Bana
olan düşkünlüğü devam ediyor ama annemle de arası iyi olduğundan yokluğumdan
etkilenmiyor. Odada yalnız kalamıyor hala ama artık biraz daha sabırlı. Çok
oyuncu oldu, kendi kendine melodiler mırıldanmalar, beni görünce kaçıyormuş
gibi hızlı hızlı hareket etmeler, el çırpmalar, öpmeye sevmeye çalışmalar,
gıdıklayınca kahkaha atmalar… çok ama çok şirin… Her günüm binlerce defa
şükrederek geçiyor…
Gelişimi
devam ediyor, artık ince motor hareketlerde daha başarılı. Baş ve işaret
parmağıyla küçücük parçaları alabiliyor, odaklandığı cisimler kolayca
tutturabiliyor, ellerine iki oyuncak alıp birbirlerine vurabiliyor. Mama
sandalyesinde otururken eline geçirdiği her şeyi yere bırakıyor ve arkalarından
bakıyor. Emeklemesi oldukça iyi ama ben evde çok serbest bırakmıyorum, bir oyun
parkı aldık, içine de Demet’in daha önce hediye ettiği çadırı koyduk ve tabi
yumuşak oyuncaklarını, kendi başına oynamayı öğreniyor, içinde geçirdiği zaman
gün geçtikçe artıyor. Bu aralar kitap, dergi bakmaya bayılıyoruz, kucağımda
elimdeki dergileri buruşturup parçalasa da bundan çok büyük zevk alıyor,
kahkahaları da her şeye değiyor zaten… Yatar pozisyondan kolayca oturur duruma
geçebiliyor, sık sık bunu tekrarlıyor ve yapabilmek hoşuna gidiyor. Tutunarak
kısa süreli ayakta durabiliyor ama henüz kendisi kalkmayı beceremiyor, benim
kaldırıp tutturmam gerekiyor. Oyun parkının bu konuda ona yardımcı olacağını
düşünüyorum, önümüzdeki aylarda…
Her
ay fotoğraflarını çekmeye devam ediyorum, özenip ortamı da ayarlıyorum, yaşında
ona güzel bir albüm yapmayı planlıyorum. Keyfi yerindeyse çok güzel pozlar
veriyor ama eskisi gibi makineyi her gördüğünde gülmüyor. Yanımızda birisi
varsa ve onu güldürürse daha kolay ama keyifsiz olduğu, yalnız olduğumuz bir
günde sadece ağlayan fotoğraflarıyla yetinebiliyorum.
Bu
ay beslenme konusunda da güzel bir adım attık. Ayhan gibi o da annemin yaptığı
yemeğe bayılıyor. Aylarca sebze yediremediğim bebek annem olaya el koyunca
püreler, çorbalar yemeye başladı. Döndüğümüzden beri, yani bir buçuk yıldır
annem sürekli bize yemek taşırdı, artık Dora için de ayrı bir menü taşıyor. En
güzel tarafı uzun süredir hazır kavanoz maması yemiyor, önceden aldığımız
mamalar rafta duruyor. Ne kadar güvensem de huzursuz oluyordum, artık daha
düzgün besleniyor. Annem en fazla iki günlük hazırlıyor yemeklerini, sebzelerle
çeşit yapıyor, artık kıyma da koyuyor, taze taze yiyebiliyor küçük hanım.
Kahvaltısında, meyvesinde, yoğurdunda sorun yoktu neyse ki… Küçücük
parmaklarıyla tutup kek, bisküvi yemesi o kadar güzel ki… İlk başlarda sadece
oynayıp atardı, artı daha fazla yiyebiliyor ve çok sevimli görünüyor.
Hava
serinlediği ve ben yoğunlaştığım için dışarda geçirdiğimiz zaman azaldı,
balkonumuzu çok seviyordu, şimdilik annemle balkondan dışarıyı izliyorlar.
Kışın daha zor olacak sanırım. Arda’ya
bayılıyor tahmin ettiğimiz gibi… Arda da onu çok seviyor, bir araya
geldiklerinde buna şirinlikler yapıyor, bizim ki de gözünü ondan alamıyor,
büyük bir dikkatle izliyor. Yaklaştığında ona dokunup sevmeye çalışması da
Arda’yı çok mutlu ediyor. Zaten çok sevecen bir çocuk, sürekli onun için bir
şeyler yapmak istiyor, eşyalarını taşıyor, hediyeler alıyor, çorba yapmaya bile
kalktı… Her planın içine mutlaka Dora’yı da katıyor, küçük ve sevimli ne görse
Dora’ya benzetiyor. Dora biraz daha büyüdüğünde daha iyi anlaşacaklardır eminim,
kızım böyle bir kuzeni olduğu için çok şanslı…
En
önemlisi salgın nedeniyle 12. aydan 9. aya çekilen kızamık aşısını yaptırdık.
6. ayda koruyucu antikoru olmadığını öğrendiğimden beri bunu bekliyordum.
Havaların soğumasıyla vakaların arttığını öğrendiğim için endişelenmeye
başlamıştım. Bir süre sonra antikor baktırıp emin olmak istiyorum. Bir de tabi
aşı sonrası yine o paroksismal olayların riski korkutuyor, Burak hoca tekrarlayabilir
dediği için bu konuda da endişelerimiz var, özellikle Ayhan çok hassas. Umarım
yine öyle şeyler yaşamayız…
Artık
Dora kendi zevkleri, tercihleri, tepkileri olan bir birey oldu. Çok şükür ki
şimdilik iyi huylu bir bebek. Daha küçükken bizi pek üzmedi, hala da öyle devam
ediyor. Uykusu, yemeği, banyosu hep düzenli. Düzeni devam ettikçe de gereksiz
huysuzlukları, hırçınlıkları olmuyor. Genelde mutlu ve gülümsüyor. Bu haline
sürekli şükrediyoruz, bizim gibi rahatına düşkün insanlara zor bir bebek nasıl
olurdu düşünmek bile istemiyorum. Daha önce arkadaşlarımdan sık sık duyduğum
gibi, sanki çok daha uzun süredir hayatımızdaymış gibi hissediyorum, ondan
öncesi bulanıklaşmaya başladı bile. Evet, ondan önce de güzel bir hayatımız
vardı, daha bencil, daha çok gezmeye, eğlenmeye hevesli, kariyer odaklı, farklı
ama güzel bir hayat. Merkezine Dora yerleştiğinden beri eğlencelerimiz de
değişti ama şimdi daha bir güzel. Elbette benim hayatımı Ayhan’a göre çok daha
fazla etkiledi ama fark etmez biz artık üç kişilik bir ekibiz…
9.ay bebek gelişimi
Bu
ay doruğa çıkan merak duygusu evde açılmadık çekmece, devrilmedik saksı
bırakmayabilir. Doğumdan bu yana kat ettiği yol düşünüldüğünde, bu ay bebeğin
gelişimi biraz yavaşlamış gibi görünebilir. Ancak bu, öğrenme sürecinin sona
erdiği anlamına gelmez. Merak duygusu, bu ay onu fena halde baştan çıkartır. Bu
dönemde, yeni başarılarla şaşırtmak yerine, daha önce başladığı becerilerini
geliştirir. Örneğin şimdi, parmakla tutma hareketinde ustalaşmıştır; artık çok
ufak bir nesneyi baş ve işaret parmağını kullanarak ustalıkla alabilir. Ayrıca
elini, bu uzandığı nesnenin şekline göre ayarlayabilir. Bebeğin artan el
becerisi ve bilgisi öğrendiklerini yeni durumlara adapte edebilmesini sağlar.
Nesneler arasındaki bağlantıları anlamaya çalışır. Örneğin, bir kavanozun
kapağını takabilir veya tencerenin kapağını kapayabilir. Ellerinin ilk
asimetrik hareketleri bir elinde bir obje tutarken diğeriyle ona vurmasını sağlar.
Çok karmaşık yap-bozları beceremese de, örneğin büyük bir delikten küçük bir
nesneyi geçirebilir veya iki küp ile blok yapabilir.
Bebeklerin
oyun oynarken bazı heceler söylemesi, onun konuşma hevesini gösterir. Örneğin
şişeye "şi" der ve şimdilik bu onun için yeterlidir. 2-3 ay boyunca
bu heceler artar ancak çocuk 18 aylıktan veya 2 yaşından önce konuşmaz. Daha da
önemli olan, ona söylenen her şeyi anlıyor olmasıdır. Onunla sık sık konuşmak,
ona ne yapıldığının anlatılması veya bazı nesnelerin isimlerinin söylenmesi çok
kısa bir zaman sonra "anne", "baba" veya "mama"
gibi kelimeleri anlayabilmesini sağlayacaktır. Bebek ayrıca "dur"
veya "üfle" gibi ufak tefek talimatları da artık anlar. Artık
nesnelerin ona görünmedikleri zaman da var olduklarını, başka bir deyişle annesi
odadan veya evden çıktığında da var olduğunu kavramıştır. Oyuncakları saklama
oyunu bu gerçeği algılamasına yardımcı olur. Bu yaştaki bebekler aile
üyeleriyle ve diğerleriyle bu basit oyunu oynamaya bayılır. Büyük kardeşler,
tıpkı yetişkinler gibi oyuncağın nasıl kullanıldığını anlamalarına yardımcı
olurlar. Ancak aynı zamanda bebeğin bunu kendi kendine öğrenmesini de
engelleyebilirler.
Evde
büyük bir kardeş olsa bile, bebek bu dönemde anne ve babasını yanında ister.
Her ne kadar bu yeni özgürlük onu mutlu etse de zamanının çoğunda anne
babasıyla oynamak ister. Tüm gün çalışan ebeveynler eve dönüşlerinde bebeğe hem
güven, hem de yenilik duygusu getirirler.
Bebeğin
kazandığı bağımsızlığın en büyük göstergesi memeden veya biberondan kopma eğilimidir.
Ancak gelecek ay bu eğilimin değişmesi muhtemeldir. Bu istek aşağı yukarı bir
yaşında tekrar ortaya çıkar. Bebeğin biberon veya meme emmeyi bırakmaya hazır
olup olmadığını çocuk doktoruyla konuşulmalıdır. Eğer emiyorsa, 9. ayda memeye
karşı isteği azalabilir. Ancak yine de emzirmenin verdiği yakınlık duygusunu ister.
Sık sık kucakta emme pozisyonuna girmek isteyecektir ve bu isteği geri
çevrilmemelidir. Eğer bebek bu süre içinde biberona karşı isteksizse, bardağa
geçmek denenebilir. Ancak yine de bebeği biberonundan çok erken ayırmaya gerek
yok, biberonu yaşına kadar kullanabilir. Eninde sonunda sıkılacaktır. Ancak biberonu
kendi kendine kullanabilen bebek emmeyi bırakmada daha çok zorlanır.
Bu
ay hız meraklısı yaramaz daha da hareketlenecektir. Muhtemelen deneme-yanılma
yolu ile kendi kendine oturma pozisyonunu bulmuştur. Bundan sonra zamanının
çoğunu emekleme ve oturmayı denemekle geçirir. Bu ay sonunda bebeklerin çoğu
ayakta desteksiz durabilir. Hareketli bir bebek ayakta dururken bir yandan da elindeki
bir oyuncak ile oynayabilir. Birçoğu elini koltuk veya sehpaya dayayarak ufak
ufak dolanmaya başlar. Daha ustalaştığında bir mobilyadan diğerine önce
ellerini uzatarak geçmeye çalışacaktır. Yürüteç kullanımı hem kazalara neden
olması hem de yürüme fizyolojisini bozduğu için önerilmemektedir.
Merakı
ve hareketliliği arttığından, bebeğin güvenliği artık üzerinde önemle durulması
gereken bir konu olmuştur. Tırmanmaya olan içgüdüsel isteği bu dönemde oldukça
belirginleşir. Yukarı çıkmak onun için daha kolaydır, ancak aşağı inmesi
tehlikeli olabilir. Örneğin bebek, nasıl geri döneceğini bilmeden emekleyerek
merdiveni rahatlıkla çıkar. Çekmeceli sehpalar da yine onun tırmanma isteğini
körükler. Muhtemelen bu çekmeceleri açarak sehpanın tepesine çıkabileceğini,
oradan da koltuğa geçebileceğini kestirebilir. Tekrar yere inmesi onun için
oldukça zor bir iş olduğundan bir süre için çekmeceleri kilitli ya da bantlı
tutmak gerekebilir. Ecza dolabı yere yakınsa yerini değiştirmek şarttır.
Mutfak
muhtemel tehlikeleri barındıran başka bir bölgedir, çünkü mutfakta kesici
aletler, elektrikli eşyalar veya temizlik malzemeleri bulunabilir. Kuru fasulye
veya bezelye gibi zararsız gözüken gıdalar bebek için tehlikeli olabilir,
burnuna veya boğazına kaçabilir. Evdeki bitkiler de bebeklerin ulaşamayacağı
yerlere konulmalıdır. Üzerine devrilmesi bir yana, içlerindeki bitkiler de
zehirli olabilir. Evdeki diğer potansiyel tehlikeleri görmeye çalışmak ve
ortadan kaldırmak gerekir. Bebekleri uyarmak bazen zor gelebilir, çünkü
bebekler ara sıra bu ikazları dinlemeyip, kontrollerini kaybedebilirler. Bu
gibi zamanlarda konuşarak bebeği eğitmeye çalışmak önemlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder