Birkaç test var zaten
yapılacak, tamamlayamadık. Topuk kanı tamam da hastanenin odyometri cihazı
yenileniyormuş, elimiz boş döndük. Obsesif anne ben, daha ilk gece Dora’nın
duymadığını düşünerek başında telefon çaldırmış ve mini kuzumun sıçramasına
sebep olmuştum. İşittiğine sonra birçok defa şahit olduğumuz için bu konu da
için rahat neyse ki, bir ayına kadar yaptıracağız. Kalça ultrasonu ile aynı
güne denk getirebilirsem hastaneye bir defa girmiş olacak, çok irrite oluyorum
onu hastaneye sokunca.
Obsesyonlarım artarak devam
ediyor, enfeksiyon endişelerim hala maksimumda, herkese elini yıkatıyorum,
kimseye dokundurmuyorum. Henüz çok küçük ve çok hassas, umarım biraz
büyüdüğünde ben de rahatlarım.
Benim kontrolüm de tamam,
bir sorunum yok. Göbeğim biraz küçüldü, ilk gün 5 aylık kadardı, şimdi 3 ay
civarı ama o kadar gevşek ki… Karın kaslarımı hissedemiyorum, beni terk etmişler sanki. Eski haline
dönebilmesi için çok uğraşmam gerekecek. Artı 17 kg ile bitirdim gebeliği, son
aylarda çok hızlı tartı aldım. Doğum sonrası sadece 6 kg gitmişti, gerçek kayıp
için ödemlerin geçmesini bekliyorum. Özellikle ayaklarım çok şişmişti, son iki
haftada, henüz normale dönemediler. Kesin kalanı belirleyip duruma göre bir
hedef ve bir plana ihtiyacım var ama spor yapabilmem için çok erken, en az üç
ay aktif olarak imkansız, belki
gebelikte yaptığım gibi yürüyüşle başlarım. Bakalım toparlanmaya çalışıyoruz
kızımla…
Yenidoğan tarama testleri
Yenidoğan döneminde
yapılacak birkaç test ile önlenebilir bir grup hastalığın erken tanı ve
tedavisi mümkün olmaktadır. Bebeğin topuğundan alınan birkaç damla kan, işitme
testi ve kalça ultrasonu minik meleklerin hayatını değiştirebilir. Yenidoğanlara yapılacak bu testler, bebekken tanısı ve tedavisi çok kolay
olan pek çok ciddi hastalığın ilerlemesini önlediği gibi, bebek ölümlerinin
azalması açısından da büyük önem taşıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın her yenidoğan bebekten istediği
üç test fenilketonüri, TSH ve biotinidaz taraması çok önemli ve mutlaka
yapılması gerekiyor. Fenilketonüri, doğumsal metabolik bir hastalık, teşhisi ve
tedavisi oldukça kolay. Merkezi sinir sistemini etkiliyor, zeka geriliğine yol
açıyor. Bebeğin beslenmesine dikkat edilerek, gıda ile aldığı fenilanin miktarı
azaltılıyor, bu maddeler normal sınırlara geldiğinde bebek sağlığına kavuşuyor.
Ancak hastalığın tespiti geç kalındığında, bebeğin zekasında geri dönülmez
hasarlar oluşabiliyor. TSH ölçülerek, bebeğin tiroid bezinin sağlıklı çalışıp
çalışmadığı kontrol ediliyor. Hipotiroidi denilen tiroid hormonunun
yetersizliği de nöromotor gelişimini etkilediği için zeka geriliğine neden
olabiliyor. Biotinidaz bir enzim, eksikliği zeka geriliğinden işitme kaybına,
göz sinirlerinin yeterince gelişmemesine kadar birçok soruna yol
açabiliyor. Biotinidaz eksikliği ilaçla tedavi edilebiliyor.
Taramada örnek alma zamanı oldukça önemli bir konu.
Sağlık Bakanlığı, her bebekten eksiksiz olarak kan alınabilmesi için hastaneden
taburcu olmadan önce testlerin yapılmasını istiyor. Ancak test yapılmadan önce
yeterince beslenemeyen bebeklerde yanlış sonuç çıkma ihtimali yüksek. Bu
nedenle Sağlık Bakanlığı, bebekler 10 gününü doldurunca ikinci kez testin
tekrarlanmasını istiyor. Bu üç testte de bebekten kan almak için en uygun
dönem, üçüncü ve beşinci gün arası olarak kabul ediliyor. Hipotiroidide üçüncü
haftadan sonra konan teşhis, tedavide başarı oranını düşürüyor. Tanısı konmayan
çocuklar; hastaneye zeka veya gelişme geriliği, beslenememe, sürekli uyuma,
kaba yüz ve ses, ciltte ve saçta kuruluk, hipotoni bulgularıyla geliyor.
Metabolik hastalıkta ise kan şekeri düşüklüğü, nöbet, anormal ter ve idrar
kokusu, kas tonusu değişiklikleri, ciddi enfeksiyonlarla bebek hastaneye
getiriliyor.
Yenidoğan dönemindeki önemli
terstlerden biri de kalça çıkığının saptanması için yapılan ultrason. Çocuk ortopedistinin yanı sıra bu ölçüleri almayı iyi bilen bir radyolog
da testi yapabiliyor. Kalça ultrasonunda en doğru sonuç için testin, riski olan
bebeklerde ilk haftada, diğerlerinde bir ayını doldurunca yapılması gerekiyor.
İkiz gebeliklerde, ailede benzer öyküsü olanlarda, makat geliş doğumlarda kalça
çıkığı riskinin arttığı biliniyor.
Çocuk doktorlarının rutin muayenesinde kalça çıkığı testlerinin yapılması
gerekiyor ancak muayene ile her zaman gelişimsel kalça bozukluğunu tespit
edemeyebilir. Bu aşamada da ölçümlerin önemi ortaya çıkıyor. Kalça çıkığı
teşhisi konulan bebeklere, kalça kemiğinin yuvasında kalmasını sağlayan özel
bandajlar takılıyor. Böylece ileride ortopedik ve psikolojik sorunlara yol
açabilecek durumlar baştan engellenmiş oluyor.
İşitme testi de Sağlık Bakanlığı kararıyla standart olarak uygulanan bir
test, sağırlığın erken teşhisi ve tedavisinde büyük önem taşıyor. Test için en
uygun zaman bebek 48 saatlik olduğunda, bu nedenle taburculuktan önce yapılması
planlanıyor. Tercihen bir odiolog (işitme testi uzmanı) ya da bu konuda
eğitimli bir hemşireyle birlikte yapılan testte, cihazın hassasiyeti kadar
yapan kişinin deneyimi de önemli. Test sırasında, sessiz bir ortamda, kulaklarının
içine verilen ses dalgasına bebeğin verdiği tepki ölçülüyor. Bebeklerde
işitmenin yeterli olduğu seviye, 30 desibel. Her 1.500-2.000 doğumun birinde,
bebekte işitme problemi görülüyor. Testte bebeğin işitmediği ortaya çıkarsa,
orta düzeydeki işitme kayıpları kulaklıkla giderilebiliyor. Daha ileri
düzeydekiler ise ‘Koklear implant’ yöntemiyle tedavi ediliyor. Ailesinde
doğuştan işitme özürlü olanların, dış kulağında anormallik görülen bebeklerin
veya prematürelerin kesinlikle bu teste tabi tutulması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder