Bu ay gelişiminde önemli
bir basamak daha atladık, artık kendisi tutunarak ayağa kalkabiliyor, saniyeler
kadar kısa süreli ayakta kalabiliyor, tutunarak sıralayabiliyor. Yürümenin ilk
aşamalarına geçmiş oldu böylelikle. Hızlı başladı, günler içinde ayağa
kalkabildi, durdu, sıraladı, ilk başta yapamazken oturmayı öğrendi. Bu kadar
hızlı devam eder mi, erken zamanda yürür mü, yoksa bir süre bu seviye de kalıp
daha geç mi yürür kestirmek çok zor ama şimdilik bu gelişim bile beni çok mutlu
etti. Genelde gelişim basamaklarına en geç zamanda ulaşırdı, ayaklanması erken
oldu. Keyfini çıkarmaya çalışıyor, arka arkaya ayağa kalkıp oturuyor. Önce
oturamadığı için sinirleniyordu. Başardıktan sonra tutamıyoruz, sürekli oturup
bir çırpıda kalkıyor. Alkışlarsak da çok mutlu olup yeniden tekrarlıyor.
Beni çok mutlu eden bir
gelişme de son birkaç haftadır parmak gıdalarla beslenmeye başladı. Zaten her
şeyi kendisi yapmak isteyen bir bebek, kaşıkla beslerken de kaşığı elimden
almaya çalışıyor, ağzına götürüyor ama tabi henüz düz tutamıyor. Bisküvi ya da
küçük doğranmış meyveleri önüne koyduğumda minik parmaklarıyla alıp ağzına
götürmeye başladı. İlk denemelerimde başarılı olamamıştım geçen ay. Oyuncakları
ağzına götürdüğü için muzları doğrayıp koymuştum ama tatmadan ezmişti sadece.
Bir süredir yemeğe karşı ilgisi artınca denemeye başladım. Ekmek, meyve,
bisküvi ne varsa küçük parçalar halinde önüne koyuyorum. Teker teker alıp
ağzına götürüyor, minicik dişleriyle çiğneyip yutunca mutlu oluyor.
Annem tüm gün ona bir
şeyler öğretiyor. Biz akşam eve dönünce de öğrendiklerini bize göstermeye
çalışıyor. Hepsini birden yapmaya çalışınca çok komik görünüyor. Ardarda baş-baş
yapıyor, el sallıyor, el çırpıyor, oturuyor, kalkıyor, arada heyecanlanıyor
kollarını sallamaya başlıyor, en sonunda kafası karışıyor kalakalıyor. Eve
dönmeyi iple çekiyorum her gün. Kapıdan girdiğimde gördüğüm sevinci her şeye
değer.
Çalışmaya başladığım ilk
hafta ciddi uyuma sorunu oldu. Uykuya dalmakta güçlük çekti. Sadece kucağımda
uyudu, öyle kalmak istedi, yatağa bırakınca ağlayarak uyandı. Zor ve stresli
günlerdi, neyse ki bir kaç günde geçti. Ondan uzak kalmak zaten çok zorken bir
de onun etkilendiğini görmek çok kötüydü.
Yavaş yavaş karakteri
oturmaya başlıyor bu dönemde. Zor bir çocuk değil ama hırslı olabilir. İsteyip
de elde edemediğinde sinirlenebiliyor. Ayrıntılara önem veriyor gibi, küçük
şeyleri fark ediyor ve takılıyor. Kitaplarını çok seviyor, artık daha rahat
sayfa çevirip inceleyebiliyor. Bir gün toplayıp kitaplarını çadıra girdi,
dakikalarca çadırının içinde kitaplara baktı, Ayhan'la fark ettirmeden izledik,
çok ama çok güzeldi. Onu öyle görmek o kadar çok mutlu etti ki beni...
Bu ay Dora’nın rutin tetkiklerini
yaptırdım. Kan sayımında bir sorun yok, hala kansızlığı ya da demir tedavisine
ihtiyacı olmadığı için başlamayı düşünmüyorum. Önceki değerlerinde düşük çıkıp
beni korkutan immunglobulin düzeyleri de normal geldi, içim rahatladı. Belki
enfeksiyon fobim biraz olsun azalır, en azından şimdilik bir bağışıklık
problemi görünmüyor. Demir, vitamin B12, folik asit değerleri normalin üst
sınırında çıktı, çok sevindirici tabi ki. Ben Dora’ya da, hastalarıma da sadece
D vitamini yerine vitamin kompleksi başlıyorum, teorik olarak gerekli
olmadığını öğrensek de bu aylarda vitamin eksikliklerinin geri dönülmez
hasarlara neden olması ve tedavinin zorluğunu bildiğim için böyle yapıyorum ve
Dora’nın sonuçlarından yaptığımın ne kadar doğru olduğunu gördüm. Ayrıca rutin
demir tedavisi yerine hemogram kontrolüyle gerekli olursa demir başlıyorum,
çünkü yan etkileri fazla olan bir tedavi ve gereksiz kullanımı da zararlı
olabiliyor. Hemogram artık çalıştığımız ortamlarda kolayca yapılabiliyor
olduğundan böylesi daha uygun. Elbette periferde ASM’lerde dördüncü ayda demir
başlanması iyi bir uygulama ama ideali bu değil. En önemli tetkiklerinden biri
de kızamık salgını nedeniyle 9. aya çekilen ve beni çok strese sokan kızamık aşısının
etkinliği için baktırdığım antikor değeriydi, bunu uzun zamandır bekliyordum,
neyse ki aşı tutmuş. Birlikte Anti HBs antikorlarına da baktırdım, o konuda da
sıkıntı yok. Elbette rutinde bu tetkiklerin yapılması gerekmiyor, hem uygun
değil, hem de maliyetli ama ben aklıma takılanların cevabını bilmezsem
rahatlayamadığım için biraz fazla obsesif davranıyorum. Karaciğer, böbrek,
tiroid fonksiyonlarında ve elektrolitlerinde de sorun yok, sadece idrar kaldı,
onu da tamamlayınca biraz daha rahatlayacağım.
Artık her şey daha keyifli,
daha eğlenceli, daha güzel ve daha özlem dolu… Sanırım bundan sonra günlerim
Dora'yı özleyerek geçecek. Çok şanslıyım ki annem yanında olduğu için aklım
onda kalmıyor, sadece özlüyorum, akşamları uçarak eve geliyorum, buna çözüm de
yok...
10. ay bebek gelişimi
Bebek için çevresindeki
dünya sadece oyunlardan ibarettir ve istediği her oyunu oynayabileceğine
inanır. Bir çok bebek bakım kitabı evde yeterince önlem alındığı takdirde hiç
endişelenmeden bebeğin çevresini tanımasına olanak vermeyi önerir. Her ebeveyn
bunu hayata geçirmenin söylendiği kadar kolay olmadığını bilir. Eşyalar ortadan
kaldırılıp, kapıları kilitlenip, pencerelere demir, prizlere kapak taktırılsa
da, sonuçta ebeveynlerin de evde bazı ihtiyaçları olacağı için, ev ancak bir
noktaya kadar güvenli hale getirilebilir. Bu yüzden de bebek evde bazı
bölgelere girme izni olmadığını bilmelidir. Masa örtüsü kullanılıyorsa üzerinde
tabak-çanak bulundurmamaya gayret edilmeli. Banyo ve mutfak kapılarını kapalı
tutulmalı. Klozet kadar eğlenceli başka oyuncak yoktur: hışırtılı sesler
çıkartır ve içine kolaylıkla eşyalar atılabilir. Bebek artık “hayır” dan
anlıyordur ve hatta bunu tekrar edip kafasını sallayabiliyordur. Ancak bu onu
engellemez. Sürekli “hayır” dense bile o hiç yorulmadan bir yasak yerden
diğerine geçmekten vazgeçmeyecektir. (Bebeğin başını sallayıp isteklere “evet”
demesi için daha birkaç ay var). Sabırlı ve sakin olmak zor
görünse de, bebeğin kendi kendini kontrol etmeyi öğrenmesinin başka yolu
yoktur. Bebek için potansiyel tehlike olarak gözüken herhangi bir nesne veya
durum çok sakin olarak değerlendirilmelidir. Onun bazı durumların
tartışılmayacağını kabul etmesi gerekmektedir.
Bebeğin kendi kendine oturmak gibi bazı temel
aşamaları becermiş olması gerekmektedir; ancak unutulmamalıdır ki her on aylık bebeğin
motor gelişimi farklı olur. Oturma ve buna bağlı olan her hareketi bebek artık
çok rahat gerçekleştirebilmelidir. Dönebilir, eğilebilir, pozisyonunu
değiştirebilir ve otururken karnının üzerine yatıp tekrar doğrulur.
Hemen hemen tüm bebekler bu
dönemde emekler, bazıları ise biraz destekle ayakta kendi başına durabilir.
Bazıları mobilyaların etrafında dolaşır, çok azı bir kaç adım atar, yine çok
azı yürümeye başlar. Emeklemeyi veya yürümeyi, “zamanında” gerçekleştirmeyen
bebeklerin anne-babaları, onların etrafa karşı meraksız olmalarından yakınır.
Aslında o sırada bebek konuşma veya oyuncakları detaylı inceleme gibi bambaşka
bir alanda kendini geliştiriyor olabilir. Gerçekte endişelenecek hiçbir durum
yoktur. Her ne kadar bu bebekler motor becerilerini biraz erteleseler de
sonradan çok hızlı gelişme gösterip arayı kapatabilirler. Bazısı karyolasının
kenarlarına tutunup ayakta durmaya çalışır. Çok hareketli bir bebek gün
içinde bir saat ve gece 11 saat uyuyabilir. Bu yeterli görünmeyebilir, ancak bu
bebekler de en az çok uyuyanlar kadar enerjik olabilirler.
Bebek, artık tamamen
uyanıkken uykuya dalma zorlukları yaşayabilir. Eğer böyleyse rahatlamak için
anneye ihtiyaç duyar. Tam uyumadan önce, onu kucağa yatırıp masal okumak veya
ninni söylemek gerekebilir. Önemli olan uyku haline geçerken onu yatağına
koymaktır. Bebeğin dil gelişimi için en iyi yollardan birisi bu zamanda ona
kitap okumaktır, özellikle de masal kitapları.. Her ne kadar onun en sevdiği
iş, kitapları raflardan çıkarıp yere atmak olsa da, aslında kitabı okumak da
ona ilginç gelecektir. Kitaplardaki resimlere bakmaya ve anlatılanın yarısını
anlamasa da ona okunmasına bayılır. Eğer sayfaları kendi çevirmekten ve bazı
sayfaları daha uzun süre incelemekten hoşlanıyorsa bunu yapmasına izin verilmelidir.
Bu dönemde bir oturuşta kitabı bitirmek neredeyse imkansızdır. Bebeğin
çıkardığı sesler anlaşılamasa da konuşma tonlarıdır. Bu yaştaki bebek,
”baş-baş”, “bay-bay” gibi basit kelimeler söyleyebilir ve anladığı kelimeler de
oldukça fazladır. “Göster” dendiği zaman bir çok nesneyi eliyle gösterebilir.
Artık “saklanma” oyununu kendine göre yorumlamaktadır ve “neredesin?”
dendiğinde kendi stiliyle yüzünü kapatır. Yüzünü eliyle veya battaniyesiyle
kapatarak o oyunu oynamak istediğini belli eder. Bazen hemen kendini gösterir,
bazen ise saklanması birkaç saniye sürer. Onun mantığına göre o anneyi
göremiyorsa anne de onu göremez.
Bebeğin özellikle kendi
ilgi duyduğu alanlarda daha çok şey öğrenebilmek için yeni talimatlara açık ve
hevesli olduğu bir dönemdir, örneğin kendi kendine kaşık tutmak gibi. Ancak
aynı heves bez değiştirmek gibi ortak gerçekleştirmek gereken başka alanlarda
görülmeyebilir. Bir dakika için bile olsa hoşlanmadığı bir işi yapmak onu
sinirlendirecektir ve tepkisini bağırarak gösterecektir.
Bebeğin araştırma dürtüsü
onu sürekli yasak bölgelere gitmeye itecektir, bunun için kendisine
kızıldığında mutsuz olacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki yasaklanan bölge
sürekli yasak olarak kalmalıdır, yasak kalktığı zaman her yasağın
kalkabileceğini düşünür.
Merhaba Sinem Hanım;
YanıtlaSilÖnceki aylarında Dora için seçtiğiniz oyuncaklardan bahsetmistiniz. 10. ay için de önerileriniz var mı?
(Sophie vazgecilmezimiz oldu mesala ☺)
Özlem