31 Ekim 2013 Perşembe

Çalış(a)mayan anne

Bunları yaşayacağımı aylar öncesinden tahmin etmiştim ama yapacak bir şey yok. Bebeğini bırakıp işe gitmek ve sadece akşam bir saat görebilmek bir annenin başına gelebilecek en kötü şey. Yok, tabi ki en kötüsü değil ama çok çok kötü bir durum. Bu aralar en yoğun hissettiğim duygu yetememe, vicdan azabı... Dora bazen uyanmamış oluyor çıktığımda, eve döndüğümde ise günlük tüm aktivitelerini bitiriyor. Bir saat birlikte zaman geçirebiliyoruz, sonra uyku hazırlıkları başlıyor.

Beni coşkuyla karşılaması hem çok mutluluk verici bir durum, gülüyor, alkışlıyor, oyunlar yapıyor ama aynı zamanda beni özlediğini de gösterdiği için çok üzücü. Bazen hiç yüz vermeyip başka şeylerle ilgilendiğinde içim rahatlıyor, çok etkilenmemiş diye düşünüyorum. Annelik hiç tahmin edemeyeceğim duygular hissettiriyor gerçekten, çok farklı düşünmeye başlıyor insan. Biraz daha büyüyüp gitmeme tepki vermeye başladığında çok daha zor olacak gibi görünüyor. Arkadaşlarım bu tür tepkiler verdiklerinde abarttıklarını düşünüyordum ama şimdi az bile yapmışlar diyorum. Kendi hissettiklerimden çok Dora'nın özlediğini, üzüldüğünü düşünmek can sıkıcı oluyor.
Okul hayatımı bile sayarsak tüm hayatım boyunca en uzun süre evde kaldığım dönemi geçirdim. Bir taraftan hayatım tamamen değişti, zor ama çok keyifli günlerdi. Diğer taraftan hormonlar, annelik vs. duygularımı, düşüncelerimi de etkiledi. Eskiden çalışmamak gibi bir duruma ihtimal vermiyorken şimdi evde kalabilmenin yollarını arar oldum. İlk yıllarını anneleriyle geçiren çocukların şanslı olduğunu düşünüyorum. Dora'nın bunu yaşayamaması keyfimi kaçırmıyor değil elbette. Diğer taraftan çok sevdiğim bir arkadaşım okuduğu bir araştırmada çalışan annelerin çocuklarıyla daha kaliteli vakit geçirdiğini yazdıklarından bahsetmişti. Tüm gün evde rutin şekilde çocuğuyla birlikte olan anne, zamanla ev işleri ve kendi uğraşlarından çocuğa iyi vakit ayıramıyor, birebir onunla olmadığı zamanlarda dahi uzun süre aynı ortamda bulundukları için birlikte vakit geçirdikleri yanılgısına kapılabiliyorlar. Oysa çocuğuyla kısa süreli birlikte olabilen anneler bu kısıtlı zamanı en iyi şekilde geçirmek istiyorlar. Bence de çok mantıklı, önemli olanın kaliteli zaman geçirmek olduğu konusunda şüphe yok. Sürekli birlikte olup aslında hiç bir şey paylaşamamak da çok üzücü elbette. Bazı süper anneler dışında tabi, Çocuğunun tüm gereksinimlerini kendisi karşılayan, onun gelişimi için sürekli çaba harcayan, planlar yapan, sosyalleşmesi için aktiviteler bulan annelerin çocukları çok ama çok şanslı, onlara özeniyorum. Hafta sonu programları için Dora küçük olduğundan gidemediğimiz oyun grubu içimde kaldı mesela...

Düşüncelerimin bir süre sonra eskiye döneceğine eminim, tüm hayatımı evde çocukla geçirmenin bana göre olmadığını biliyorum. Kesinlikle doğru da bulmuyorum. Her insanın hayata katacak bir şeyleri olmalı, evet çocuk yetiştirmek çok önemli bir görev ama hayata başka bir insanın yetişmesini sağlamak için geldiğimizi de düşünmüyorum. Zaman geçecek, o minik kuş büyüyecek, okula başlayacak, kendi hayatı şekillenecek, geriye baktığımda "ben ne yaptım, ne için yaşadım" sorusunun bir cevabı olmalı. O anda kızımla geçirdiğim zamanların değerinin çok daha fazla olacağına eminim. Ve tabi ki hem kendime olan saygım, hem çevremin bana saygısının devam etmesi için üretime katılmak şart, sadece tüketerek yaşamak bana yeterli gelmiyor günümüzde. Kendi doğrularım dahilinde fikirlerimin değişebileceğini, özellikle Dora'yı özledikçe duygusallığın artacağını biliyorum ama önemli olan inandığım değerler içinde yaşamımızı şekillendirmek ve kızım ve benim için güzel bir hayat kurgulayabilmek sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder