20 Ocak 2013 Pazar

Tarama

Birkaç test var zaten yapılacak, tamamlayamadık. Topuk kanı tamam da hastanenin odyometri cihazı yenileniyormuş, elimiz boş döndük. Obsesif anne ben, daha ilk gece Dora’nın duymadığını düşünerek başında telefon çaldırmış ve mini kuzumun sıçramasına sebep olmuştum. İşittiğine sonra birçok defa şahit olduğumuz için bu konu da için rahat neyse ki, bir ayına kadar yaptıracağız. Kalça ultrasonu ile aynı güne denk getirebilirsem hastaneye bir defa girmiş olacak, çok irrite oluyorum onu hastaneye sokunca.
 
Obsesyonlarım artarak devam ediyor, enfeksiyon endişelerim hala maksimumda, herkese elini yıkatıyorum, kimseye dokundurmuyorum. Henüz çok küçük ve çok hassas, umarım biraz büyüdüğünde ben de rahatlarım.
 
Benim kontrolüm de tamam, bir sorunum yok. Göbeğim biraz küçüldü, ilk gün 5 aylık kadardı, şimdi 3 ay civarı ama o kadar gevşek ki… Karın kaslarımı hissedemiyorum,  beni terk etmişler sanki. Eski haline dönebilmesi için çok uğraşmam gerekecek. Artı 17 kg ile bitirdim gebeliği, son aylarda çok hızlı tartı aldım. Doğum sonrası sadece 6 kg gitmişti, gerçek kayıp için ödemlerin geçmesini bekliyorum. Özellikle ayaklarım çok şişmişti, son iki haftada, henüz normale dönemediler. Kesin kalanı belirleyip duruma göre bir hedef ve bir plana ihtiyacım var ama spor yapabilmem için çok erken, en az üç ay aktif  olarak imkansız, belki gebelikte yaptığım gibi yürüyüşle başlarım. Bakalım toparlanmaya çalışıyoruz kızımla…
 
Yenidoğan tarama testleri
Yenidoğan döneminde yapılacak birkaç test ile önlenebilir bir grup hastalığın erken tanı ve tedavisi mümkün olmaktadır. Bebeğin topuğundan alınan birkaç damla kan, işitme testi ve kalça ultrasonu minik meleklerin hayatını değiştirebilir. Yenidoğanlara yapılacak bu testler, bebekken tanısı ve tedavisi çok kolay olan pek çok ciddi hastalığın ilerlemesini önlediği gibi, bebek ölümlerinin azalması açısından da büyük önem taşıyor.
 
Sağlık Bakanlığı’nın her yenidoğan bebekten istediği üç test fenilketonüri, TSH ve biotinidaz taraması çok önemli ve mutlaka yapılması gerekiyor. Fenilketonüri, doğumsal metabolik bir hastalık, teşhisi ve tedavisi oldukça kolay. Merkezi sinir sistemini etkiliyor, zeka geriliğine yol açıyor. Bebeğin beslenmesine dikkat edilerek, gıda ile aldığı fenilanin miktarı azaltılıyor, bu maddeler normal sınırlara geldiğinde bebek sağlığına kavuşuyor. Ancak hastalığın tespiti geç kalındığında, bebeğin zekasında geri dönülmez hasarlar oluşabiliyor. TSH ölçülerek, bebeğin tiroid bezinin sağlıklı çalışıp çalışmadığı kontrol ediliyor. Hipotiroidi denilen tiroid hormonunun yetersizliği de nöromotor gelişimini etkilediği için zeka geriliğine neden olabiliyor. Biotinidaz bir enzim, eksikliği zeka geriliğinden işitme kaybına, göz sinirlerinin yeterince gelişmemesine kadar birçok soruna yol açabiliyor. Biotinidaz eksikliği ilaçla tedavi edilebiliyor.
 
Taramada örnek alma zamanı oldukça önemli bir konu. Sağlık Bakanlığı, her bebekten eksiksiz olarak kan alınabilmesi için hastaneden taburcu olmadan önce testlerin yapılmasını istiyor. Ancak test yapılmadan önce yeterince beslenemeyen bebeklerde yanlış sonuç çıkma ihtimali yüksek. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı, bebekler 10 gününü doldurunca ikinci kez testin tekrarlanmasını istiyor. Bu üç testte de bebekten kan almak için en uygun dönem, üçüncü ve beşinci gün arası olarak kabul ediliyor. Hipotiroidide üçüncü haftadan sonra konan teşhis, tedavide başarı oranını düşürüyor. Tanısı konmayan çocuklar; hastaneye zeka veya gelişme geriliği, beslenememe, sürekli uyuma, kaba yüz ve ses, ciltte ve saçta kuruluk, hipotoni bulgularıyla geliyor. Metabolik hastalıkta ise kan şekeri düşüklüğü, nöbet, anormal ter ve idrar kokusu, kas tonusu değişiklikleri, ciddi enfeksiyonlarla bebek hastaneye getiriliyor.
 
Yenidoğan dönemindeki önemli terstlerden biri de kalça çıkığının saptanması için yapılan ultrason. Çocuk ortopedistinin yanı sıra bu ölçüleri almayı iyi bilen bir radyolog da testi yapabiliyor. Kalça ultrasonunda en doğru sonuç için testin, riski olan bebeklerde ilk haftada, diğerlerinde bir ayını doldurunca yapılması gerekiyor. İkiz gebeliklerde, ailede benzer öyküsü olanlarda, makat geliş doğumlarda kalça çıkığı riskinin arttığı biliniyor.
Çocuk doktorlarının rutin muayenesinde kalça çıkığı testlerinin yapılması gerekiyor ancak muayene ile her zaman gelişimsel kalça bozukluğunu tespit edemeyebilir. Bu aşamada da ölçümlerin önemi ortaya çıkıyor. Kalça çıkığı teşhisi konulan bebeklere, kalça kemiğinin yuvasında kalmasını sağlayan özel bandajlar takılıyor. Böylece ileride ortopedik ve psikolojik sorunlara yol açabilecek durumlar baştan engellenmiş oluyor.
 
İşitme testi de Sağlık Bakanlığı kararıyla standart olarak uygulanan bir test, sağırlığın erken teşhisi ve tedavisinde büyük önem taşıyor. Test için en uygun zaman bebek 48 saatlik olduğunda, bu nedenle taburculuktan önce yapılması planlanıyor. Tercihen bir odiolog (işitme testi uzmanı) ya da bu konuda eğitimli bir hemşireyle birlikte yapılan testte, cihazın hassasiyeti kadar yapan kişinin deneyimi de önemli. Test sırasında, sessiz bir ortamda, kulaklarının içine verilen ses dalgasına bebeğin verdiği tepki ölçülüyor. Bebeklerde işitmenin yeterli olduğu seviye, 30 desibel. Her 1.500-2.000 doğumun birinde, bebekte işitme problemi görülüyor. Testte bebeğin işitmediği ortaya çıkarsa, orta düzeydeki işitme kayıpları kulaklıkla giderilebiliyor. Daha ileri düzeydekiler ise ‘Koklear implant’ yöntemiyle tedavi ediliyor. Ailesinde doğuştan işitme özürlü olanların, dış kulağında anormallik görülen bebeklerin veya prematürelerin kesinlikle bu teste tabi tutulması gerekiyor.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder