene için de olumlu yorumlar var. Kozmetikler arasında çeşit çok, en olumlu tepkiler Mustela ve Lierac ürünleri için verilmiş. Ben Mustela’nınkini (Mustela Stretch Marks Double Action) aldım, 13. hafta bitince kullanmaya başlayacağım. Cildim kuru değildir, şimdiye kadar bu yüzden sıkıntı çektim, bakalım yararını görebilecek miyim? 

10 Temmuz 2012 Salı

It's a girl!


Gördüğüm tüm tahmin takvimleri ve aile, arkadaş çevresinin istekleri tuttu, bir kızımız olacak. Kendimi bir kızım olma ihtimaline pek alıştırmamışım, şaşırdım. İkili test için gittim sabah, ense kalınlığı, burun kemiği ölçüleri normal çıktı. En son bacaklarına doğru indi, “bacaklarının arasında pipi yok, kız diyelim mi?” dedi, tabi bu hafta daha erken olduğunu da ekledi. İnternetteki araştırmalarım sonucu genital tüberkülün kıza benzediği bariz ama… 12 hafta bitti, 3 gün sonra ikili test sonuçları çıkacak, bir dahaki ultrasonun ne zaman olduğunu sonuçları göstermeye gittiğimde öğreneceğim ama pek yanıldığını duymadım doktorumun. Ayhan kız hissettiğini söylemişti, yine o haklı çıktı. Bakalım, sanırım erkek olsa da benim alışma evrem zaman alacaktı, kızıma alışmaya çalışıyorum…

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Cinsiyet tahmini

Bebek dergilerini karıştırırken bir test gördüm, 10. haftadan itibaren sadece idrar örneği ile cinsiyet tahminini %82 oranında yapabildiklerini iddia ediyorlardı. Siteye baktım, Türkiye’ye yeni gelmiş, daha çok Amerika’dan tecrübeleri yayınlamışlar. Deneyimlerde tutturma oranının %90’a çıktığı yazıyordu, hatalarda genelde kız bebek için erkek çıktığını da forumlardan öğrendim. Reklamı gördüğümde 7-8. haftalardaydım, yüz vermedim ama 11. haftada özellikle tahminler artmaya başladığı için sipariş verdim.
Sabah idrarını kaba ekleyip rengi inceliyorsun, turuncu kız bebek demek, yeşil ise erkek, inanmaya inanmaya yaptım. Sonuçta yeşil renk oluştu, bir erkek. Genelde yanlış sonuçların erkek çıktığını okuduğum için şüpheyle yaklaştım. Herhalde emin olmamız için birkaç haftaya daha ihtiyacımız var, şimdilik eğlencelik olarak kaldı sanırım, ama belki de gerçekten bir oğlumuz olacaktır, yine bekliyoruz...


6 Temmuz 2012 Cuma

Okumak şart

11. hafta bitti, 12. Haftanın içindeyim, bulantı kalmadı, iştahım açıldı, söylendiği gibi yemeklere saldırmıyorum ama eskisi gibi aç da gezmiyorum. Enfeksiyon tetkiklerimin sonuçları temiz geldi, obsesyonlarım işe yaramış, sürekli yıkanarak kendimi korumayı becerebilmişim. Kanama durdu, içerde ne durumda bilmiyorum, salı günü öğreneceğim. Sadece Hb değerim 15’den 12’ye düşmüş, tamam pek et yediğimi söyleyemeyeceğim ama küçük vampir neredeyse anemi sınırına getirecek beni. Bunu da sormayı düşünüyorum, 3 ayda 3 gr normal mi?

Bu aralar cinsiyetini merak etmeye başladık, her şeyi işaret olarak görüyoruz, gözümüze kız çocuklar takılıyor, kızlar yanıma yanaşıyor, rüyamda kızlar görüyorum ama bakalım. Ayhan’da eskiden erkek çocuk isterdi ama şimdi “prenses” lafı ağzında sürekli. Babaanne ve dede de kız istiyor, arkadaşlarım kız diyor. Böyle olunca da ben bir oğlum olması yönüne kayıyorum tabi, muhalefet olacağım ya. Ama sonu ne olursa olsun “sağlıklı olsun da kız-erkek farketmez” diyerek bitiyor.

Bu arada ne kadar bir çok şeyi biliyor olsam da sürekli okumaya çalışıyorum. Hamilelikle ilgili birkaç kitap aldım. En önemlisi Dr. Kağan KOCATEPE’nin “9 Ay 10 Gün” isimli kitabı, hem çok açıklayıcı, hem bilimsel ama anlaşılabilir bir dilde, merak edilebilecek her şeyin cevabı da var içinde, başucu kitabım oldu bile. Kadın doğum ders kitaplarına göre çok daha tercih edilir üstelik.
 
İkincisi Ayşe ÖNER isimli bir hemşirenin kitabı, kendini doğum koçu olarak yetiştirmiş, ünlülerle çalışıyormuş. Daha magazinsel, eğlenceli ama işe yarayacak ve başka yerde böyle toplu halde bulunmayacak bilgileri içeren bir kitap. Beslenme, egzersiz, masaj, kremler, bebek eşyaları.. vs ile ilgili bilgiler içeriyor, kolay okunuyor, eğlenceli bir kitap.
 
Bir diğeri “Hamilelik Takvimi” isimli bir kitap, çeviri, yazarı Annette NOLDEN, her hafta için kısa kısa bilgiler, not alacak alanlar içeriyor, kitap okumak yerine dergi karıştırmak gibi ama öğrenecek bilgiler de çıkıyor tabi.
 
Son iki kitabım gebelik tecrübelerini içeriyor, belki benim de biraz daha bilgiyle harmanlayarak gerçekleştirmeyi planladığım gibi. Saba DENİZ’in “Bebekle Doğmak” ve Devrim ATILKAN’ın “Sihirli 40 Hafta” isimli kitapları. Tamamını okuyamadım ama insanın yalnız olmadığını hissettiriyorlar ve tabi ki eğlenceliler. Ders çalışmam gereken bu dönemde aralarda kaçamak yapıp bu kitapları kurcalamak bebeğimi hatırlattığı için keyifli oluyor.
 
 
 

2 Temmuz 2012 Pazartesi

11. hafta:Testler başlıyor

Gebelik birçok açıdan ardı ardına gelen testler demek. Bizim için de bu dönem başlıyor. İlk trimesterde yani ilk üç ayda yapılacak test, ikili test. Son görüşmemizde doktorum bizi iki hafta sonra ense kalınlığı ölçmek için çağırdı, bu ikili testin en önemli parametresi zaten. 11-14. haftalarda yapılıyor, ultrason ile ense kalınlığı ölçülüyor, sonra kan örneği alınıyor, β-HCG ve PAP-A düzeyleri bakılıyor. Bu değerler ve bazı bilgiler bilgisayar programına girildiğinde bebekteki Trizomi riski tespit edilebiliyor. Trizomi 21 yani Down ve Trizomi 18 yani Edwards sendromları. Heyecan ve gerginlik yaratan bir durum tabi ki, tüm kontroller ve testler gibi. Haftaya yaptıracağız, sonuçta da birkaç günde çıkar, beklemeye devam yani.
 
Kanama bu dönemde azaldı, günlerdir ciddi şekilde dinleniyorum, sanırım iyi geldi. Umarım bebiş de iyidir. Silifke’de poliklinikte kullandığım ultrasonu eve getirmemek için kendimle ciddi bir savaş halindeyim. Her ne kadar ultrason güvenli olsa da benim elimde doz aşımına sebep olabilir, bebekten çok, şu anda hematomun durumunu merak ediyorum ama eminim biraz daha büyüdüğünde bebeği görmek için de sürekli elim proba gidecektir. Şimdilik direniyorum, eski evde depoda duruyor, ne kadar uzun süre orada kalsa iyidir.
 
 
Bebişi babaanne ve dedesiyle tanıştırdık, sürpriz bir şekilde bir torun daha beklediklerini öğrendik, beklediğimiz heyecanı hissedemedim. İki torun ihtimali onları korkuttu. Zamanla alışacaklardır, yıllarca bekleyip iki tane bebekle birden karşılaşacak olmak endişe verici oldu onlar için, ikiz haberi alan aileler gibi sanırım.
 
Hayat yavaş yavaş düzene giriyor, tatil bitti, Ayhan çalışmaya başlıyor, ben de bir süredir aksattığım, kariyer planlarımın son halkası YDUS için çalışmaya kaldığım yerden devam etmeyi düşünüyorum. Yaklaşık iki aydır kitap yüzü görmediğim için “kaldığım yerden” biraz zor olacak ama toparlamaya çalışacağım. Zaten kasımdaki sınav son şansı gibi, bebişten sonra bir de özel hastanede başlarsam bir daha denemek bile çok zor olacaktır. Enfeksiyon tetkiklerimin sonuçları Çarşamba çıkacak, bir de gerginlikle onları bekliyorum. Sürekli gerilecek bir sebep buluyorum, sanırım huysuz bir bebek olacak.