6 Eylül 2012 Perşembe

Home sweet home

Hamileliğimin tümünü evde geçirebileceğimi hiç düşünmemiştim. Plan yaparken ara sıra kaçıncı haftaya kadar çalışabileceğim, enfeksiyondan korunmak için nasıl önlemler alabileceğim bile aklıma gelmişti ama evde olmak değil. Kardeşim bebek sahibi olmayı planlayıp işten ayrıldığında ona imrenmiştim, sanırım çok imrenmişim, ama bu benim için imkansız gibiydi. Şu anda 21. haftadayım ve 5. haftadan beridir evdeyim. Ondan öncesini bilmiyorum zaten. Bu aslında hamile olduğumu öğrenince alınmış bir karar değil, Silifke’de değil İstanbul’da olmasını istiyordum ve mecburi hizmetim vardı, mecburi hizmetimi bitirip döndükten sadece 3 gün sonra hamile olduğumu öğrendim, çok ama çok şanslıydım. Riskli geçen, kanamalarımın olduğu o ilk haftaları çalışarak geçirmek zorunda olmak korkunç olurdu. Tabi o çok endişeli, enfeksiyon korkusunu abarttığım dönemde de hasta çocuklarla olmayı hiç istemezdim. Yeni bir iş ve düzen için uygun bir dönem değildi.
 
Evde olmak bana iyi geldi, bol bol uyudum, dinlendim, kitap-dergi okudum, film izledim, internette zaman geçirdim, arkadaşlarımla görüşebildim, yeni taşındığım için evimle ilgilenebildim, bebek ürünleriyle ilgili araştırma yapma fırsatım oldu, uzak kaldığım modern yaşam ve alışveriş merkezi özlemimi giderdim, bol bol alışveriş yaptım, çok olmasa da sınav için çalıştım. Yemek yaptım ve kocam bu durumdan mutlu oldu. Sıkıldığım da oldu elbette, kendimi “işe yaramaz” hissettiğim de, çocuklarımı özlediğim de… Ama bu dönem “kendi” çocuğum için ve “geçici”, bunu hiç unutmadım… Birkaç ay sonra evde onunla birlikte olacağım, o zaman aktivitelerim oldukça değişecek, sonra da yeniden işe döneceğim elbette. Aslında döneceğim bir işim yok, aslında var da, hala Silifke Devlet Hastanesi çalışanıyım, oraya dönme şansım kalmadı. O zaman eminim bir gün evde kalabilmek bana ödül gibi gelecek. Her şeye rağmen şanslı olduğumu düşünüyorum, iyi değerlendirebilirsem biraz durmak aslında oldukça keyifli…
 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder