7 Ekim 2013 Pazartesi

9 ay bitti, eşitledik...


İçerde kaldığı süreyi dışarda geçirerek dünyaya adapte olma aşamasında önemli basamaklar atlamış oldu kızım. Geçirdiğimiz her gün birbirinden daha eğlenceli ve keyifli oluyor. Bu ayki büyük başarımız artık ağzından seslerle birlikte kelimeler çıkmaya başladı; “anni”, “bubu”, “dadi”, “mamma”, “dede”, “ece”, “ada”, “gel”, “git”, “dur”, “cici” gibi kolay kelimeleri söyleyebiliyor. Anneannesi öğrettiği için “”cici” diyerek seviyor, üfleyebiliyor, “gel-gel” ve “baş-baş” yapıyor. İletişime geçebilmek o kadar güzel ki, konuşabildiği zamanları düşünemiyorum…

Bana olan düşkünlüğü devam ediyor ama annemle de arası iyi olduğundan yokluğumdan etkilenmiyor. Odada yalnız kalamıyor hala ama artık biraz daha sabırlı. Çok oyuncu oldu, kendi kendine melodiler mırıldanmalar, beni görünce kaçıyormuş gibi hızlı hızlı hareket etmeler, el çırpmalar, öpmeye sevmeye çalışmalar, gıdıklayınca kahkaha atmalar… çok ama çok şirin… Her günüm binlerce defa şükrederek geçiyor…

Gelişimi devam ediyor, artık ince motor hareketlerde daha başarılı. Baş ve işaret parmağıyla küçücük parçaları alabiliyor, odaklandığı cisimler kolayca tutturabiliyor, ellerine iki oyuncak alıp birbirlerine vurabiliyor. Mama sandalyesinde otururken eline geçirdiği her şeyi yere bırakıyor ve arkalarından bakıyor. Emeklemesi oldukça iyi ama ben evde çok serbest bırakmıyorum, bir oyun parkı aldık, içine de Demet’in daha önce hediye ettiği çadırı koyduk ve tabi yumuşak oyuncaklarını, kendi başına oynamayı öğreniyor, içinde geçirdiği zaman gün geçtikçe artıyor. Bu aralar kitap, dergi bakmaya bayılıyoruz, kucağımda elimdeki dergileri buruşturup parçalasa da bundan çok büyük zevk alıyor, kahkahaları da her şeye değiyor zaten… Yatar pozisyondan kolayca oturur duruma geçebiliyor, sık sık bunu tekrarlıyor ve yapabilmek hoşuna gidiyor. Tutunarak kısa süreli ayakta durabiliyor ama henüz kendisi kalkmayı beceremiyor, benim kaldırıp tutturmam gerekiyor. Oyun parkının bu konuda ona yardımcı olacağını düşünüyorum, önümüzdeki aylarda…

Her ay fotoğraflarını çekmeye devam ediyorum, özenip ortamı da ayarlıyorum, yaşında ona güzel bir albüm yapmayı planlıyorum. Keyfi yerindeyse çok güzel pozlar veriyor ama eskisi gibi makineyi her gördüğünde gülmüyor. Yanımızda birisi varsa ve onu güldürürse daha kolay ama keyifsiz olduğu, yalnız olduğumuz bir günde sadece ağlayan fotoğraflarıyla yetinebiliyorum.

Bu ay beslenme konusunda da güzel bir adım attık. Ayhan gibi o da annemin yaptığı yemeğe bayılıyor. Aylarca sebze yediremediğim bebek annem olaya el koyunca püreler, çorbalar yemeye başladı. Döndüğümüzden beri, yani bir buçuk yıldır annem sürekli bize yemek taşırdı, artık Dora için de ayrı bir menü taşıyor. En güzel tarafı uzun süredir hazır kavanoz maması yemiyor, önceden aldığımız mamalar rafta duruyor. Ne kadar güvensem de huzursuz oluyordum, artık daha düzgün besleniyor. Annem en fazla iki günlük hazırlıyor yemeklerini, sebzelerle çeşit yapıyor, artık kıyma da koyuyor, taze taze yiyebiliyor küçük hanım. Kahvaltısında, meyvesinde, yoğurdunda sorun yoktu neyse ki… Küçücük parmaklarıyla tutup kek, bisküvi yemesi o kadar güzel ki… İlk başlarda sadece oynayıp atardı, artı daha fazla yiyebiliyor ve çok sevimli görünüyor.

Hava serinlediği ve ben yoğunlaştığım için dışarda geçirdiğimiz zaman azaldı, balkonumuzu çok seviyordu, şimdilik annemle balkondan dışarıyı izliyorlar. Kışın daha zor olacak sanırım. Arda’ya bayılıyor tahmin ettiğimiz gibi… Arda da onu çok seviyor, bir araya geldiklerinde buna şirinlikler yapıyor, bizim ki de gözünü ondan alamıyor, büyük bir dikkatle izliyor. Yaklaştığında ona dokunup sevmeye çalışması da Arda’yı çok mutlu ediyor. Zaten çok sevecen bir çocuk, sürekli onun için bir şeyler yapmak istiyor, eşyalarını taşıyor, hediyeler alıyor, çorba yapmaya bile kalktı… Her planın içine mutlaka Dora’yı da katıyor, küçük ve sevimli ne görse Dora’ya benzetiyor. Dora biraz daha büyüdüğünde daha iyi anlaşacaklardır eminim, kızım böyle bir kuzeni olduğu için çok şanslı…

En önemlisi salgın nedeniyle 12. aydan 9. aya çekilen kızamık aşısını yaptırdık. 6. ayda koruyucu antikoru olmadığını öğrendiğimden beri bunu bekliyordum. Havaların soğumasıyla vakaların arttığını öğrendiğim için endişelenmeye başlamıştım. Bir süre sonra antikor baktırıp emin olmak istiyorum. Bir de tabi aşı sonrası yine o paroksismal olayların riski korkutuyor, Burak hoca tekrarlayabilir dediği için bu konuda da endişelerimiz var, özellikle Ayhan çok hassas. Umarım yine öyle şeyler yaşamayız…

Artık Dora kendi zevkleri, tercihleri, tepkileri olan bir birey oldu. Çok şükür ki şimdilik iyi huylu bir bebek. Daha küçükken bizi pek üzmedi, hala da öyle devam ediyor. Uykusu, yemeği, banyosu hep düzenli. Düzeni devam ettikçe de gereksiz huysuzlukları, hırçınlıkları olmuyor. Genelde mutlu ve gülümsüyor. Bu haline sürekli şükrediyoruz, bizim gibi rahatına düşkün insanlara zor bir bebek nasıl olurdu düşünmek bile istemiyorum. Daha önce arkadaşlarımdan sık sık duyduğum gibi, sanki çok daha uzun süredir hayatımızdaymış gibi hissediyorum, ondan öncesi bulanıklaşmaya başladı bile. Evet, ondan önce de güzel bir hayatımız vardı, daha bencil, daha çok gezmeye, eğlenmeye hevesli, kariyer odaklı, farklı ama güzel bir hayat. Merkezine Dora yerleştiğinden beri eğlencelerimiz de değişti ama şimdi daha bir güzel. Elbette benim hayatımı Ayhan’a göre çok daha fazla etkiledi ama fark etmez biz artık üç kişilik bir ekibiz…

9.ay bebek gelişimi
Bu ay doruğa çıkan merak duygusu evde açılmadık çekmece, devrilmedik saksı bırakmayabilir. Doğumdan bu yana kat ettiği yol düşünüldüğünde, bu ay bebeğin gelişimi biraz yavaşlamış gibi görünebilir. Ancak bu, öğrenme sürecinin sona erdiği anlamına gelmez. Merak duygusu, bu ay onu fena halde baştan çıkartır. Bu dönemde, yeni başarılarla şaşırtmak yerine, daha önce başladığı becerilerini geliştirir. Örneğin şimdi, parmakla tutma hareketinde ustalaşmıştır; artık çok ufak bir nesneyi baş ve işaret parmağını kullanarak ustalıkla alabilir. Ayrıca elini, bu uzandığı nesnenin şekline göre ayarlayabilir. Bebeğin artan el becerisi ve bilgisi öğrendiklerini yeni durumlara adapte edebilmesini sağlar. Nesneler arasındaki bağlantıları anlamaya çalışır. Örneğin, bir kavanozun kapağını takabilir veya tencerenin kapağını kapayabilir. Ellerinin ilk asimetrik hareketleri bir elinde bir obje tutarken diğeriyle ona vurmasını sağlar. Çok karmaşık yap-bozları beceremese de, örneğin büyük bir delikten küçük bir nesneyi geçirebilir veya iki küp ile blok yapabilir.

Bebeklerin oyun oynarken bazı heceler söylemesi, onun konuşma hevesini gösterir. Örneğin şişeye "şi" der ve şimdilik bu onun için yeterlidir. 2-3 ay boyunca bu heceler artar ancak çocuk 18 aylıktan veya 2 yaşından önce konuşmaz. Daha da önemli olan, ona söylenen her şeyi anlıyor olmasıdır. Onunla sık sık konuşmak, ona ne yapıldığının anlatılması veya bazı nesnelerin isimlerinin söylenmesi çok kısa bir zaman sonra "anne", "baba" veya "mama" gibi kelimeleri anlayabilmesini sağlayacaktır. Bebek ayrıca "dur" veya "üfle" gibi ufak tefek talimatları da artık anlar. Artık nesnelerin ona görünmedikleri zaman da var olduklarını, başka bir deyişle annesi odadan veya evden çıktığında da var olduğunu kavramıştır. Oyuncakları saklama oyunu bu gerçeği algılamasına yardımcı olur. Bu yaştaki bebekler aile üyeleriyle ve diğerleriyle bu basit oyunu oynamaya bayılır. Büyük kardeşler, tıpkı yetişkinler gibi oyuncağın nasıl kullanıldığını anlamalarına yardımcı olurlar. Ancak aynı zamanda bebeğin bunu kendi kendine öğrenmesini de engelleyebilirler.

Evde büyük bir kardeş olsa bile, bebek bu dönemde anne ve babasını yanında ister. Her ne kadar bu yeni özgürlük onu mutlu etse de zamanının çoğunda anne babasıyla oynamak ister. Tüm gün çalışan ebeveynler eve dönüşlerinde bebeğe hem güven, hem de yenilik duygusu getirirler.

Bebeğin kazandığı bağımsızlığın en büyük göstergesi memeden veya biberondan kopma eğilimidir. Ancak gelecek ay bu eğilimin değişmesi muhtemeldir. Bu istek aşağı yukarı bir yaşında tekrar ortaya çıkar. Bebeğin biberon veya meme emmeyi bırakmaya hazır olup olmadığını çocuk doktoruyla konuşulmalıdır. Eğer emiyorsa, 9. ayda memeye karşı isteği azalabilir. Ancak yine de emzirmenin verdiği yakınlık duygusunu ister. Sık sık kucakta emme pozisyonuna girmek isteyecektir ve bu isteği geri çevrilmemelidir. Eğer bebek bu süre içinde biberona karşı isteksizse, bardağa geçmek denenebilir. Ancak yine de bebeği biberonundan çok erken ayırmaya gerek yok, biberonu yaşına kadar kullanabilir. Eninde sonunda sıkılacaktır. Ancak biberonu kendi kendine kullanabilen bebek emmeyi bırakmada daha çok zorlanır.

Bu ay hız meraklısı yaramaz daha da hareketlenecektir. Muhtemelen deneme-yanılma yolu ile kendi kendine oturma pozisyonunu bulmuştur. Bundan sonra zamanının çoğunu emekleme ve oturmayı denemekle geçirir. Bu ay sonunda bebeklerin çoğu ayakta desteksiz durabilir. Hareketli bir bebek ayakta dururken bir yandan da elindeki bir oyuncak ile oynayabilir. Birçoğu elini koltuk veya sehpaya dayayarak ufak ufak dolanmaya başlar. Daha ustalaştığında bir mobilyadan diğerine önce ellerini uzatarak geçmeye çalışacaktır. Yürüteç kullanımı hem kazalara neden olması hem de yürüme fizyolojisini bozduğu için önerilmemektedir.

Merakı ve hareketliliği arttığından, bebeğin güvenliği artık üzerinde önemle durulması gereken bir konu olmuştur. Tırmanmaya olan içgüdüsel isteği bu dönemde oldukça belirginleşir. Yukarı çıkmak onun için daha kolaydır, ancak aşağı inmesi tehlikeli olabilir. Örneğin bebek, nasıl geri döneceğini bilmeden emekleyerek merdiveni rahatlıkla çıkar. Çekmeceli sehpalar da yine onun tırmanma isteğini körükler. Muhtemelen bu çekmeceleri açarak sehpanın tepesine çıkabileceğini, oradan da koltuğa geçebileceğini kestirebilir. Tekrar yere inmesi onun için oldukça zor bir iş olduğundan bir süre için çekmeceleri kilitli ya da bantlı tutmak gerekebilir. Ecza dolabı yere yakınsa yerini değiştirmek şarttır.

Mutfak muhtemel tehlikeleri barındıran başka bir bölgedir, çünkü mutfakta kesici aletler, elektrikli eşyalar veya temizlik malzemeleri bulunabilir. Kuru fasulye veya bezelye gibi zararsız gözüken gıdalar bebek için tehlikeli olabilir, burnuna veya boğazına kaçabilir. Evdeki bitkiler de bebeklerin ulaşamayacağı yerlere konulmalıdır. Üzerine devrilmesi bir yana, içlerindeki bitkiler de zehirli olabilir. Evdeki diğer potansiyel tehlikeleri görmeye çalışmak ve ortadan kaldırmak gerekir. Bebekleri uyarmak bazen zor gelebilir, çünkü bebekler ara sıra bu ikazları dinlemeyip, kontrollerini kaybedebilirler. Bu gibi zamanlarda konuşarak bebeği eğitmeye çalışmak önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder