16 Kasım 2012 Cuma

Okuyorum...

Hamilelik haftam ilerlediği için gebelik kitapları yerini çocuk gelişim kitaplarına bıraktı. Sağlıkla ilgili kısımlarını geçsem de gelişim ile ilgili kısımlar fikir almak açısından önemli bence. Sonuçta pediatri asistanlığı sırasında sağlıkla ilgili çok tecrübemiz oluyor ama çocuk yetiştirme konusunda her şeyi bilmeye imkan yok. Bu konuda farklı yöntemler var, gözlemlerim sonucu kafamda yerleşmiş birçok fikir var ama toparlayıp bir yöntem belirlemek gerekiyor. Bebeğimle yaşamaya başladığımızda eminim her şey daha netleşecektir. Sonuçta onun talepleri de birçok şeyi yönlendirecek ama sınırları önceden belirlemek önemli.

Çocuk yetiştirmek konusunda birbirinden farklı iki kitap ve iki yöntem var, şu aralar çok popüler. İlki “Doğal Ebeveynlik”; Dr. William Sears isimli bir pediatristin geliştirdiği bir yöntem. Önceliği bebeğin taleplerine veriyor, onun isteklerini ilk sırada tutuyor. Amacını başarılı, uyumlu, becerikli, hayranlık uyandıran, sevecen, ayakları yere basan, kendinden emin, ilgili, açık yürekli, şefkatli, özgüvenli, yakın, düşünceli ve meraklı olarak sıraladıkları niteliklere sahip bireyler yetiştirmek olarak tarifliyor. Bunun için yedi farklı bağlanma yöntemi belirlenmiş; bebekle doğumda bağ kurmak, bebeği emzirmek, bebeği askıyla taşımak, bebeğe yakın uyumak, bebeğin ağlamasını dikkate almak, denge ve sınırlar, bebek eğiticilerine dikkat etmek.

Okumaya başladığımda ilgimi çekti ancak devam ettikçe bana uygun olmadığını fark ettim. Benim gibi kontrollü, planlı birinin böyle çocuk yetiştirebileceğini sanmıyorum. Fikir alınabilecek bölümleri var, bebeği askıyla taşımak bana hoş geldi ya da emzirmek, ağlamasını dikkate almak tabi ki önemli ama her defasında mı? Sonunu getiremedim zaten ama bu derece popüler olduğuna göre belki de benim kaçırdığım bir şeyler vardır. Şimdilik bıraktım belki sonra tekrar denerim.

İkincisi orijinal adıyla “Secrets of the Baby Whisperer”, Türkçeye” Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler” olarak çevrilen, kimi anne babanın biraz zorlayıcı bulduğu ancak birçok ebeveynin de başucu kitabı haline gelen bir kitap. Bunda da belirlemiş yöntemler var ama hayatı rutine sokmayı amaçlayan, bebeğe düzenli yaşamayı öğretmeyi hedefleyen ve elbette bana çok daha çekici gelen yöntemler. Kitabın yazarı Tracy Hogg’un adı geçince üç şey geliyor akla:

1. E.A.S.Y rutini
2.Şşşş-pat yöntemi
3.Yatır-kaldır yöntemi

İlk bölümde Hogg’un E.A.S.Y. adını verdiği Beslenme (Eat), Aktivite (Activity), Uyku (Sleep) ve Sizin Zamanınız (Your Time) olarak tekrarlanan bir yöntemden bahsediliyor, ve kitaptan cümlelerle şöyle deniyor:

“(Gün içinde) sahip olduğunuz bir rutininiz vardır.  …  Kazara rutininiz bozulacak olursa, tüm gününüzün berbat olması işten bile değildir.  … İnsanoğlu -çoğu hayvan gibi- gereksinimlerinin ne zaman ve nasıl karşılanacağını, her birinin ardından ne geleceğini bilmek ister.

Ailenin yaşantısını düzenli kılan, günün yapılanmasını sağlayan bir rutin düşünün. Bu öngörülebilir durum, biz yetişkinler kadar bebekler ve küçük çocuklar için de çok önemlidir.

Bebeklerinin farklı ağlayışlarını ayırt etmeye başlayan anne-babalar kendilerine güven duymaya başlarlar.

Düzenlenmiş bir rutin, planlanmış bir “program” değildir: Bir bebeğin gününü saate bağlayamazsınız. Bebeğinizin işaretlerini izlemek yerine saate bakarsanız çok önemli sinyalleri de kaçırabilirsiniz (altı haftalık bir bebeğin birinci esnemesi, altı aylık bir bebeğin gözünü ovuşturması gibi)

E.A.S.Y. sistemindeki en önemli nokta, sürekli olarak zaman birimlerine odaklanmak yerine, çocuğunuzun aç veya yorgun olduğunda ya da aşırı uyarıldığında vereceği işaretleri okumaya çalışmaktır. Dolayısıyla, eğer bir gün biraz erken acıkırsa veya yatırma “zaman”ından önce yorulmuş gibi görünüyorsa, saatin sizi tehdit etmesine izin vermemeniz gerekir.”

Yazar Hogg, bebeklerin hayatındaki rutinin önemini şöyle açıklıyor: “Ailenin yaşantısını düzenli kılan, günün yapılanmasını sağlayan bir rutin düşünün; bu öngörülebilir durum, biz yetişkinler kadar bebekler ve küçük çocuklar için de çok önemlidir. … Düzenlenmiş rutin, planlanmış bir program değildir. … Bir bebeğin gününü saate bağlayamazsınız. … E.A.S.Y. sistemindeki en önemli nokta, sürekli olarak zaman birimlerine odaklanmak yerine, çocuğunuzun aç veya yorgun olduğunda ya da aşırı uyarıldığında vereceği işaretleri okumaya çalışmaktır.

Hogg’un kitapta sık sık kullandığı “Hatalı Ebeveynlik” tabiri, bazı okurlarda antipati yaratabiliyor. Hogg, “hatalı ebeveynliği” şöyle tanımlıyor: “Büyükannemin dediği gibi, ancak devam edebileceksen başla. Maalesef, başı sıkıştıklarında bazı anne-babalar bebeklerinin ağlamasını durdurmak veya iki-üç yaşındaki çocuklarını acilen sakinleştirmek için, sadece o anı kurtaracak ‘herhangi bir şey’ bulma yoluna gidiyorlar. Çoğunlukla da o ‘herhangi bir şey’ ileride mutlaka kurtulmak zorunda kalacakları kötü bir alışkanlık halini alıyor. İşte hatalı ebeveynlik.”
 
Okuyunca çok cazip geliyor, bir rutin oluşturabilmek ve bebeği bu rutinle büyütebilmek kocamla bizim en büyük hayalimiz. Tamamen olmasa da başarılı olduğunu söyleyen aileler olduğunu bilmek beni heveslendiriyor ama en doğrusunu kızım gelince göreceğiz. Yatır/Kaldır yöntemi ise bir uyku düzeni kurmayı ve bebeğin kendi başına uyumasını sağlamayı hedefliyor, ütopik görünüyor ama başarı sağlanabilirse muhteşem olmalı. Tabi ki bu yöntemler bir mucize yaratmıyor, sabırlı olmak, tekrarlamak ve en önemlisi bebeği tanımak şart. Bazı bebeklerin karakteri bu yöntemlerin hiç birini denemeye imkan vermeyecek kadar zor oluyor. Kitapta Yatır/Kaldır yöntemi de şöyle anlatılıyor: “Yatır/Kaldır yöntemini üç aylıktan bir yaşına kadar olan, uyku uyuma becerilerini henüz edinememiş bebeklerde kullanıyorum. Bu yöntem uykuya hazırlık ritüeli ile benzerlik taşımaz. Daha çok bir son çare yöntemi gibidir. Yatır/Kaldır yöntemi bir sihirbazlık numarası değildir. Çok fazla çalışma gerektirir. Bebeğiniz ağladığında odasına girersiniz. Önce onu en yumuşak ses tonunuzla, hafifçe sırtına vurarak sakinleştirmeye çalışırsınız. … Eğer ağlamaya devam ederse onu kaldırırsınız. Ağlamayı kestiği anda tekrar yatağına koyarsınız, ama bunu yaparken bir saniye bile gecikmemeniz gerekir. Unutmayın, onu rahatlatmaya çalışıyorsunuz, uyutmaya değil, bunu kendi için kendi yapacak.”
 
Bu olayı bebek uyuyuncaya kadar tekrar ediyorsunuz. Ortalama olarak bir yatır/kaldır uygulamasının 20 dakika sürdüğünü söylüyor Tracy Hogg. Çok uzun ve ayrıntılı bir kitap, tamamını okumayı ve denemeyi istiyorum ama bakalım kızım bu yöntemler için ne düşünecek?Psikoloji açısından Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu’nun “Çocuk Ruh Sağlığı” kitabını aralıklı olarak kurcalıyorum, çok tıbbi değil, rahat okunabiliyor ve çocuk psikolojisi ile ilgili iyi öneriler içeriyor. Psikolog Dilek Kırcıoğlu’nun “Çocukla Birlikte Büyümek” isimli kitabı da çocukların olumsuz davranışlarını kontrol altına almaya yardımcı olmayı amaçlıyor, göz atılabilir.
 

 
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları konusunda ise Dr. Erhan Ateş’in “Modern Bebek Bakımı” ve “Modern Çocuk Bakımı” isimli iki kitabı var. Benim için çok anlamlı değil ama güncel ve faydalı bilgiler içeriyorlar, okumak gerek.
 

 
Son kitabımı ise çok daha fazla seviyorum. Tanışma fırsatı bulduğum, saygı ve hayranlık duyduğum çocuk psikiyatrisi uzmanı Prof. Dr. Yankı Yazgan ve pediatrist eşi Dr. Şule Yazgan’ın birlikte yazdığı “Çocuğunuz Sizden Ne Bekliyor?” isimli kitap. Soru-cevap şeklinde, okuması kolay, konu başlıkları çok faydalı. Yıllardır karşılaştıkları soruları ve tecrübelerini kapsıyor. Mesleki açıdan da fayda görebileceğim bir kitap, bazı soruların cevaplarını pediatri eğitimi sırasında öğrenemiyoruz, düşünerek bulmak gerekiyor. Bu kitap düşünmeme de yardımcı oluyor ama cevaplar çok iyi ve tatmin edici. “Mutlaka okunmalı” diyebileceğim bir kitap kesinlikle.
 
 
Okumak, bilmek iyidir, kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Ve tabi ki “Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz.”

1 yorum: