27 Aralık 2012 Perşembe

Normal mi, anormal mi?

 “Doğum şekline karar vermek?” bence bana düşen bir şey değil, hiçbir zaman da böyle düşünmedim. “Nasıl doğuracaksın?” diye soranlara sürekli henüz doktorumun karar vermediğini söylüyorum. Doğum şekline, hele ki zamanına karar vermeyi dehşetle karşılıyorum. Normal doğum yapabilmeyi çok isterim ama normal olacak diye de ısrarım yok, öyle bir saplantı içinde de değilim. Bunun bilmekle ilgisi de yok, benim kadar bilmeyen birçok kadın bebeğini nasıl ve ne zaman doğuracağına karar vermiş olabiliyor. Belki de bilmemekle ilgisi vardır.

Otuz beşinci haftayı bitirdik, elbette aklımda sürekli doğum var, normal doğarsa nasıl olur, sezaryen yapılırsa neler yaşarım diye düşünüyorum, keşkelerim de oluyor ama şimdilik bekliyorum. Yöntem konusunda ısrarcı olmayı kabul edemiyorum. Benim ve bebeğimin sağlığı için hangisi daha iyi olacaksa öyle doğacak elbette.

Pediatristler bebek için daha az risk taşıdığı için sezaryeni tercih ederler genelde. “Kıymetli bebek” diye bir kavram vardır, ileri yaşta ya da tedavi yöntemlerinin desteği ile hamile kalmış annelerin bebekleri için kullanılır. Yani bir başka bebeğe sahip olma ihtimalleri daha düşük annelerin bebekleri bir anlamda. İşte bu durum, yani “kıymetli bebek” sezaryen için bir endikasyon oluşturur. Pediatristler için bebekler kıymetli olduğundan genelde sezaryen tercih edilir. Kural değil elbette, tercih sadece. Ben çok net ve kararlı değilim bu konuda. Normal doğumda elbette bebek için avantajları olan bir yöntem ama annenin daha kolay toparlanmasını sağlaması en büyük avantajı. Benim hastalığımın olması da durumu etkiliyor tabi, stres altında kalmak MS ataklarını tetiklediğinden kadın doğum doktorumun yanında nöroloğumun fikri de önem kazanıyor. Kısa zaman içinde bir netlik sağlanacağını düşünüyorum ama henüz nasıl bir doğum yapacağımı bilmiyorum. Zaten önemli olan da kızımızın sağlıkla doğması değil mi?

Normal ve sezaryenle doğum

Doğal doğum, genel olarak mümkün olduğu kadar müdahale yapılmayan doğum anlamına geliyor. Gebeliğin normal sürecinde işlemesi ve doğumla tamamlanması yüzyıllardır devam eden bir süreç zaten, fizyolojik bir olay, hastalık olmadığı için tıbbi müdahalenin olması da gerekmiyor. Ancak günümüzde anneler doğuma eski doğallıkla hazırlanmıyor; çalışma şartları, fiziksel aktivitenin azlığı, sunulan medikal imkanlar, risk almak istememek ve planlı yaşamaya alışılmış hayatlar sezaryen oranlarında artışa sebep oluyor.

Tüm dünyada, ülkemizde olduğu gibi sezaryen oranları artmakta olduğundan günümüzde bu önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Aslında son yıllarda özellikle entelektüel düzeyi yüksek olan kadınlarda normal doğumla ilgili bir uyanış var gibi, son dönemde normal doğum moda oldu. Ünlülerin tercihlerinin bu yönde olması, popülerleşen doğuma hazırlık kurslarının varlığı da normal doğumun seçilmesini sağlıyor. Birçok platformda normal doğuma özendirilmeye, doktorlara bu konuda kotalar getirilmeye çalışılıyor. Tüm bunların sonucunda normal doğum on yıl öncesine göre daha popüler hale geldi ama tercihler ne kadar bilinçli yapılıyor, net değil. Önemli olan avantajları ve dezavantajları bilerek, doğru karar verebilmek.

Normal doğum; fizyolojik ve sağlıklı olan doğal süreçtir. Hormonlar ve annenin vücudu gerektiği gibi çalışır, bebek onun için en doğru zamanda ve hazırlanmış olarak dünyaya gelir, ilaç almamış olur. Anne doğum sonrası kısa sürede normal yaşantısına dönüp bebeğiyle ilgilenebilir. Kanama ve enfeksiyon riski daha azdır. Anne psikolojik olarak daha iyi hisseder, bebeğe daha kolay bağlanır, emzirme daha erken dönemde başlar. Bebekte solunum ve barsak problemleri ile alerjik hastalıklara daha az rastlanır. Bununla birlikte doğum sonrası perinede yırtık ya da kesiye (epizyotomi) bağlı ağrı ve cinsel fonksiyon bozukluğu gibi yan etkiler olabilir. Kaslarda gevşemeye bağlı idrar kaçırma ortaya çıkabilir. Doğumun uzaması ya da müdahale gerektirmesi sonucu bebekte oksijensiz kalma sonucu sekeller meydana gelebilir ki bu normal doğumun en korkutucu soncu olarak kabul edilebilir.
 
Sezaryen doğumun avantajı planlı bir doğum sağlamasıdır. Risk altındaki bebeklerin (prematüre, iri bebek, anomalili bebek, düşük tartılı bebek… vs.) doğum stresini yaşamadan dünyaya gelmesine olanak tanır. Ancak ciddi bir ameliyat olduğu için bir batın ameliyatının tüm risklerini taşır. Anesteziye bağlı komplikasyonlar, pıhtı oluşumu ve felç riski, organ yaralanmaları, daha fazla kan kaybı, yara yerinde enfeksiyon, ağrı ve yapışıklıklar olası risklerdir. Hastanede kalış süresi uzundur, annenin bebeği ile buluşması, ona bağlanması ve emzirme gecikir. Doğum sayısını sınırlar, ikinci hamilelikte dış gebelik, plasentanın yanlış yerleşimi, infertilite gibi durumların oranı artar.
 
Avantaj ve dezavantajlara bakıldığında planlı sezaryenin zamanlamanın planlanması dışında önemli bir avantajı görülmüyor. Ancak doğumda olası bir risk saptandığında ve tıbbi endikasyon ortaya çıktığında hayat kurtarıcı olacağı kesin. En mantıklı olan doğum süreci başladığında normal doğuma olanak tanımak, olası bir aksilikte sezaryen ihtimaline karşı yeterli tıbbi müdahaleye ve hekime ulaşabilir durumda olmak gibi görünüyor. Sezaryenin en kabul edilebilir olduğu durum, doğum süreci başladıktan sonra endikasyon ortaya çıkarsa yapılan şeklidir zaten.

4 yorum:

  1. Dr Hanım tekrar merhaba :) bir aksilik olmazsa 22 Mayıs' ta kızımı sezaryen ile dünyaya getireceğim ama inanın bu konular gündeme gelince herkes Jinekolog operatör kıvamına geliyor vay doğal değilmiş vay bebek bir anda dünyaya gelince şoka uğruyormuş (ki ben bunu Prof İbrahim Saracoğlu' dan duydum Tv de) bebek ciğeri gelişmeden doğarmış, o dikiş hayat boyu başına bela sızlar bilmem ne sütün gelmez daha neler neler bunları duymamaya çalışıyorum ama yine de bir şekilde beni buluyor tekrar size sormak istedim bu sezaryen o kadar mı kötü bir şey Dr Hanım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, çok az kalmış bebeğinize kavuşmanıza, ne güzel... Ne yazık ki sezaryen doğumla ilgili duyduklarınızın hepsinde gerçeklik payı var. Özellikle doğum eylemi başlamadan yapıldığında gerçekten de bebek hazır olmadığı için travmatik olabiliyor. Doğum anı bebeğin akciğerlerinin hazırlanması için önemli, bu dönemi kaçırmak da, sıkıntı yaratabiliyor. Uzun uzun yazdım zaten, geçerli bir neden olmadıkça sezaryen yapılması uygun değil aslında, tüm dünyada da böyle zaten. Ülkemizde çeşitli nedenlerle sezaryen oranı yüksek gerçekten, sizin için neden öyle planlandı bilmiyorum ama bebeğiniz için en doğrusuna doktorunuz karar verecektir. Bunları düşünüp dert etmeyin. Bilmenizde de fayda var, akciğer gelişmemeli elbette kalıcı değil, dikiş ağrısı her ameliyatta olduğu gibi, süt gerçekten ilk gün gelmiyor

      Sil
    2. Bu gibi sıkıntıları düşünmeden bebeğinize odaklanmaya çalışın bence... Bol şans ve sevgiler...

      Sil
    3. anlıyorum, ben aşılama ile hamile kaldığım için Dr um kıymetli bebek :) dedi sezaryen ile alalım dedi artık katlanacağız yapacak bir şey yok cevabınız için çok teşekkürler yeni yazılar bekliyoruz :) Sevgiler

      Sil